Harry tanıdık küçük kafede otururken gergindi, Jack sözleştikleri saate göre geç kalmıştı. Azkaban'a kim giderse gitsin sanki başına büyük bir bela gelecekmiş gibi hissediyordu. Jack yapısı gereği hiçbir yere zamanında gelmeyen biriydi ve Harry'nin gerilmesi büyük ihtimalle boşaydı. Son kez saatini kontrol ettiğinde nihayet ekip arkadaşını kapıdan girerken görmüştü. Harry, adamın içeri girer girmez birkaç meraklı bakışın hedefi olduğunu fark etmişti. Cerbol burada olsaydı neler olurdu bilmiyordu.
"Selam patron yarısı."
"Bana böyle seslenmekten ne zaman vazgeçeceksin?" Adam bıkkınca kafasını iki yana salladı.
"Yerine geçtiğimde."
Sandalyeye kendini bıraktığında oldukça huzursuz görünüyordu. Bu durum Jack için ender yaşanırdı, Harry iyice meraklanırken midesinin kasıldığını hissetmişti.
"Yeterince düşmanım var, sıraya girmen gerekecek."
"Beklerim." Yerinde dikeldi. "Haberler kötü Harry, Azkaban belgeleriyle boğuşmaktan daha da kötü."
"Düşündüğümüz gibi mi?" Harry kayan gözlüğünü düzeltirken söyleyeceği şeyin tam tersini duymak istiyor gibiydi.
"Alice amcasını ziyaret etmiş, orası doğru, yanlış olan kendisi dışında kimseyle görüşme gerçekleştirmemiş adam, çünkü oldukça hasta."
"Diğer mahkumlardan duymuş olabilir mi?"
Jack söylediğine göz devirdi, boş ve saçma bir soru olmuştu. Azkaban'da eski Ölüm Yiyenler özel korunaklı hücrelerde tutuluyordu. Kimse kimseyle konuşturulmuyordu çünkü söyledikleri uğultu çıkarmaktan çok yaralayıcı oluyordu. Birkaç Seherbaz işi bırakmak isteyince Bakan böyle bir çözüm bulmuştu.
"Tamam geri alıyorum sorumu. Alice yalan söylediğini anlamayacağımızı nasıl düşünür aklım almıyor. Böyle bir bilgiyi kontrol etmeyeceğimi düşünür müydün?"
"Asla. Kişisel sebepleri bırakalım bir kenara, iyi Seherbaz her açıdan düşünmek için uğraşırdı."
"Ya şüphelenmemizi istiyorsa?" Harry bir anda olaya başka açıdan bakmaya başlamıştı, ya başı beladaysa ve konuşmaya korkuyorsa?
"Tehdit edildiği için sustuğunu mu düşünüyorsun?" Jack kafasını kaşıdı. "Bilemiyorum Harry, bu bilgiyi bize neden verdi? Niye verdi? Hedef mi şaşırtıyor? Bizden sessizce yardım mı istedi? Kafalarda bir sürü soru işareti oluşuyor."
"Bunu çözmemiz gerekiyor. Babamla acil bir toplantı ayarlayacağım, sonuçta bu kızı ekibimize o aldı, belki bize yardımcı olabilir."
"Bir ömür boyu bunu senin yüzüne vuracak."
"Alice hain çıkarsa benim elimde daha büyük bir koz olur." Garsona bir kahve daha söylemek için elini kaldırdığında devam etti. "Bu olay şimdilik aramızda, Cerbol'a söylemeni istemiyorum."
"Merak etme, o kıza karşı fazla korumacı."
"Kadın dayanışması diyorlar buna."
Garson geldiğinde ikisi de normal bir konuşmanın ortasında gibi davrandı. Jack öğle yemeğini sipariş verirken Cerbol'u özlediğini fark etti, yoğun tempoda çalışırken o yanında olmadığında daha zor geçiyordu zaman. Kendi düşüncesini hemen içine gömmek için uğraştı, aptal aşık gibi görünmek istemezdi.
-James Potter öğle yemeği zamanını dostlarıyla geçirmiş ve odasına yeni dönmüştü. Bu kattaki orta büyüklükteki odasına henüz alışamamıştı, oğlunun ve eski ekibinin olduğu odayı özlüyordu ama kendini burada tutmak için zorluyordu. Harry iş kariyerinde babasından ayrı başarı öyküsü yazmalıydı, James bu yüzden yeni odasına geçmiş onları uzaktan gözlüyordu. Oğlunun ne kadar başarılı bir Seherbaz olduğunu bütün büyücülük dünyasına göstermekti tek amacı. Harry ne kadar büyük başarılar elde etse de bazı kişiler için ayrıcalık tanınan bir adamdı. James Potter biliyordu ki oğlu ve ekibi güzel yerlere gelecekti. Merlin bilir adamın ömrü yeterse Seherbazlar Başkanı koltuğunu oğluna devredebilirdi. O anları hayal ederken gururla doluyordu, Harry bir gün bu koltuğa başarılarıyla oturacak ve kimsenin ayrıcalıklarla oturduğunu söyleyecek yüzü olmayacaktı.Kendi bu düşüncelerle koltuğunu sağa sola döndürürken Harry kapıyı çalmadan bodoslama içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanficÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.