Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)

Masallardaki Öpücük

Nihayet James'in doğum günü gelip çatmıştı bu yüzden herkes fazlasıyla yoğundu. Kovuk'ta sadece annesi, Ginny ve küçük James kalmıştı. Harry sabah gitmeden önce öğlen onu gelip alacağını söylemişti. Şimdi üçü salonda oturmuş balkabağı sularını içiyorlardı.

"Hatırlamıyorum diye oğlumun ilk doğum günü hazırlıklarından uzak tutulmama gerek yoktu, neden beni de götürmediler!" Ginny somurtarak kollarını bağladı, gerçekten yardım etmek istiyordu.

"Sadece evinizdeki her şeyin düzeldiğine emin olmak istiyorlar."

"Saldırı evimizde olmuştu değil mi?"

Molly sıkıntıyla iç çekip cevap verdi.

"Evet, babaların orayı eski haline iki günde geri çevirdi ama Harry bir şeyler daha eklemek istiyor."

"Yine de fikrim hala aynı." Ginny annesinin çabasına karşılık yüzündeki somurtmayı düşürmedi.

"Ginny şu an Jamy gibi davranıyorsun." Molly kızının yüzünü okşarken konuşmuştu.

Ginny dayanamayıp annesini kollarıyla sardığında kadın mutlulukla güldü. Kızıl kız bu sarılmanın verdiği hazzı kelimelerle anlatamıyordu. Bütün bu kim-olduğumu-hatırlamıyorum olayında annesi bir dakika bile yanından ayrılmıyor, her sorusuna sabırla cevap veriyor, onun zorlandığı şeylerde yol gösteriyordu. Bir kere bile bıktığını veya söylendiğini görmemişti, annesi onu fazlasıyla seviyordu.

"Sen kesinlikle benim doğuştan sahip olduğum en yakın arkadaşsın anne." Geçmişte bunu söyleyen biri miydi bilmiyordu kız ama nedense içinde tutmak istememişti düşüncelerini.

Bu sefer Molly kızını kollarına hapsedip saçlarının üstünden öptü ve titreyen sesiyle konuştu.

"Senin gibi bir kızım olduğu için her gün Merlin'e teşekkür ediyorum."

James'in ilgi çekmek için elindeki oyuncakları sertçe birbirine vurmaya başlamasıyla dikkatleri küçük adama çevrilmişti, sonrasında iki kadın gülümsedi bakışarak. Ginny kendisine emekleyen oğlunu kucağına alıp gıdıklamaya başladı. James'in kahkahaları salonu doldururken şömine canlandı, üçü de yeşil ışıklar içinden çıkan pembe saçlı kadına dikmişti bakışlarını.

"Herkesee merhaba." Salonda üç kişi görmenin hayalkırıklığı yüzüne yansımış gibiydi, aradığı kimse burada değildi büyük ihtimalle.

"Hoşgeldin Tonks."

"Herkes nerede? Harry buraya gelmemi istemişti."

"İşleri varmış hepsinin, ne planlıyorlar acaba!"

Molly kızının gözlerini devirmesine muzur bir bakış atıp ayakta dikilen kıza hitaben konuşmaya başladı.

"Gel otur, Harry neredeyse burada olur."

Tonks tekli koltuğa kendini bırakırken saçları alev kırmızısına dönmüştü bu yüzden Ginny dalga geçmeden duramadı.

"Saç rengimi kıskandığını anlamıştım zaten."

"Ha-ha-ha."

Tonks yalandan gülüp saçlarını Ginny gibi uzattı sonrasıyla tıpkı kızın yaptığı gibi hışımla geriye attı. O da onaylamaz şekilde kafasını iki yana salladı. Bu sırada James gözlerinde şaşkınlıkla Tonks'a bakıyordu.

"Birileri şaşkınlıktan gözlerini senden ayıramıyor." Molly torunun tepkisini gösterdiğinde üçü gülmeye başlamıştı.

Kısa zaman sonra şömine yeniden canlandı, Ginny kocasını gördüğünde ayaklanarak onun yanına gitti ve yanağına öpücük kondurdu.