Harry ve Jack ertesi gün bir sonraki duraklarında tamamen vakit kaybetmişlerdi, çünkü adı verilen büyücü söz verdiği gibi evinde bulunamamıştı. Dumbledore ile iletişime geçtiklerinde o adamın başına bir şeyler gelmiş olabileceğinden şüphelendiğini söylediğinde bütün gün muggle çevreye sorup nerelerde olabileceğini öğrenmeye çalışmışlardı. Ne yazık ki adam bir haftadır hiçbir şekilde kasabada görülmemişti, işin tuhaf yanı kimse de onun kasabadan ayrıldığını görmemişti. Harry babasının yollayacağı destek ekibe kasabayı ve olayları anlatıp diğer durakları olan yere cisimlenecekti Jack ile, çünkü büyük bir ihtimalle o adam kaçırılmış veya öldürülmüştü. İşte bu yüzden iş gezisinin biraz daha uzayacağını babasıyla kesinleştirdikten sonra karısına ve çocuklarına açıklaması gerekiyordu. Hepsinin akşam yemeğinde Kovuk'ta olması Ginny'nin çoktan planı duyduğuna işaretti ama yine de Harry'nin arayıp kırılan kalpleri onarması gerekiyordu.
Telefonla aradığında şaşırtıcı şekilde açan küçük James olmuştu.
"Hihi seninle ilk ben konuşacağım."
Harry onun sinsi sinsi güldüğünü hayal ederken gülümsemesini bastıramıyordu.
"Aferin oğlum annen nerde peki?"
"İçeride, ikizler kavga edip küstüler onları barıştırmaya çalışıyor, benimle konuşmak istemiyor musun?"
"İstiyorum tabii, sadece merak ettim. Bugün okulda neler yaptın, gelince göstereceğin bir şeyler yaptın mı?"
James'in biraz önceki alınmış gibi sesi tamamen kaybolmuş onun yerine heyecanla yaptığı kuklayı anlatırken arkadan Lily'nin abisine seslenmesini duyuyordu. Yine de James bozulmasın diye onun lafını kesmeden dinlerken Lily'nin gittikçe mızmızlanan seslerine gülmemeye çalışıyordu.
"Lily biraz dur yaa, ben konuşacağım, sonra annem gelince konuşursun babamla."
"Jamyyyyy." Lily'nin abisine sinirlice adını söyledikten sonra James babasına hitaben konuştu.
"Baba ya bir şey söyle kızına beni dövüyor."
"Bak şöyle yapalım, sen büyükbabanı veya büyükanneni çağır yanına onlar sesimi dışarı versin sen konuşurken Lily'de sakin sakin dinler olur mu Jamy?"
"Hayır istemiyorum sadece benimle konuş, hep Lily ile konuşuyorsun zaten."
Harry kıskançlığı tutan oğlu yüzünden yılgınca nefesini verdiğinde içinden birilerinin James'in telefonla konuştuğunu fark etmesini diliyordu. Bu dileği iki üç dakika sonra Molly annesi tarafından gerçekleştirilmişti.
"Jamy! Annenden habersiz kimi aradın oğlum?"
"Yaa babam aradı ben aramadım, onunla konuşuyorum babaa büyükanneme söyle sen aradın değil mii?"
"Telefonu büyükannene ver James." Harry'nin tartışmaya kapalı ses tonundan dolayı nihayet telefonu bırakmıştı.
"Harry,canım, James seni arayıp işinden ettiyse üzgünüm. Ginny içeride ikizlerle uğraşıyordu, biz büyüklerde mutfakta toplantı yapıyoruz. Pissy'de durduramamıştır James'i."
"Sorun değil anne, ben aramıştım zaten. Ginny'nin işi çok sürer mi ikizlerle? Öyleyse kapatalım uygun olduğunda arasın o beni,sizi de meşgul etmeyim."
"Biraz uzun sürer gibi oğlum, Arty ve Alby bu sefer epey bir zarar vermişler birbirlerine en son kontrol ettiğimde ikisi de annelerinden azar yiyordu. Dediğin gibi yapalım Ginny seni işi bitince arasın, yemek yedin değil mi?"
Harry, bu laf arasında sorumluluklarını hatırlatan veya sorgulayan sorulara Ginny'den alışkındı, görünen o ki karısı bu özelliğini annesinden almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanficÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.