Arzum aydınlıktan rahatsız olmuşçasına battaniyeyi yüzüne çekti.
Işık huzmesinden birazda olsa kurtulabilmişti. Işığı niçin kapatmadığını sorguluyordu. Yatağa girerken kapatmamış mıydı? Birden gözleri fal taşı gibi açıldı. Kendisi evinde değildi ki. Yüzünü yavaşça açarak göz ucuyla etrafa baktı. Karşısında Arel'i gördü. Kalın çerçeveli bir gözlük takmış dosyaları inceliyordu.Elini anlına koyarak nasıl uyuyakaldığına kızıyordu. Bir anlık içi geçmişti ve -gözleri yine tavandaki ışık huzmesine kaydı- akşam olmuştu. Tekrar yüzünü kapattı ama bu geliş utanmışlığın verdiği duygu vardı. Arel'e görünmeden evden çıkmanın yolunu bulmalıydı.
"İyi uyuyabildin mi?" Arel'in sesiyle irkildi. Üzerindekini başından çekerek Arel'e baktı. Ama baktığı adam hala dosyalarla ilgileniyordu. Biran yanlış duyup duymadığını tarttı.
Arel başını kaldırıp göz göze gelince gerçekliği fark etti. Arel'in yüzünde samimi bir gülümseme vardı. Hiçbir şey olmamış gibi içtendi. Duruma fazla takılmadığı belliydi.
Kanepeden doğrularak doğru cümleyi aradı "Üzgünüm. Nasıl oldu fark edemedim."
"Üzgün olması gereken benim. Sıkıcı ev sahipliğim seni de uyuttu." Elindeki dosyayı bırakarak hepsini muazzam bir düzenle toparladı. "Az uyuyan bir kadın için bunu yapmış olmaktan pişman değilim yinede"
Arel'in insanları bu kadar iyi inceliyor olması bazı şeyleri açıklamak zorunda bırakmıyordu insanları "Teşekkür ederim."
"Akşam olmasına rağmen hala kahvaltı yapabiliriz sanırım" gözlüğünü de çıkartarak dosyaların üzerine bıraktı.
Gülümseyerek "Sanırım"
Arel'den banyonun yerini öğrenerek banyoya geçti. Çok dağınık hissetti bir an kendini. Elini ve yüzünü yıkayarak tekrar aynaya baktı. Saçlarını parmaklarıyla tarayarak yeniden bağladı. Şimdi daha iyi hissediyordu. Uyumanın verdiği rahatlık vardı. Yüzünün rengi bile değişmişti. Kaç gündür ortalıkta ruh gibi gezdikten sonra yeni üflenen canı gayet huzur vericiydi. Arel'i daha fazla bekletmek istemeyerek çıktı.
Arel mutfakta masaya oturmuş bekliyordu. Arzum gülümsemeyle karşısına oturdu. Aslında hala utanç hissediyordu. Ama Arel'in bunu umursamıyor oluşu rahatlatmıştı. Yine de merakla sordu " Bütün gün başımda mıydın?"
"Hayır, seni uyuyor bulunca şirkete geçtim hemen. İşlerimi erkenden halledip sen uyanmadan bir saat önce geldim." Bardaklara çayları dolduruyordu.
"Uyandırsaydın keşke" dedi ev sahibine verdiği rahatsızlığı hissederek.
"O zaman seninle bu kadar rahat bir zamanı paylaşamazdım"
"Teşekkür ederim" bütün samimiyetiyle söylemişti. Gerçekten bir minnet duyuyordu. Bu kadar iyi bir arkadaşa sahip olduğu için. Kapılarını kendine açtığı için de...
Pek iştahlı yemese de kendini yemek için zorlamıştı. Arel'in bu konudaki ısrarı da kendini yemek zorunda hissetirmiş olmalıydı. Merakına yenilerek sordu "Neden bu kadar işkoliksin?" insanüstü bir çalışma şekli olduğu kesindi. Kendi işinde zirvedeyken biraz daha rahat olması gerektiğini düşünürken o bunun tam tersini yapıyordu.
"Yapacak daha eğlenceli bir durumum yok" dedi sorulan sorunun cevabını uzatmadan vermişti.
"Tuhaf bir eğlence anlayışın var" işin kendisini eğlendiriyor olmasını yadırgamıştı. Aslında hızlı verilen bir cevapta beklememişti.
Yüzüne gülümseme yayılmıştı. Doğruca Arzum'un gözlerine baktı. Ellerini çenesinin altında birleştirmişti "Fazla mükemmellikte hayatım sanırım" göz kırpmıştı cümlesini tamamlarken.
Arzum gülmemek için kendini zorladı "Çok fazla"
"Senin hayatın nasıl?" bakışları hala Arzum'un üzerindeydi. Rahatsız etmeyen yumuşak bakışlardı.
İlk kez o an aklına gelmişti dünden beri sıyrılmaya çalıştığı geçmiş. Yaşadıkları o kadar kısa bir anda o kadar net bir şekilde canlanmıştı ki midesinde oluşan krampla yüzü buruşmuştu. Yine de çabuk toparlayabildi kendini. Olmasını istediği hayatı söyledi "Seninki kadar mükemmel olmasa da yaşanılır düzeyde." Doktorunun kendisini inandırmaya çalıştığı mutluluk tılsıma sığınacaktı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Nedense o anı düşündükçe tuhaf bir iyimserliğe ve mutluluğa kapılıyordu.
"Kaçamak bir cevap bu sanki?"
"Senin mükemmel hayatına beslediğim kıskançlıktandır" dedi ikinci bir doğruyu ifşa ederek.
Üsteleme gereği duymadan "Tabi mutlaka öyledir" gerçeğin ne olduğunu bilmese de bunun yalan olduğunu biliyordu.
Yemekleri bitince Arzum'un elini kavrayarak kaldırdı " Göreceklerine hazır mısın?"
Arzum kaşlarını çatarak gülümsedi "Sanırım değilim"
Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim
Bir de ufacık bir yorum *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomansaEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...