Arzum güneş ışınlarından rahatsız olarak gözlerini kapadı.
Ama ışık inatla rahatsız ediyordu kendini. Yan dönerek açtı gözlerini. Emir'in uyuduğunu gördü. Eli Emir'in saçlarına gitti. " Korkuttum gece seni" parça parça hatırladığı geceden çıkarıyordu bu sonucu.
Emir'in dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak kalktı yataktan.Ağır adımlarla odadan çıktı. Emir'in dinlenmesini istiyordu. Gece kendini korumak için uykusuz bırakmıştı. Salona geçti. Dünden kalan masa toplanmış, şöminenin külü alınmıştı. Hiçbir şey yaşanmamış gibi her şey yerli yerindeydi. Arzum duymuş olduğu kokuyla çevirdi başını. Kokunun kaynağı mutfaktaki Suzan Sultan'ın nefis kaşarlı yumurtasından geliyordu.
"Günaydın" dedi neşe dolu bir sesle Suzan Sultan'a.
"Günaydın cici kız" diyerek gülümsedi Suzan Sultan. "Erkenci olman güzel... Bizim haytaya hiç çekmemişsin"
Arzum "Bu koku insanı yatakta durdurmuyor" diyerek gülümsedi.
Suzan Sultan "Yalnızca seni etkilemişim galiba" diyerek elini havada salladı. "Bizim haytanın uykusu ağırdır zaten"
Arzum " Çok iyi tanıyorsunuz galiba" dedi. Merak tohumları rahat bırakmamıştı yine. İçinde büyüttüğü merak tohumları filizlenirken gözleri Suzan Sultan'ı izliyordu.
Suzan Sultan " Elimde büyüdü kerata. Babası kundakta getirmişti. Çok yaramaz bir çocuktu. Ancak bu kadar uslandırabildim."
Arzum, Emir'e annelik yapan kadını öğrenmiş olmanın hassasiyetiyle duygusallaşırken diğer yandan filizlenen merak tohumlarını durduramıyordu. " Kadınlarla da gelir miydi buraya"
Suzan Sultan duraksadı. Gözlerinden geçmişe daldığını hissediyordu Arzum. "Çok tatlı bir kızla gelmişti buraya. Çocukluk hayalleriyle. Bir ara pilot olmaya karar veren Emir büyümüş doktor olmaktan bahsediyordu. Bir mucize yaratacakmış. Yanında getirdiği kızı iyileştirecekmiş. O kadar gerçekçi anlatıyordu ki ben bile inanmaya başlamıştım bu mucizenin gerçekleşebileceğine. Aradan iki yıl geçmişti. Çok morali bozuktu. Kimseyi yanına yaklaştırmıyordu. O an fark ettim ki Emir hayalinden vazgeçmiş. Ertesi gün ise gazete manşetlerinde kızın parçalanmış cesedi tren raylarını kana bulamış. O günden sonra ilk kez gülüyor Emir tüm içtenliğiyle. Ve dün fark ettim ki benim oğlum artık hayal kurmayı bırakıp gerçeği ve bizzat seni hayalleriyle süslüyor."
Arzum duyduklarının şaşkınlığını yaşarak sordu " Hastalığı neydi?"
Suzan Sultan kaşlarını kaldırdı. Yeni yeni hatırlıyormuş gibiydi " Emir, Sultan dokununca kırılıyor diyordu ama bu ne hastalığıydı bilmiyorum."
Arzum diğer adını bilmediği cam hastalığını geçirdi aklından. "Niçin öldü?"
Suzan Sultan " O gece dolap beygiri dibi dönüyordu odada dayanamayıp gittim yanına. Sordum 'Neyin var' diye. Emir'i hiç bu kadar dağılmış görmedim ben kızım ' Ben kendi hayatımı bırakıyorum sultan kendi hayatımı bu bile yetmiyor Duruya' dedi. Ben de kızdım ona sen niye bırakıyorsun hayatını vazgeç bu sevdadan dedim hayatını kırılan ve dokunamadığın bir kadınla geçiremezsin dedim. Başını salladı 'Artık çok geç yarın Trabzon'a yerleşiyoruz. Yeni hayatımıza bir tren istasyonuyla başlıyoruz.' Dedi. Emir tren yolculuklarından nefret ederdi buna bile razı olmuşsa o kıza gerçekten değer veriyordu diye düşünerek sustum hanım kızım."
Arzum daha fazlasını merak ederek "Sonra" dedi.
Suzan Sultan " Sonrasını bilmiyorum o tren garında ne yaşandığını da tek bildiğim şey o tren garında Emir'i çok sinirlendirecek bir şey olduğu. Çünkü hiçbir insan hayatını feda etmiş bir kadını o tren garın da yalnız bırakmaz artı bu kadın hastaysa bir de" kendi fikirlerini anlatırken o kadar geçmişti ki kendinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...