Sokakta duyduğu araba sesiyle başını kaldırdı. Araç kendi bahçelerinin önünde durmuştu. Ayağa kalkarak babasının gelişini izledi. Heyecanla soluk soluğa kalmıştı.
Arzum'u görünce o da durdu. Arzum karşısında duran adamı çocukluğundan beri ilk kez baba olarak görüyordu. Ne kadar koşup kollarına atılmak istese de yapamıyordu. Sadece gözlerine bakabiliyordu. Babası yavaş yavaş ilerleyerek Arzum'un kollarından kavradı "İyi misin?"Arzum başını sallamakla yetindi. Babasının gözlerindeki endişeyi görebiliyordu. Yıllar önceki genç adamın yüzündeki çizgilerin ne kadar çok fazlalaşmış olduğunu ilk kez görüyordu. Bir adım geri çekilerek babasının ellerinden kurtuldu "Ben kimi arayacağımı bilemedim"
Babası omzuna dokunarak "İyi yapmışsın"
Arzum elindeki anahtarları babasına verdi. Babası anahtarlara hayretle bakarak kekeledi "Bu a-ma n- nas-ıl..."
"Bıraktığı yeri biliyordum sadece" merakını gidermek istercesine söyledi.
Gözlerinden süzülen yaşları Arzum'a göstermemeye çalışarak kapıyı açtı. İçeri girdiler. Her şey yine yerli yerindeydi. Zaman donmuştu sanki köşkte. Merdivenlerin başında annesini görmek istercesine baktı. Hiç kimse yoktu. İki kişilerdi sadece.
"Yukarı çıkmak ister misin?"
Arzum babasının gözlerine baktı. Çaresiz bir adam görebiliyordu. Çocukken göremediklerini şimdi görüyordu babasında. Onun ne kadar acı çektiğini hiç düşünmemişti. Kendi acısıyla o kadar meşguldü ki. Babasına karşı acıma duydu. Yine de sarılma hissini bastırdı. Sadece kendi yalnız kalmamıştı babası da yalnızdı. Yıllarca sadece işine odaklı yaşayarak bir nevi kendini cezalandırmıştı aslında. Arabanın patlaması esnasında babasını cani olarak nitelendirse de şimdi nasıl bir seçim yapmış olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aile olarak ikisi kalmıştı sadece. Bir zamanlar bu evi dolduran nefesler çoktan gitmişti.
"Üzgünüm Arzum. Seni mahrum bıraktıklarımdan dolayı..." Hala bir vakur yanı vardı.
Arzum bağırıp çağırmayı isterken umutsuzca başını babasının omzuna gömerek ağlamaya başladı. Hiçbir şey geri gelmeyecekti. Artık babasını da kaybetmek istemiyordu. Babası da ağlamaya başlamıştı sessiz gözyaşlarıyla. Arzum'a sıkıca sarıldı. Bir müddet öylece kaldılar. Kırılıp birleştirilmeye çalışılan cam parçaları gibiydiler. Keskin yine de birleşmeye hazır. Neden sonra babası kendini uzaklaştırmıştı. Gözyaşları durmuştu hiç ağlamamış gibi. Şimdi baba-kız olup olmadıklarını düşündü.
Geçmiş miydi şimdi her şey?
Yine de umulanlar yaşama uyarlanamıyordu.
Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim
Bir de ufacık bir yorum *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...