Bütün erkek yoldaşlık üyeleri belirlenen on yeri gözleme işine paylaştırıldı, geride sadece Çapulcular,Harry,Ron ve Arthur kalmıştı. Dumbledore büyücüleri ve cadıları konuşturma işine döndüğünde herkes yeniden odaklandıkları şeylere başlamışlardı. Hermione sürekli dostunu göz hapsinde tutuyor onun yorgun yüzü solmaya başladığında hemen etrafına gidiyordu. Ron onun inatlaşmasına giderek kızıyordu, ona göre bir yerlerde bayılıp kalacaktı. Yeniden bir baş dönmesi Harry'i sardığında oturduğu koltukta kafasını geriye yatırıp tavanın dönmesinin bitmesini beklemeye başladı. Kafasının içindeki ağrı farkında olmadan yumruklarını sıkmasına neden olmuştu. Hermione yine diğer yanına oturup onun elinin üstüne elini koyduğunda dostu cevap veremeyecek kadar ağrı çekiyordu. Ağrı birden kesildiğinde derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı.
"Sen iyi değilsin, bu halinle savaşamazsın Harry."
"Savaşırım, daha önce beynimin içinde bir başkasının zorlamalarıyla savaşmayı başardım. Şimdi de yapabilirim."
"Ginny seni hastane kanadına götürmedik diye bize kızacak. O geri döndüğünde bu halini görüp çok sinirlenecek."
Harry kalbindeki baskıyı hissettiğinde gözleri dolan arkadaşından başka yere baktı, o da en az kendi kadar kızın ölmüş olmasından korkuyorken duygularını saklayamamıştı.
"O geri dönsün her şeye razıyım."
"Dönmek zorunda, onsuz devam edemeyeceğimizi bilir, özellikle senin." Hermione onun kolunu sıkıca sarıp kafasını omzuna koydu.
"Bilir, daha önce defalarca söyledim onsuz devam etmeyeceğimi. Eğer beni biraz seviyorsa oralarda bir yerlerde direniyordur değil mi?"
"Ginny o, eminim direniyordur."
Bahsettikleri kız bir başka yerde tamamen bitmek üzereydi, beynindeki acıya dayanamıyordu, elleriyle başını sıkıca tutmuş sessizce ağlıyordu. Açık yaralarını düşünmek bile onu daha kötü hale sokuyordu.
"Gelecekler.." Lily onun yanına gelemeyen kıza bir umut uzanıp yakalamaya çalışırken usulca konuşmuştu.
"Daha fazla bunu yapamayacağım. Canım çok yanıyor." Ginny ağlamaktan güçsüzleşmiş sesiyle annesine gerçekleri söyledi, artık gelselerde yaşayabileceğine inanmıyordu.
"Biliyorum, lütfen dayan. Çok zaman geçti eminim bizi bulmaya yaklaştılar."
"Eğer bir sonrakinde ölürsem Harry'e dikkat et anne."
"Ginny böyle söylemeni yasaklıyorum." Lily düşüncesiyle bile ürperirken güçlü tutmaya çalıştığı sesiyle kızı payladı.
Ginny ise yattığı ince süngerde biraz daha kıpırdanıp yüzünü annesine çevirdiğinde derin bir nefes aldı.
"Belki sonrasında konuşabileceğimiz zaman olmaz. Ben kendimi gerçekten iyi hissetmiyorum, ama senin için bir kurtuluş umudu var. Lütfen onlara sahip çık, oğluna ve çocuklarıma. Onların beni unutmasına izin verme, benden bahset sürekli. İmkanım olsaydı asla bırakmayacağımı söyle çocuklara her zaman."
Lily bunu konuşmak istemiyordu, dolu gözleriyle başını şiddetle salladığında susmasını için konuşmaya başladı.
"Ölmeyeceksin, gerekirse yaşam taşı sırrının yarısını söylerim seni bıraksınlar diye."
"Bunu yapma anne, benden daha önemli şeyler var dünyada. Bir kez daha Voldemort etkileriyle büyümesin torunların. Onların bir savaş baskısıyla büyümesine asla izin verme. Ben kendi çocukluğumu feda ettim, çocuklarımın mutlu yaşaması için kendimi feda etmektende çekinmem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanficÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.