Molly,Lily ve Ginny gidenleri beklerken sohbet ediyordu daha doğrusu Molly geçen zamanı öğrenmek için sorular soruyordu.
"Sendin değil mi ? O gün Ruh Emicilerden kurtaran sendin."
"Evet,aramızda kalsın ama Fleur bu konuda oldukça başarısız girişimlerde bulundu."
"Seni gördüm daha doğrusu beynimin bir oyunu sandım ama bu kızıl saçları nerde olsa tanırım bir an gerçekten yanımdasın sanmıştım.."
Sevgiyle kızın saçlarını okşarken Ginny'de başını annesinin omzuna koymuş bu anların tadını çıkarıyordu. Geçen zaman içinde onun sesini,kokusunu,sevmesini kısacası her şeyini özlemişti.
"İtiraf etmem gerekirse patronusumdan tanımanı diledim içten içe." Kedi gibi annesinin kucağından dudak bükerek konuşmuştu.
"Diğerleriyle hiç konuşmadım o anı,konuşursam seni gördüğümü itiraf etmem gerekirdi."
Sanki o anları tekrar yaşıyor gibiydi gözleri hafiften dolduğunda geri yollamak için gözlerini kırpıştırdı Molly. Lily bu anı bozmak istemiyor sessizce onları izliyordu ve ister istemez kendini de Harry ile böyle hayal ediyordu. Harry ona ne soracaktı acaba? Böyle onun kokusunu içine çeke çeke beraber geçirebilecekleri bir an gelecek miydi ? Oğluna doya doya sarılabilecek miydi ? Onlara sinirli veya kırgın olursa ne yaparlardı bilmiyordu Lily. Bu düşünceyi çok düşünmemeye çalışıyordu ama hep içinde bir kuşku vardı. Ya kendini onlardan uzaklaştırırsa ne olacaktı? Yıllardır Harry ile kavuşmalarını,beraber geçirecekleri anları hayal ederdi kadın. Kötü ruh haline girdiğinde de sanki kendine eziyet etmek istercesine olumsuz şeyleri düşünürdü,işte böyle düşündüğü zamanlarda James ona hep kızardı.
'Harry çocuk değil Lily, ne yazık ki hiçbir zaman tam anlamıyla çocuk olamadı ve onun bizi anlayacağına eminim.'
Çoğu zaman bu cümleyi söyler kadını rahatlatırdı ama Lily kocasının da tıpkı kendi gibi böyle şeyler düşünüp zaman zaman sıkıntıya düştüğünü biliyordu.
Anne kız konuşmaya devam ederken gözlerini onlardan çekip diğerlerine baktı. Tonks, Lupin'in ısrar ve baskılarına dayanamayıp Ted'i annesine götürmek için Weasley erkekleri ise işleri için ayrılmıştı. Geriye sadece Arthur,Bill ve Fleur kalmıştı.
Kapı açıldığında içeri Draco girip kısa ve öz konuştu.
"Sizi bekliyorlar."
xx
İhtiyaç Odasında öğrenci olmaması için profesör oldukça sıkı uğraşlar vermişti. İçeri girer girmez iki adam bir yatağın üstüne solgun yüzlü Severus'u yatırdı sonrasında James ve Sirius gerileyip iki kızıla çalışmaları için yer açtı. Ginny fazlasıyla heyecanlıydı ve birazda korkuyordu,başarısız olma ihtimalini düşündükçe sıcak basıyordu hatta bu yüzden yanaklarının kızardığına emindi. Kolyeyi görünür yaptıktan sonra Lily eline bıçağı aldı ve tedirginlik içinde konuşmaya başladı.
"Bence ikimizde kanımızı akıtmalıyız, taşa kesin bir güvence vermiş oluruz."
Ginny kafasıyla onaylayıp başka bir bıçakla avcunun içinde kesik açtı, ikisi aynı anda akıttıkları kanlarla birlikte büyülü sözleri söylemeye başladılar. Kızıl kız bunu ilk defa gördüğü için gözlerini bir saniye bile taştan ayırmadan mırıldanıyordu. En sonunda mor bulut Lily'nin bir hareketiyle Snape'in burnundan içeri girdi. Yeniden gözlerini dünyaya açan Snape kendine gelmeye çalışıyordu. James ve Lily oturmasına yardımcı olurken Snape derin nefesler alıp konuşmaya başladı.
"Saldırı oldu mu ? "
"Evet gece saldırdılar ama kaçabildik."
"Sağ kurtulan var mı ? Sizi gören oldu mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.