Altın üçlü o günü uzun süredir ihmal ettikleri önemli birine ayırmışlardı. Harry, Hermione ve Ron en güzel cüppelerini üzerlerine geçirip Gryffindor atkılarını boyunlarına dolamışlardı. Hogwarts arazisinde ezbere bildikleri yolda fazla heveslice ilerlerken Hermione iki adamın önünde durdu.
"İkinizin düzgün durduğuna emin olmam gerekiyor." Kocasının cüppesinden elini geçirirken sırıtmıştı. Üçü de bugün için çok özenmişti.
"Harry atkını ne biçim takmışsın! Kaç yaşına geldin hala biraz dağınıksın."
"Biraz?" Harry ılımlı yaklaşımına gülümseyerek devam etti. "En heyecanlımız sensin."
"Çünkü uzun süredir bunu yapmak istiyordum, başarmak zor oldu."
"İşten erken çıkabilmeyi başarmak gerçekten zor olmalı Herm."
"Ron Weasley!" Kocanın koluna girdi. "İşkolik olmam sorunmuş gibi geldi kulağıma?"
"Yok karıcığım yanlış anlamışsın." Ron homurdanmıştı.
"Yik kiriciğim yinliş inlimişsin." Harry berbat taklit yeteneğiyle Ron'un cümlesini tekrarlarken fazlaca keyifliydi. "Bir de Ginny'den korkuyorum diye dalga geçiyordun benimle!"
"En azından ben senin gibi karımdan dayak yemiyorum."
Hermione kavgaları alevlenecekken ikisini de el hareketiyle durdurdu.
"Sizin kavganızı dinlemek istemiyorum, dönüş yolunda kavga edersiniz."
Onaylayan kafa sallamalarını görünce Hermione sinsice gülmeye başladı, hala ikisini idare edebiliyordu ve hala ikisi de onun öfke ateşinden korkuyordu. Zaman ne kadar geçerse geçsin bu onun en önemli özelliği olacaktı, Hermione altın üçlünün tamamlayıcı gücüydü.
Şimdi üçü Hogwarts zamanlarındaki o güzel anıları hatırlarken çok huzurluydu. Yürüdükleri araziyi kaç kere koştuklarını, kaç kere bir sorunla başa çıkmak için çabaladıklarını düşünüyorlardı. Yıllar geçse de değişmeyen tek şey üçünün dostluğuydu. Ömürleri yettikçe bu yolu bazen üç kişi bazen de bir ordu gibi gidip geleceklerdi. Üçü elleri dolu halde heyecanla yürürken onları gören büyük siyah köpek Fang yüksek sesle havlamaya başlamıştı. Kulübenin kapısı gürültülüyle açıldığında Altın Üçlü yakınlardaydı.
"FANG! Yine neden ortalığı ayağa kaldırdın! Neredeyse bardağımı düşü.." Gelenleri görünce lafını yarıda bıraktı.
"HAGRİD BİZ GELDİK." Hermione biraz ileriden seslendiğinde Hagrid'in yüzü ışıl ışıl olmuştu.
"Sizi hatır bilmez çocuklar! Bir aydır sizden gelişinizin mektubunu bekliyorum."
Koca adam onlarla arasındaki mesafeyi kapatıp üçünü de kollarının arasına aldı. Ron elindeki kutunun ezilmemesi için ekstra özen gösterirken Hermione ve Harry Hagrid'in bedenini sarmaya çalışıyordu.
"Hagrid, elimdeki kutu ezilecek." Ron dayanamayıp onu uyarmak zorunda kalmıştı, aksi durumda bozulan sürpriz yüzünden yanındaki karısından azar yiyecekti.
"Oo, eliniz yiyeceklerle dolu." Muzurca devam etti. "Tam da size layık limonlu kurabiyeler yapmıştım."
Üçlüden sevinen sadece Hermione idi. Onun ifadesi de büyük oyunculuk sonucu muydu emin değildi Harry. Yine de kibarlığı elden bırakacak değildi.
"Sana sürprizlerimiz var Hagrid. Aslında sen kulübenden çıksaydın sana içeride sürpriz yapacaktık ama bugün miskinlik günüydü galiba."
Hagrid yürümeleri için yolu açarken kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.