Yüzüne gün ışığı vurmasaydı uzun bir müddet daha uyuyabilirdi.
Kendini hala çok yorgun hissediyordu. Gözlerini açtığında ilk önce nerde olduğunu anlayamasa da yabancı değildi bu odaya. Yatakta sadece kendi vardı. Doğrularak odaya baktı boş gibiydi. "Emir" diye seslendi banyoda olma ihtimaline karşılık. Cevap alamayınca aceleyle kalktı. Banyoya baktı göremeyince salona indi.Emir'i kanepe de uyurken bulunca rahatlamıştı. Yanına yaklaştı usulca. Yaralarından dolayı acı çektiğini görebiliyordu. Yüzünün aldığı şekil kendini ele veriyordu. Arada inlemeye yakın sesler çıkartarak yüzünü buruşturuyordu. Arzum kanepenin ucuna ilişerek oturdu. Parmakları gerginleşmiş yüz çizgilerine gitti. Gerginliğini almak istermişçesine dokundu. Kalbi Emir'le atıyor gibiydi. Kendi de acı çekiyordu. Eli bir müddet Emir'in şakaklarında kaldı. Böyle olmamalıydı, diye mırıldandı.
Emir gözlerini yavaşça araladı. Arzum'u başucunda görmek mutlu etmişti. Biran her şeyin eskisi gibi olacağına karşı duyduğu inanç arttı. Bu duygunun verdiği huzurla rahatlamıştı. Artık yaralarını bile duyumsamıyordu.
"Seni göremeyince çok korktum. Beni uyandırmalıydın."
Emir rüyada olabilme ihtimalinin verdiği korkuyla Arzum'u kendine çekerek sımsıkı sarıldı. Canının yanıyor olması umurunda bile değildi. Arzum'un telkinine bile aldırmadı. Canını yakan yaraları değildi nede olsa; buna sebep Arzum'dan ayrı kalmaktı.
Arzum kendini saran kollar arasında gözlerini kapatarak başını Emir'in omzuna gömdü. Ne çabuk ayrılığın eşiğine geldiklerini geri de bırakmak, düşünmek bile istemiyordu.
Emir "Gitmenden korktum. Hala da korkuyorum." İtiraflarını sadece kendi kendine söylüyormuş gibi histerikti. Omzundaki başı kaldırarak avuçları arasında aldı. Uzun bir süre sessizce bakıştılar. "Bana güven sadece."
Arzum'un yüzünde oluşan alaycı gülümsemeyi parmaklarıyla dağıtmak istercesine başparmağı mimiklerinde dolaştı. "Arzum" fısıltıyla çıkan sesinde anlık bir yenilgi vardı. Kendini seven ama duygularını gizleyen kadını kazanmak tahmininden daha zordu. Bu kadar kırılmış olabileceğini tahmin etmemişti. Düşüncelerle yenemediği kadının dudaklarına uzandı. Arzum'un tepki vermesine fırsat vermemişti. Arzum'un eli Emir'in sağlam omzuna gitti itmek istercesine.
Arzum'un hala kendine zarar vermek istemeyecek kadar çok sevdiğini görebiliyordu. İnadını da kırmak istiyordu. Aslında aralarındaki tüm meseleleri bu şekilde bitirmek istiyordu. Arzum'un elini kavrayarak kalbine kadar indirdi. Dudaklarını dudaklarından çekti. Yüzleri hala birbirine yakındı. Nefesleri hala birbirine karışıyordu. Düzensizleşen kalp ritimlerini ikisi de hissediyordu. Emir "Bunun dediklerine inanmalısın"
Düşüncelerini toparlamakta zorluk çekiyordu. Emir'e bu kadar yakın olmak bile düşüncelerini allak bullak etmeye yetiyorken Emir'le öpüşmek iyice aklını karıştırmıştı. Yine de gözlerinin önünde canlanan sahnelerle başa çıkamıyordu. Görmese belki kabullenecekti ama gördüğü sahneler tutkuyu bu kadar ifşa ederken nasıl yok sayabilirdi. Gözlerini kapattı unutabilmek için. Kekelemeye yakın bir konuşmayla "Kahvaltı hazırlasam iyi olacak" Emir'in elini tutuyor olmasına aldırış etmemeye çalışarak elini çekti. Biliyordu kendini bir kez kabullenirse her zaman kabul edeceğini ve bu yaşadıklarının son olmayacağını.
Mutfağa geçtiğinde derin bir nefes aldı. Dizlerinin titrediğini hissedebiliyordu. Aklıyla kalbi bu kadar şiddetli savaşırken nasıl doğru bir karar verebilirdi ki. Yine de hiçbir şeyi düşünmeden Emir'in yanında olmak istiyordu. Nefesini bile hissetmek mutlu olmasına yetecekti. Neden aklına geliyordu o kadın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...