Genç çift hamileliğin dokuzuncu ayı dolduğunda heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Harry karısının yanından hiç ayrılmıyordu ve her an doğuracak gibi telaşlı hareketleri vardı. Bazen bu komik hallerine oturup dakikalarca gülüyorlardı. Bir akşam yine doğum sancısı yaşadığını sanmıştı Ginny. Sancıyı hissettiğinde aynanın önünde saçlarını tararken bir an dondu kaldı, Harry onun kasılarak durduğunu gördüğünde telaşla yataktan çıktı.
"Sancın mı var Ginny? Başlıyor mu? "
Karısının cevabını beklemeden hemen üstünü değişmek için deli gibi etrafta dolaşmaya başladı.
"Sakin olmalıyım,sakin olmalıyım. Şimdi çantayı bulup gidiyoruz derin derin nefesler alıp veriyorsun hayatım hemen gidiyoruz sadece iki dakika ver bana."
"Harry! Merlin aşkına sakin olur musun ?" Ginny ekşittiği yüzüyle zorlukla tıslamıştı kocasına.
Doğum çantası dedikleri şeyi ararken bir yandan da Ginny'i kontrol ediyordu.
"Olamam şu lanet çanta nerede ? Hadi hastaneye gidiyoruz."
Ginny sancı geçince yerinde doğrulup kocasına güldü. Harry onun güldüğünü fark etmemiş ve hızlıca banyoya gitmişti. Bir elinde çantayla çıktığında karısının gülen yüzünü görüp yorgunlukla nefesini verdi.
"Yanlış alarm sevgilim, geçti."
"Ginny on yıl yaşlandım telaştan." Harry gerçekten beş dakika içinde yorulmuş gibi konuşmuştu.
"O çantayı tek bir asa hareketinle bulabilirdin, acı çekmiyor olsaydım haline kahkahalarla gülerdim."
"Aklımı kullanabiliyor gibi mi duruyorum ordan? Bir asamın olduğunu bile hatırlamıyordum o an."
İkisi her ihtimale karşı çantayı görünür bir yere koymuşlardı ve doğum sancısı tuttuğunda hemen gidebilmek için plan yapmışlardı, ayrıca güvenlik için kapalı olan şömineyi açmışlardı.
Ginny yeni bir güne gözünü açıp kocasının boş tarafını gördüğünde saati kontrol etti. Neredeyse öğlen olmuştu bu yüzden kızıl kız hala uykusu olmasına rağmen kalkma ihtiyacı hissetti ve bir iki başarısız denemenin sonunda doğruldu. Güneşi gördüğünde onun etrafa ışık saçan güzelliğine kapılıp pencerenin yanına gitti. Tam bir bahar havası vardı dışarıda,mutlulukla açan çiçeklere bakarken aşağıda masa hazırlayan kocasını fark etti, demek bu yüzden yanında değildi, üstüne ince hırkasını alıp ağır adımlarla merdivenlerden indi. Harry bahçe kapısından içeri girdiğinde karısına çevirdi bakışlarını.
"Günaydın sevgilim."
Harry enerji dolu sesli karısının yanına gelip onu öptü.
"Sanada günaydın hayatım bir on dakika sonra uyansaydın kahvaltı hazır olacaktı."
"Ellerine sağlık yine şımartıldığım bir sabah, yardım etmemi ister misin ?"
Harry elindeki tepsiye yiyecek tabaklarını doldururken kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır yardım edebileceğin tek şey gidip yerine oturman."
"Emin misin ? Göbeğimle tepsi taşımayı deneyebilirim."
Ginny kocaman göbeğini gülerek göstermişti kocasıda söylediğine gülerken gözlüğünü düzeltti.
"Orada zaten çocuğumuzu taşıyorsun bırak tepsiyi de ben halledeyim."
Ginny kapıdan çıkarken hala kıkırdayarak gülüyordu. Masaya yaklaştığında beğeniyle incelemeye başladı, Harry muhteşem bir kahvaltı hazırlamıştı özellikle yumurtalı ekmekleri gördüğünde kızıl kızın gözleri ışıl ışıl olmuştu. Arkasından gelen kocası tepsidekileri dizerken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.