Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim
Bir de ufacık bir yorum *-*
BURAK ATIL 'la konuştuktan sonra kendisini arabaya atmıştı. Hız kendine getiriyor gibiydi. Arzum 'un geçmişini hatırlatan bir anahtar görevi üstlenmesi sarsılan ruhunu un ufak etmişti.
İnzivaya çekilmek ve deli gibi içmek istiyordu.
Direksiyonu kırdı. Eve doğru gaza basarken Arzum'u düşündü. Kendisinin çektirdiği acılar yetmiyormuş gibi bir de geçmişinde ki acıları hatırlatmıştı.
Yüzler ve ateş olarak görmüş olduğu simgeler geçmişinde ki hangi noktalara değiyordu. Ailesini bir yangın da kaybetmiş olabilirdi ya da trafik kazasın da. Artçı bir depremdi belki görmüş olduğu simgeler...
Evinin kapısından içeri girerken düşüncelerine ara vermek istercesine başını salladı. Düşüncelerini kovmak iyi gelecekti şuan kendisine.
Solana geçtiğinde kanepenin üzerinde Hakanı gördü. Endişelen dostunun yüzündeki ifade daha kötü hissettirmişti.
"Emir" cümlesiyle kendi iç muhasebesine ara vermişti. Hakan'a bakıyordu boş gözlerle.
" Daha ne kadar böyle kendini harap edeceksin" sesinde ki artışın farkında olmadan.
Dostunun öğütlerini daha ne kadar dinleyecekti. Gözleri saate takıldı. 23.00 idi. Gözlerini tekrardan Hakan'a çevirdiğinde üzgün bakışlara öfke eklenmişti.
' Biran önce kendine gel artık "diye yineledi. Ve ekledi. " Konser de ki hüsranı kapatmalıyız. Aynı yerde tekrar konser ayarlayıp kaybedilmişliği zafere çevirmeliyiz. Anlıyor musun? "
" Zihnim başka yer de Hakan anlaman lazım" dedi kestirip atmak istiyordu bu konuşmayı. Biran önce kendi sessizliğine bürünmek istiyordu.
" Gidip konuş o zaman biran önce "
" Ne konuşacağım Hakan ne ?" sesi buz gibi hava da dağıldı. Terastan içeri girmek için birkaç adım attı.
" Şuan içinde bulunduğun çaresizliği görse seni affeder "
"Ya etmezse!"
"Kaybın ne olur ki zaten içinden çıkamadığın bir durumdasın, affederse şuan içinde ki kasvetten kurtulursun etmezse o zaman istediğin kadar derin bir depresyona gir; söz ben de dokunmayacağım sana."
Acı dolu gülümseme oluştu dudaklarında alt dudağını dişleri arasına alırken "Söz mü?"
" Söz"
" Biraz düşünmeliyim Hakan"
"Mesaj alındı yalnız kalmaya ihtiyacın var" diyerek Emir'in yanından ayrılırken Dostunun cümlesinin arasından çıkan kelimeye takıldı. "Yalnız" dedi fısıltıyla. İhtiyacı olan gerçekten yalnız kalmak mıydı? Bunu kestiremiyordu şu an için istediği tek şey Arzum'du.
Saate battı 00.30 a geliyordu çok geç diye düşündü. Arzum'un yanına gitmek için "Saate mi ihtiyacın var ki" diye bir fikir musallat oldu zihnine. Salondaki kanepe attı kendini. Gözlerini kapattı. Kalbinin dehlizlerindeki Arzum'a gitmek için.
Tatlı bir rüya için kendisini hazırlamıştı. Arzum 'u bir çınar ağacının altında düşünmeye çalıştı başaramadı. Kendini özgür hissettiği bir at üzerinde düşünmeye çalıştı. Başaramadı. Ne yaparsa yapsın Arzum'u kulis haricinde başka yerde düşünemiyordu. Kuliste zevkle inleyen Arzum 'u ve hemen arkasından kendisinin gözünü kararttığı cümlenin ardında ki Arzum'u düşünüyordu." Neden neden neden be güzelim neden benim gözümü karartacak o cümleyi söyledin bana" gözlerini açtı. Arzum'u görmeliydi bu gece.
En az kendi kadar suçluydu Arzum da. Vicdanı, canı acıyordu yaptıkları için ama söylediği o cümlenin üzerindeki etkisini az da olsa tahmin etmeliydi.
Kendisini yatak odasından atarak merdivenlerden indi ağır ağır. Salonda yarıda bıraktığı şişenin başına geçti. Düşüncelere dalmıştı.
Güzel mavi gözlerin de ki acıya deli olmuştu. Uzun delici bakışlara...
Üniversiteye başlamasına neden olan kendisine tıp okumayı ikna eden bir kadındı.
Dokunmadan sevmek zorunda kalmıştı Duruyu. Dokununca kemikleri dağılan bir kadına duyduğu aşk kendinde yüksek mertebeye ulaşmıştı. Düşüncelerinden sıyrılmak için bu kez kendini terasa attı. Nefes almalıydı. Sürekli olarak düşünmekten yorulmuştu. "Arzum" dedi içi titreyerek;
Arzum diye içini çekti bu kadın: tutku, hırs, savaş, aşk, vicdan, nefret ve seks idi...
Beraber olduktan sonra hiçbir kadına dokunmak ve sevişmek içinden gelmemişti kendini inzivaya çekmiş Erdinç'ten aldığı günlük raporlarla moralini belirlemişti. Bu kadına bağımlı hale gelmişti; biran önce toparlanması gerektiğini hissediyordu. "Ama nasıl? " diye bağırdı farkında olmadan Arzum'un yanında olmak istiyordu şuan. Terasa bir göz attı sırf Arzum'un kıskançlığını ölçmek için kullanmış olduğu teras çok anlamsız gelmeye başlamıştı. Nefret ettiği gazetecileri toplamıştı bahçesine. Aklına geliyordu o an ki ruh hali içinde bir ARZUM vardı. Islak saçları mis gibi yasemin kokusuyla ona sahip olacağı erkeğini bekleyen bir bakire. Arzum 'u böyle düşünmeye iten yaptığı resimler ve Arzum'u her görüşünde sekse kaçak cevaplar vermesiydi. Ama o mektup bütün düşüncelerini alt etmişti. Bir fahişeye bürünmüştü o andan itibaren.
"Kahretsin" diye bir nara attı derinden. Hayalindeki gibi bir bakire çıkmasına sevinmişti fakat o andan beri içindeki hayvana ayak uymasından dolayı derin bir vicdan azabı çekiyordu. Kendine ceza vermekten çok daha fazla şey yapmaya ihtiyacı vardı.
Kanepeden fırladı.Saat 3.00 ü gösteriyordu "Saatin canı cehenneme" diye söylendi. Üç haftadır uyuyamıyordu düşünmekten. Artık Arzum'un da bilmesi gerekiyordu içinden geçenleri.
Görmeliydi bu gece Arzum'u....
Görmeliydi......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...