5- Arzum Dila Tanrıyar

7.5K 330 14
                                    

Resim sergisinde görmeyi en son düşüneceği kişi kapının girişinde kendisini izliyordu. Göz göze geldiği an biran şaşırmış olduğu yerde donakalmıştı. İçinde filizlenen garip heyecana anlam verememişti. Yılların üzerini örttüğü geçmiş dönemi göz önüne aldığında hep nefret duyacağını düşünürken Ozan'ın deniz mavisi gözlerine bakmaktan kendini alıkoyamamıştı. Kollarını açmış kendisini bekleyen adamın kollarına girdiğinde okyanus kokusu sarmalamıştı bedenini. Bedeni kendinden bağımsız bir şekilde okyanusa çekilirken kollarını boynuna doladığı erkeğin kokusunu çekmişti içine. Yaptıklarına anlam veremese de kendinden bağımsız hareket eden bedenine  itaat ederken gözlerine ilişen şaşkınlık karşısında ki erkeğin, gülümsemesine sebep olmuş olmalıydı.

  "Çok özlemişim seni" cümlesini duymasıyla bakışlarını erkeğin okyanus mavisi gözlerine sabitledi. İtirafı kendisine bile sürpriz olan erkeğin bakışlarında gördüğü derin anlam içinin sızlamasına neden olmuştu. Uzaklaşmasını istemediğini belli etmek istercesine daha sıkı sarmalamıştı belini.

Dudaklarından " Gelmemeliydin" cümlesi çıkarken erkeğin boyun girintisine vermişti nefesini. Dudaklarının boynunun üzerinde gezinmesi erkeğin kasılmasına neden olduğunu fark ettiğinde yaptığı hareketin yanlış olduğuna kanaat getirerek uzaklaşmak istese de belini sıkıca sarmalayan kollar buna izin vermedi.

 Fısıltıyla karışık " Özür dilerim"  cümlesini kullanan erkeğin ses tonu getirmişti kendisine. İçinde bulunduğu duygu geçişlerinin görmezden gelerek "Bunları sonra konuşuruz" diyerek uzaklaştı bedenden. Yüzünden silinmeyen sahte gülümsemesini takınmayı ihmal etmemişti. 

Ozan'ın konuşmak için sabırsızlığını görse de bunu umursamadı. Yıllarca kendisi beklemişti karşısında kendi ile konuşmak için yanıp tutuşan adamı.  Sahi neden beklemişti. Çocukluğundan kalan tek gerçeğin karşısında şuan gözlerinin içine bakması mı önemli kılmıştı. Şuan ki sakinliği kendini bile şaşırtırken Ozan'ın ne düşündüğünü önemsememişti. Ozan'ın kendi için bir anlam ifade etmediğini düşünürken yakalamıştı bilinç altını. Bu sakinliğinin bir başka anlamı yoktu çünkü. Yıllarca hayallerini kurduğu karşılaşma bu denli yalın bu denli samimiyetsiz değildi. İçinden koca bir kahkaha atmak geldi neleri düşündüğünü fark edince.Bütün düşüncelerinden sıyrılarak " Sergimi gezmeye ne dersin? Küçük ressamında bir gelişme var mı bir bakalım." cümlesi çıkıvermişti dudaklarından.

Ozan bu teklifi bekliyormuşcasına deniz mavisi gözleri ışıldadı. Gözlerinde ki hareler içini ısıtmıştı. Koluna girdi hiç düşünmeden. Çocukken en büyük eleştirmeni koluna girdiği adamdı. Yaptığı tüm resimler Ozan'dan onay almazsa içine sinmezdi. Ozan'ın resimleri büyük bir ustalıkla inceliyormuşçasına dakikalarca bakardı ve Arzum'a her defasında gelecekte büyük bir sanatçı olacağını söylerdi. Arzum kendini yine öyle bir zamanda hissetti. Ama artık içinde alacağı eleştirilere karşı hiç heyecan yoktu. Ozan'da o yıllarda kalmış bir anıydı sadece. Ve yanında duran adamla sadece anı ortaklığı yapıyorlardı. Ozan'ın hangi duygularla yanında olduğunu düşündü. Her şeye baştan mı başlamak istiyordu yoksa eski bir dost ziyareti mi?

Bunları düşünürken Emir'le göz göze gelmişlerdi. Biran uzun zamandır izlendiğini hissetti. Bu his Ozan'ın yapacağı eleştirilerden daha canlıydı sanki.

Ozan'ın sesiyle bakışlarını tablolara çevirdi "Çok geliştirmişsin kendini" diyordu. Anlam verememişti cümleye dudaklarından "Ne gibi" cümlesi istemsizce çıkıvermişti.

 Ozan'ın tablolara dikkatlice bakışını izledi. Sanki geçmişten izler arıyor gibiydi. Yüzünün aldığı  ciddi  ifade de takılı kaldı. Aklındaki cümleleri toparlamaya çalıştığı belliydi. Ne söyleyeceğini merak etmeye başlamıştı. Geçmişi dediği adamın içinde bulunduğu şuana dokunuşu içinde kanamaya hazır yaraya dokunması gibiydi.

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin