4-Aşk koleksiyoncusu sergide

6.4K 372 22
                                    

Adımları yayvandı. Bu gece ilginç şeyler bekliyordu. Sanatçıyı tanımasa da edindiği bilgiler doğrultusunda yetenekli ve geleceği parlak olduğu söyleniyordu, ama bu gece burada olmasının tek nedeni tablolarında ki kimsenin fark etmediği karmaşa ve daha önceden kendisine iletilen broşürdeki resimdi. Holden geçerken kırmızı halı dikkatini çekti.

Yüzünde oluşan alaycı bir ifadeyle "İnsanın kendisini özel hissettirmek için hiçbir masraftan sakınmamışlar "dedi.

Hakan" İnsanın arzu ve isteklerinin nedeni de kendini özel hissettirmek değil mi?"derken kendilerini karşılayan insanlardan kısa bir selamlamayla kurtularak tablolara yöneldiler.

Emir'in dikkatini düşünceli bir şekilde tabloyu izleyen kadın çekmişti. 1.75 boylarında kadının üzerinde siyah elbisenin derin sırt dekoltesini uzun siyah saçları bile gizleyememisti. Siyah elbisenin içinden ben burdayım diyen beyaz tene sahip kadının yüzünü görme isteği sarmalamıştı tüm benliğini. Tablo karşındaki kadının, dikkatini hiç bir şey çekmiyor olmalıydı ki milim oynamıyordu boynu. Kuğu gibi boyundan yaklaştıkça buram buram kokan yasemin kokusuyla mest olmuştu.
Adımları kendinden bağımsız kadına doğru ilerliyordu. Sergiyi gezme düşüncesini şuan için askıya almıştı. Kadının tam arkasında durarak yasemin kokusunu çekti içine. Kadını bu denli düşünceye sevk edenin ne olduğunu görmek için tabloya bakmaya zorladı. Kadının önüne geçerek nasıl bir yüze sahip olduğunu görme isteğini bastırmak zorunda kalarak.

Bakışlarını tablo üzerinde gezdirirken düşünceleri boyut değiştirmişti. İlgisini çekmişti tablo. Kendinden bağımsız dudaklarından " Tam bir şeytanlık" cümlesi çıktı. Tablodaki hatları süzdü. Bir mağbetin böyle teşhir edildiğini görmemişti daha önce, bu gece burada olmakla doğru bir karar verdiğini düşündü bir kez daha.

Kullandığı cümle kadını içinde bulunduğu duygu durumdan uyandırmış gibiydi. Bedeni kendisine doğru çevrilişini izlerken zarif hareketlerinden yayılan yasemin kokusu düşüncelerini bölüyordu. Kemik beyazı tene inat zümrüt yeşili gözler bir doğa harikasıydı sanki.

Kadının yoğun düşüncelere gizlenen sisli bakışlarında ki ilgisizlik dikkatini çekmişti. Dudakların genişlemesiyle oluşan gamzelere takılı kalmışken "Şeytanlık mı!" cümlesi dökülmüştü dudaklardan.

Emir "Yoksa sizde sübjektif bir bakışla olmayan çizgiler mi var edeceksiniz?"

"Sanat hayal gücüyle şekillendiğine göre benim de hayal gücümle bunu yorumlamam çok abes olmamalı" zarif hareketlerine tezat ukala cümlesi dudaklarını genişletmeye yetmişti.

"O zaman bu tabloya dakikalarca bakıp sanatçının yorumunu aramak yerine kendi hayal gücümüzü kullanmak saçma bir yöntem değil mi?"diyerek karşısındaki kadının ukala cümlesini ti'ye aldığını açıkça gösterdiğini umursamadan.  Yaradanın beden olarak mükemmel yarattığı kadınlara ceza niyetinde zekalarından kıstığını düşünüyordu bu düşünce şuan karşısındaki kadını doğruluyor gibiydi. Yanılmak ister gibi kadını süzdü.

Kadının dudakları genişledi inci gibi parlayan dişler dikkatini dağıtmak için yapılan kasıtlı bir hareketti sanki. "Haklısınız" dedi ve ekledi "Zaman geçiriyor oluyorum o halde burada."

Dudak kıvrımları ve hareketinde ki tavırları anlamak istercesine dikkatlice karşısında ki kadını süzerken zümrüt yeşili gözlerinde kendisini süzmesi sürpriz olmuştu. Karşındaki kadının dikkatini çekmiş olmalıydı. Bakışları zümrüt yeşili gözlerden derin göğüs dekoltesine kaymıştı. Dudaklarından"Zaman geçirmek için ilginç bir yer seçmişsiniz" cümlesi dökülmüştü. Kadını  daha rahat salonlarda hayal ederek.

 
Karşılaştığı andan beri kadının tezatlara sahip oluşu dikkatinden kaçmamıştı. Duru güzelliğine tezat ukala dili, canlı bakışlarına karşın derin düşünceleri kendi kendine  konuşurmuşcasına "Bu çelişki neden " cümlesini çıkıvermişti dudaklarının arasından. 

Kadın kendinin aklını karıştırdığını anlamış  olacaktı ki elini uzatıp "Arzum Dila Tanrıyar." derken  gözlerinin içine bakmayı ihmal etmemişti.

 Karşısında elini uzatan kadın karşısında afallamıştı biran. Onca sözü serginin sahibine söylediğine inanamadı. Kadının kendisine ışıldayan gözlerle bakıyor olması ve ismini söylerken ki mütevazı tavrı kendini utandırmıştı. Dudakları tek çizgi halini aldı. "Özür dilerim çok büyük bir pot kırdım sanırım" diyebildi. Bir cevap beklemeden uzatılan eli kavradı. "Emir Orçun. İtiraf etmeliyim ki resimleri yapan ressamı menopoz dönemine girmiş yaşlı bir kadın olarak hayal etmiştim bir tanrıçayla karşılaşacağımı bilseydim hazırlıklı gelirdim"  bakımlı elin avuç içlerinde parmaklarını gezdirirken gözlerinin içine bakan kadına gülümsedi. Kadının dudaklarındaki gülümsemeyi görünce hatayı bertaraf etmenin rahatlığıyla  elini çekmeyi ihmal etmedi.

 Arzum'un dudakları kıvrıldı alaylı gülümsemesini yüzüne takınarak  "Nasıl bir hazırlık" dedi. Emir'in çapkın bakışlarına aldırmadan...

Emir karşılarında duran tabloyu göstererek "Dersime iyi çalışırdım" derken göz kırpmıştı.

Kadının mimiklerinde oluşan hareketlenmeyle kendi de başını girişe çevirdi. Kadının nereye baktığını merak etmişti.  Bakışlarını kadının üzerinde gezdirdi baktığı yönde gördükleri kadının yüz ifadesinde anlamlandırmadığı bir çok duyguyu barındırıyordu. Bakışlarını kendi üzerinde toparlayarak kısa bir an gözlerine baktı. Ardından dudaklarını yaladı. Dolgun dudaklarda gezdirdiği dili kasıklarına etki etmişti sanki. "Sizinle tanıştığıma memnun oldum. Müsaadenizle" diyerek  yanından ayrılan kadın tarafından bozguna uğramıştı.   

Ne olduğunu anlamadan kesilen sohbet sinirlerini bozmuştu.Bakışları yanından ayrılan kadını izlemeyi ihmal etmemişti. Giriş de yakışıklı bir adamın boynuna doladığı kolları görünce içinde oluşan öfkeye anlam verememişti. Keyifli sohbetini bölmesine sebep olan adama karşı oluşan öfke kendisine sürpriz olurken yanında ki kadının kendisini bırakıp gitmesi ve bir başka adamın boynuna kollarını dolaması tuhafına gitmişti.  Bir kadının kendi yanında iken diğer tüm erkeklere kör olmasına o kadar alışkındı ki şuan yaşadığı duygu yabancı gelmişti kendisine...


                                                                          ***

İstikrarsız adımlarla yürüyordu Zihni dalgındı. Aklından atamadığı bir yüz vardı. Adı Arzum olan... Sergiden erken ayrılmasının sebebi de şuan istikrarsız adımlar atmanın da Hakan'ı başından bertaraf etmesinin de tek bir nedeni vardı. Yanından seri bir şekil de  ayrılan kadının bir başka erkeğin kollarına atılmasıydı. 

Dudakları kendinden bağımsız genişledi. Kadınları takıntı yapmaktan nefret ederdi. Ucuz bayağı olarak adlandırdığı kadınlara karşı, mükemmel olarak görmek en büyük hazlarındandı. Ama zevk alarak konuştuğu bir kadının yanından ayrılmasını yediremiyordu. Son cümlesini kadının dinlemediğine de emindi. Kimdi yanından ayrılmasını sağlayan kişi? Başını iki yanına salladı. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. İçinden" Mükemmel bir avın peşinde koşan iki avcı var bundan sonra " dedi kısık bir ses tonuyla. Başını havaya kaldırdı lacivert semada parlayan en güzel yıldıza ARZUM ismini verirken kendisini yeni avına karşı hazırlıyordu.'Yeni bir ilham buldum galiba' dedi uzun zamandır kaybettiği ilham kelebekleri kendi isteğiyle geri döndü diye geçirdi zihninden.

Not :Soyut ressam Jackson Pollock, bu tarz soyut resimleri ile meşhur olmuştur. Resimlerini, devasa boyuttaki tuvalleri yere serip üzerine boyaları yavaş yavaş damlatarak yapmıştır. Pollock, bu eserinde, boyaları damlatırken geleneksel olmayan yöntemleri seçmiş ve boyayı damlatırken bıçak, sopa, kürek gibi aletler kullanmıştır. ( multimedyada ki tablonun açıklaması)

Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim

Bir de ufacık bir yorum *-*

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin