Harry mahkemeden çıktığında aldığı cezayı hiç umursamamıştı, beklediği gibi para cezası almıştı ve dosyasına işlenmişti. Babası onun omzuna kolunu atıp koridorlara ilerletirken tedbir için etrafını kontrol etti.
"Parayı ben öderim."
Harry babasının ne dediğini anladığında gözlerini devirmeden duramamıştı.
"Ya evet, çok teşekkürler bütçem bu miktara uygun değildi."
"Benimle uğraşma, tamam hatalıyım." James onu durdurup önüne geçti. "O kadar kızdığım için seni mutsuz ettiğimi biliyorum ama babalar bazen dramatik davranmayı sever biliyorsun."
"Baba iki haftadır tek yaptığın beni azarlamak, ne oldu dava sonuçlanınca mı fark ettin?" Harry kayan gözlüğünü düzelttiğinde sıkıntıyla iç çekti. " O adamın pişkinliğini, beni suçladığı saçma şeyleri duydun değil mi?"
"Evet, hemen yanında dinliyordum." James onun kadar umursamadığını omuz silkerek gösterdi. "Elinde belge olmayan her insan saçmalayabilir, söyledikleri bir şey değiştirmedi."
"O zaman gidip dövdüğümde beni azarlamazsın bir daha."
"Orda dur bakalım küçük adam, bir dahası olmayacak."
"Benimle uğraşacağını açık bir şekilde söyledi, bence bir daha karşıma çıktığında dövebilirim."
"Hemen şimdi gidip annene seni şikayet edeceğim."
"Bende vaftiz babacığıma şikayet edeceğim seni, bakalım ilk kim delirecek?" Harry etkilenmeden babasına çıkıştığında karşısındaki adam birkaç kere konuşur gibi olup vazgeçmişti.
"İki olgun insan gibi davranabiliriz illa birilerine şikayet etmemize gerek yok."
"Bu konuda olgun olamayacağım." Harry babasını geçip ilerlerken James Potter arasındaki mesafeyi hızlıca kapattı.
"Hey baba olan benim!" Tekrar omzuna kolunu atıp kendine çekti. "Posta koyup gidemezsin. Sinirin geçene kadar sana zaman tanıyorum, aklın başına geldiğinde sana sorumluluklarını hatırlatacağım."
Harry sadece gözlerini devirdi, bir sürü şey duyacaktı yine. Akşam eve gittiğinde karısından, annesinden, en yakın arkadaşından laf yiyecekti, hatta belki yoldan geçen birileri de onu azarlardı. Bu yemek yemek gibi bir şey olmuştu kendisi için.
-
Kızıl kız akşam yemeğini özenle hazırlamak için işten erken çıkmıştı, çocukları toplama işi yine Harry'deydi ve bu işine gelmişti. Böylece üç oğlu ve kocası gelene kadar yemekleri hazırlayıp evi düzene sokabilirdi.
Çörekleri fırına koyarken gerisinde bebeğiyle oynayan kızına bakma ihtiyacı duymuştu, Lily neyse ki annesine yemek yapacak fırsatı tanıyordu. Çoğu zaman abileri kadar yaramaz bir çocuk olsa da annesiyle tek kaldığında daha sakin oluyordu. Ginny bunun için minnet duyuyordu.
"Bak birazcık havuç kaldı yemek ister misin?" Yemeğe fazla gelen havuçları gülümseyerek kızının önüne koydu.
"Lily püre yemek istiyoy." Bakışlarıyla biraz önce annesinin püre haline getirdiği patatesleri gösterdi. "Pavuclu püre yiycek."
Ginny sipariş verilen şeyi hazırlarken sırıtmadan duramıyordu, Lily aynı en küçük abisi Ron gibi değişik şeyleri beraber yiyebiliyordu.
"Buyrun pavuclu püreniz, akşam yemeğine kadar sadece bunu yemeni görmezden geleceğim en küçük kızıl."
"Lily biliyoy, tepikkirler."
Kızıl kız cevap vermek yerine saçlarının arasına öpücük bırakıp kaşığı tutmasına yardımcı oldu. Tekrar tezgahtaki işine döndüğünde masaya bırakılan kaşık sesini duyduğunda şaşırmamıştı, Lily büyük ihtimalle havuçları püreye batırıp yiyecek ve her yerini batıracaktı. Ginny bir süre onun keyfini bozmama kararı almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
أدب الهواةÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.