Harry elinde büyük çiçek demeti ile koridorlardan geçerken sırıtmasını engelleyemiyordu. Bakanlığın boğuk ve eski koridorlarına karşı bu yeni binanın aydınlık koridorları onun içini açmıştı. Arada geçtiği yollardan çıkan çalışanlar onu başıyla selamlıyorlardı. Nihayet ulaşması gereken yere geldiğinde kapının üstünde yazan isme bir iki saniye baktı, oldukça gururlanmış hissediyordu. Nazikçe tıklatınca içeriden güzel ses onun girmesi için izin verdi. Yüzünü çiçeklerle kapatıp ilerlemeye başladı.
"Merhaba, Ginevra Potter'a çiçek var."
"Off yine mi çiçek geldi, ne çok hayranım var." Karısının o şımarık tonuyla konuşmasından sonra çiçekleri onu görebilecek şekilde indirdi.
Yine odası çiçeklerle doluydu. Yarışması gereken çok aile bireyi vardı ve bu yüzden her defasında demet boyutunu büyüterek geliyordu.
"Bunlar kocanızdan ama."
Ginny cevap vermeden önce hoplaya zıplaya yanına ulaşıp dudaklarına öpücük bıraktı.
"Onların yeri çoktan hazır zaten baksana iki gün öncekiler soldu."
Dediği gibi masasının üstündeki tek vazonun içindeki çiçekler hafiften canlılıklarını kaybetmişti.
"Asan olduğunu unutuyor musun yoksa?"
"Kocamdan yenilerini bekliyorum, asayla canlandırmak pek romantik değil." Sonrasında aklına ne geldiyse gözleri heyecanla parıldadı. "Bak babam harika zambaklar gönderdi."
"Gelinini çok seviyor olmalı, anneme ne zaman bu çiçeklerden yolladı bilmiyorum."
"Eminim senden daha fazla çiçek alıyordur eşine." Ginny evlilikleri boyunca alışkanlık haline getirdiği öküz eş haline laf atmadan duramamıştı.
"Odana gelirken birkaç hayran bakış yakaladım çiçeklerine, kendini şanslı hissetmek yerine söylediklerine bir bak." Özenle vazodaki yerlerine yerleştirmesini izlerken rahat koltuğuna kuruldu kızın. Bunu seçerken nasıl harika bir karar verdiğini yeniden kabul etmişti. "Keşke benim koltuğumda böyle rahat olsaydı."
"Korkuyorum onu benden çalacaksın diye Harry, çok beğendiysen kendine de al."
"Zavallı kocacığın ofiste değil alanlarda çalışıyor."
"Bilmesek." Ginny abartılı şekilde gözlerini devirdi. "Bak sana ne göstereceğim."
Kızıl kız abartılı hareketlerle duvardaki dolaba doğru yaklaştı, iki kapağı sırıtarak açtığında mini bir buzdolabı ve kahve makinesi Harry'nin gözlerini pörtletmesine neden oldu.
"Bunu hangi ara yaptırdın?"
"Hermione'nin hediyesi, ben ona sadece çerçeve almışken yaptığına bak." Eliyle iki mavi kupayı kapıp oyuncağını gösteren çocuk hevesiyle makinenin tuşuna bastı. "Dördümüz için böyle şeyler yaptırmış, muggle tarzı bir ofis düşünmüş."
"Öğlenden sonra geleceğini söyledi bana buraya gelirken ama hiç böyle bir efsaneden bahsetmedi."
"Sunumu bana bırakmış olmalı." Kahveyi ona uzatmadan önce öpmeyi ihmal etmemişti, her zaman evde Harry çalışırken yaptığı şeyi yapıp masaya oturdu. "Erken gelmesini diliyordum, bu iş kadını olayını uygularken biraz zorlanıyorum." Başıyla masanın üstünde duran belgeleri gösterdi.
Harry ona yardım etmek için gelen şeyleri karıştırırken kızıl kız zaman tanıdı.
"Hımm, oldukça iyi bir şey bunlar." İki büyük faks kağıdını alıp onun önüne koydu. "Sekreterin bunları sana öylece vermemeli, bak burada görüşme talepleri var. Uygun zamanda şirketin yetkilisi Ginevra Potter ile görüşmek istediklerini bildirmişler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanficÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.