Voldemort'un dağılan bedeninin bulunduğu alanda tam bir sevinç karmaşası yaşanıyordu. Kaçmaya çalışan bir avuç Ölüm Yiyen'i yakalamaya çalışan Seherbazların dışında herkes büyük bir çoşku içindeydi. Üç Çapulcu ve Lily dizlerinin üstüne düşen Harry'nin yanına koşarak sarıldılar. Lily ve James yılların verdiği özlemle çocuklarını sıkıca sararak ona olan hasretlerini fısıldıyorlardı. Lily bir yandan ağlayıp bir yandan Harry'nin yanaklarını öpüyordu.
"Başardın,başardık. Kurtulduk bu eziyetten."
James gurur dolu bir sesle konuşurken bir yandan sevinçle oğluna ve karısına sarılıyordu.
"Sizi yeniden görmek,hissetmek hayal edemeyeceğim bir gerçek."
Lily yıllardır biriken hasretiyle tekrardan oğluna sarılıp onu kollarına hapsederken boğuk bir sesle kafasının üstünden konuştu.
"Yıllardır sana kavuşmak için bekledik. Merline'e şükür beraberiz artık,hiçbir şey seni bizden alamayacak.. "
"Bir aile olacağız yeniden,geçen zamanı telafi edeceğiz oğlum."
Yeniden kavuşan Potter ailesi yerde dizlerinin üstünde durup hasret giderirken geride kalan iki Çapulcu birbirlerine sarılıp zaferlerini kutluyordu..
"Bitti artık, Voldy kabusu sonsuza kadar bitti."
Lupin, sanki birinden duyunca daha gerçekçi olan cümleye gülümsedi. Gerçekten bitmişti, artık güvenli ve huzurlu bi hayatları olacaktı. Ertesi gün kimin öleceğini bilmeden uykuya dalmayacaklardı ya da bir sonraki hedefin kendileri olacağını düşünerek gergin yaşamayacaklardı. Artık karısıyla ve çocuğuyla mutlu bir hayatı olacaktı. Bunun geleceği günü yıllardır bekleyen kişilerden biri olarak kendini hala rüyada hissediyordu.
"Kayıp yok, gerginlik yok. Rüya gibi."
"En önemlisi Lordcuk yok. Sahiden rüya gibi Aylak."
Tıpkı küçük çocuklar gibi birbirlerine sarılıp heyecanla kıpırdanıyorlardı. James onların arasında katıldığında üçü yıllardan sonra en içten kahkahalarını atıyordu. Kendi sevinçleri bittiğinde Harry'nin ve Lily'nin aralarına katılmasını sağladılar. Şimdi beş kişilik bir çemberde sıkı sıkıya sarılmışlardı.
Biraz ilerde Arthur ve Molly sessizce birbirlerine ağlayarak sarılıyordu. Hiçbir şey söylemeden sadece sarılarak acılarını paylaşmaya çalışıyorlardı. Molly'nin hıçkırıkları arasında Arthur sırtına rahatlatıcı hareketler yapıyordu. İkisi de Percy'nin ölümünü görmüşlerdi ve şimdi bu gerçek onları ele geçirmişti.
"İçeri girelim Arthur, çocuklarımızın hepsini görmek istiyorum."
Arthur Molly'e belli etmese de korkuyordu. Çünkü savaşın en kanlı zamanında onları kontrol edememişti. Hepsi yaşıyor muydu ? Percy'den başka kayıpları var mıydı? Ve Merlin şahit birini daha kaybetme,cansız bedeniyle karşılaşma düşüncesi nefesini kesiyordu.
Yine de karısından ayrılıp elinden tuttu ve yıkık dökük dumanlar çıkan şatonun içine doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladı.
Mcgonagall sevinç çığlıkları atan topluluğa derin bir mutluluk hissederek bakıyordu. Savaş biraz önce sona ermişti ve o, ne olduğunu görmek için aceleyle dışarı çıkmıştı. Sağlam kalan bir duvara bitip tükenen bedenini yaslayarak rahat bir nefes aldı. Gözlerinden süzülen yaşları elleriyle hızlıca silerken karşıdan ona yaklaşan yaşlı büyücüyü gördügünde Dumbledore ışıldayan yüzüyle iki kolunu sakince açtı. Mcgonagall bunu bekliyor gibi güçlü büyücüye sarıldı.
İkisi mutlulukla sarılıp bir süre konuşmadılar.
"Artık büyücü dünyamızda korku olmayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.