Ginny akşam yemeği saatinde hala evde olmayan kocasını deli gibi merak ediyordu, birkaç kere aramasına rağmen dönmemesi kendini kötü hissettiriyordu. Normal zamanda Harry asla böyle yapmazdı, karısının bu konularda ne kadar kaygılı olduğunu çok iyi bilir ona göre davranırdı. Draco kısa bir telefon görüşmesinde onunla beraber olduğunu söyleyip iyi olduklarını belirtip kapamıştı. Bunu Harry'nin haber vermemiş olması aralarındaki sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu. Telefonu yeniden kapandığında derin bir nefes aldı, ona biraz zaman verebilirdi.
"Anne bunu böler misin?" Albus tabağındaki büyük patates parçasını gösterdiğinde Ginny elindeki telefonu bırakmak zorunda kalmıştı.
"Benimkileri de yapar mısın?" Arthur her yerine bulaştırdığı salçaya aldırmadan annesine baktığında Ginny onun bu haline gülmeden duramamıştı. Üstlerindeki önlükler olmasa kıyafetlerini çoktan batırmış olurlardı.
"Ben kendim yapabiliyorum, abiyim çünkü." James ikiz kardeşlerine gıcık verir gibi konuştuğunda Lily onun patatesi bölmesini büyülenmiş gibi izliyordu.
"Abii." Tam ağzına atacağını gördüğünde diğer kolunu tuttu kızıl kız. "Lily yesin mi?"
James bir patatesine bir kardeşine baktığında kararsızlıkla kalakalmış gibi duruyordu. Birkaç saniye içinde patatesiyle vedalaştığında iç çekerek Lily'nin yemesini sağladı.
"Bir daha isteme ama."
"Teşekkür et abine." Ginny, yemeklerini ikizlerle hiç paylaşmayan oğluyla gurur duyuyordu. Üç oğlunun kız kardeşleriyle daha farklı ilişkide olması rahatlatıyordu.
"Tepikkir ediyoyum."
James onun ciddi suratıyla kendinden emin teşekkür etmesine gülerken yüzünü gizlemeye çalıştı. Ginny kızının duyduklarını tekrarlama hatalarına gülmemeye çalışıyordu, çünkü inat ederse ne doğrusunu söylüyor ne de yanlışını unutuyordu. O yüzden kendi kendine doğruyu bulmasına izin veriyordu.
"Yapmanız gereken ödeviniz var mı?" Kızıl kız genelde ödev yaptırma görevini halleden kocasının burada yanında olmasını dilemişti.
"Olmaz mı büssürü." Arthur minik elini bilmiş bilmiş sallarken Albus üzgün üzgün ona onay verdi.
"Büssürü yuvarlak çizeycez."
"Ve çiçeklerimizin resmini çizeycez." Bahsi geçen çiçeklerin olduğu saksıların olduğu yere baktı.
"Bende sizi anlatacağım." James annesine heyecanla cevap vermişti. "Seni, babamı ve kardeşlerimi. Hepinizi anlatacağım."
"Ödevin aileni anlatmak mı Jamy?" Ginny onun tabağına birkaç patates eklemesi yaparken sormuştu.
"Evet, seni bi sayfa, babamı bi sayfa." Yorulmuş gibi derin bir nefes aldı. "Niye bu kadar çok kardeşim var, bir sürü sayfa etti."
İki kızgın bakış anında abilerini hedef almıştı, abisine bakmayan tek minik Lily idi o daha çok abisinin tabağındaki patateslere göz dikmişti.
"Ayıp Jamy." Albus uyarısını yaptıktan sonra ikizine döndü. "Biz ona küsersek görer gününü."
"Görer tabi." Arthur abisine dil çıkarıp ikiziyle birlikte bahçe kapısına doğru bakmaya başladı.
Ginny olaya karışıp şu tatlı manzarayı bozmak istemiyordu, sessizce onları izlerken bir yandan Lily abisinin patatesine saldırmasın diye kendi tabağındakilerden yedirmeye başladı.
"Ödev diyorum ikiz şapşallar, siz çoksunuz bir sürü sayfa ediyor."
"Başka abi buluruz görersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.