Otogardaydı...
Arzum gibi kendisi de İzmir'i bir daha gelmemek üzere terk ediyordu. Ağır bir yenilgiye uğramıştı İzmir de. Bunu kendisine bile telaffuz etmekte zorlanıyordu. Uğur Tanrıyar'la yaptığı telefon konuşmasında üstünlüğü kaybettiği anları düşünüyordu. Bir koz vermiş olmalıydı Uğur Tanrıyar'a. Zihni karmakarışıktı. Odaklanamıyor oluşu çözüm de üretmesine engel oluyordu.
Arzum 'un İstanbul'a gitmesini düşündü. Kendisini yok saymıştı. Hastaneden ayrılması ve ardından aramayışı üstüne İstanbul'a gitmesini yediremiyordu kendine. Arzum restini çekmiş gibiydi.
Gözlerini kapattı. Şuan ne karar vermesi gerektiğini düşünüyordu. Zihni unutmaya bir daha asla düşünmeyeceğim dediği anlara gitti. Yatak da çaresiz kalışını Derya'nın davranışları...
Gözlerini öfkeyle açtı. Oteline gittiğinde Derya'nın otelden ayrılışını resepsiyondan öğrenmesi sürpriz olmuştu. Hesap sormaya gittiği otelden eli boş dönmüştü.
Oturduğu bankın sert demirlerinde gerindi. Bir karar vermesi gerekiyordu. Ne yapması gerektiğini bilmese de içinde ki çıkmazdan kurtulmak için bir adım atması gerekiyordu. Hakan'la yaptığı telefon konuşmasında sorduğu sorunun cevabını bekliyordu. ' Derya yalçın İzmir'den bileti hangi şehre almıştı?"
Gergin bir bekleyişin ardından telefonun sesiyle irkildi. Beklediği bir telefon olmasına rağmen düşüncelerin içine çekilmişti. Telefonu açar açmaz direkt sordu "Nerede?"aldığı karşılığı hiç beklemiyordu. Hakan'ın başka bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattı. Aklından düşünceler çok hızlı geçmeye başlamıştı. Derya'nın orada ne işi olduğunu düşündü. Cevabını biliyor olsa da başka cevaplar arıyordu. Doğru cevabın yanında doğruluğu kanıtlanacak başka bir cevap daha. Oturduğu banktan sabırsızlıkla kalkarak gişeye gitti "Bursa'ya ilk otobüste bir bilet" neyse ki yarım saate kadar hareket ediyordu. Zaman bu kadar kısa olsa da otobüste düşünecek bolca vakti olacaktı.
Kendini arı kovanına çomak sokuyor gibi hissetti. Sokulma riski olsa da alacağı cevaplar yanında bu bir hiçti.
Babasıyla Derya arasında nasıl bir bağ vardı ki İzmir'i terk eder etmez Bursa'ya yani babasının yanına gidebiliyordu. Ve kendisi bunu nasıl fark edememişti. Sezgileri kendini kolay kolay yanıltmazken Derya'yı çözmekte yetersiz kalmıştı belli ki. Sezgileri bir işe yaramıyor olsa da aklı hala çalışıyordu neyse ki. Hesabı almak için geç değildi. Ve babasıyla aralarında nasıl bir ilişki vardı gözleriyle görecekti. Derya'nın kendi hakkında birçok şeyi biliyor olmasının sebebi oturmaya başlamıştı aklında artık. Babası, Arzum hakkında bilgiler toplattırırken aynı zamanda kendini de kontrol ettirmişti. Derya'nın bilgileri sadece kendine getirdiği gibi safça bir düşünceye kapılamazdı elbette. Babasının böyle bir durumdan ne kadar tatmin olduğunu hayal edebiliyordu. Çünkü Uğur Tanrıyar, Arzum hakkında konuşurken kendine ne kadar güvendiğine şahit olmuştu. İşte babası da şimdi aynı duyguyla böbürlenebilirdi. Babasıyla Uğur'u kıyaslarken aslında Arzum'la aynı duyguları yaşıyordu şimdi. Bir an böyle hissetmişti. Arzum da gerçekleri merak etmiş miydi, kendi gibi gerçeklerin peşine düşmüş müydü? Başını geriye atarak, başıyla koltuğa vurdu birkaç kez. Arzum'un kokusunu hissetti. Bütün benliğini sarmıştı. Bu kokuya ne kadar da alışmıştı. Arzum'un ılık teninin vücudunda kayışını hayal etti. Gözlerini açtı. Henüz Arzum'u özlediğini kendine bile itiraf etmek istemiyordu. Derya konusuna bu kadar takılmışken Arzum'u fazla düşünmek istemiyordu. İçinden bir ses Arzum'u aldattığını haykırırken bu sese kulak veremezdi. O yüzden bu sesi tamamen susturmak en iyisiydi düşünmeyerek.
Yıllar sonra adım attığı şehrin ne kadar değiştiğini görebiliyordu. Yine de kendinde hiçbir duygu uyandırmıyordu. Taksiye binip adresi söylerken ilgilendiği çevreden çok soracağı sorulardı.
Büyük ihtimalle babası kendisini bekliyordu. Bu kadar takipten sonra bu küçük ayrıntıya ulaşmakta zor olmamıştır kendisi için.
Taksi Mudanya istikametinde ilerlerken Emir düşüncelerine ara verip yolu izlemeye koyulmuştu. Hiç bir zaman meraklı olmamıştı. Kendisi için yapılan ve söylenen hiç bir şeye aldırmamıştı. Şuan buna aldırıyor olduğunu ise kimsenin bilmesi gerekmezdi. Yorgun düşmemeliydi düşüncelere. Gözlerini kapattı. Zihnini boşaltmaya çalışırken ne kadar uykusuz olduğunu fark etti.
Taksi Yıldız tepe'ye yaklaşırken babasının yaşadığı villa da belirmeye başlamıştı. Hala bir kale edasıyla ayakta duruyordu. Babasının iddasına göre kaç kuşaktır burada yaşamışlardı. Bu geleneği ta ki kendi son vermişti. Hiçte niyetli değildi burada yaşamaya. Ailenin tek varisi olmasına rağmen ailenin hiçbir geleneğini yaşatmayı düşünmüyordu. Zira aile olgusunun sadece insanları görünmez prangalarla birbirine bağladığını düşünüyordu. O zinciri kıralı çok olmuştu. Gerçi ne kadar kırdığını düşünse de aynı zincirler onu buraya getiren değil miydi?
Taksiden indiğinde kaç yıldır aynı kalan surların içindeki binanın dış cephesinde çok değişiklik meydana geldiğini görebiliyordu. Babasının atalarının yadigârı olduğu eve pekte iltimas göstermemişti anlaşılan. Surların ortasında iç dünyaya açılan ağır kapıları yavaşça iterek açtı. Hala hiçbir duygu hissetmiyor olmasına sevinmişti. Villanın zilini çalmaya kalmadan kapı açılmıştı. Üzerinde üniformadan hizmetçi olduğu anlaşılan kadın "Buyurun Emir bey" Emir kadına "Adımı nereden biliyorsun?" Hizmetçi ölçülü bir ses tonuyla "Babanız geleceğinizi söylemişti."
Emir derin bir nefes alarak bunu umursamamaya çalıştı "Evde mi?" hizmetçi takındığı ses tonunu devam ettirerek "Şuan evde yok kendileri" Emir istem dışı gülerek hala kendisiyle oynadığını düşündü. Babalık içgüdüleri hala çalışıyordu demek. Hala kendisinden daha çok şey bildiğini kanıtlama derdindeydi demek. "Odamı da hazırlattırdı mı?"
Hizmetçinin kendini sinir ettiği ses tonu hala devam ediyordu "Evet efendim. Beni takip edin."
Emir için tamamen yabancılaşmış evin koridorlarından zemin kata indiler. Emir en azından zemin katlarda ki odaların ne kadar ferahlatıcı olduğunu hatırlayabiliyordu. Babası, oğlu(!) için kıytırık bir oda hazırlatmayacaktı elbette. İnkâr edilemez bir kan bağları vardı. Öyle bir kadından olsa da...
Odaya girdiğinde kendini yatağa atmıştı. Hizmetçi "Bir arzunuz var mı?" sorusunu sorduğunda Emir çoktan uykuya dalmıştı.
Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim
Bir de ufacık bir yorum *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...