20- Aşk koleksiyoncusunun çıkmazı

4.8K 214 33
                                    

BURAK ATIL 'la konuştuktan sonra kendisini arabaya atmıştı. Hız kendine getiriyor gibiydi. Arzum 'un geçmişini hatırlatan bir anahtar görevi üstlenmesi sarsılan ruhunu un ufak etmişti.

İnzivaya çekilmek ve deli gibi içmek istiyordu.

Direksiyonu kırdı. Eve doğru gaza basarken Arzum'u düşündü. Kendisinin çektirdiği acılar yetmiyormuş gibi bir de geçmişinde ki acıları hatırlatmıştı.

Yüzler ve ateş olarak görmüş olduğu simgeler geçmişinde ki hangi noktalara değiyordu. Ailesini bir yangın da kaybetmiş olabilirdi ya da trafik kazasın da. Artçı bir depremdi belki görmüş olduğu simgeler...

Evinin kapısından içeri girerken düşüncelerine ara vermek istercesine başını salladı. Düşüncelerini kovmak iyi gelecekti şuan kendisine.

Solana geçtiğinde kanepenin üzerinde Hakanı gördü. Endişelen dostunun yüzündeki ifade daha kötü hissettirmişti.

"Emir" cümlesiyle kendi iç muhasebesine ara vermişti. Hakan'a bakıyordu boş gözlerle.

" Daha ne kadar böyle kendini harap edeceksin" sesinde ki artışın farkında olmadan.

Dostunun öğütlerini daha ne kadar dinleyecekti. Gözleri saate takıldı. 23.00 idi. Gözlerini tekrardan Hakan'a çevirdiğinde üzgün bakışlara öfke eklenmişti.

' Biran önce kendine gel artık "diye yineledi. Ve ekledi. " Konser de ki hüsranı kapatmalıyız. Aynı yerde tekrar konser ayarlayıp kaybedilmişliği zafere çevirmeliyiz. Anlıyor musun? "

" Zihnim başka yer de Hakan anlaman lazım" dedi kestirip atmak istiyordu bu konuşmayı. Biran önce kendi sessizliğine bürünmek istiyordu.

" Gidip konuş o zaman biran önce "

" Ne konuşacağım Hakan ne ?" sesi buz gibi hava da dağıldı. Terastan içeri girmek için birkaç adım attı.

" Şuan içinde bulunduğun çaresizliği görse seni affeder "

"Ya etmezse!"

"Kaybın ne olur ki zaten içinden çıkamadığın bir durumdasın, affederse şuan içinde ki kasvetten kurtulursun etmezse o zaman istediğin kadar derin bir depresyona gir; söz ben de dokunmayacağım sana."

Acı dolu gülümseme oluştu dudaklarında alt dudağını dişleri arasına alırken "Söz mü?"

" Söz"

" Biraz düşünmeliyim Hakan"

"Mesaj alındı yalnız kalmaya ihtiyacın var" diyerek Emir'in yanından ayrılırken Dostunun cümlesinin arasından çıkan kelimeye takıldı. "Yalnız" dedi fısıltıyla. İhtiyacı olan gerçekten yalnız kalmak mıydı? Bunu kestiremiyordu şu an için istediği tek şey Arzum'du.

Saate battı 00.30 a geliyordu çok geç diye düşündü. Arzum'un yanına gitmek için "Saate mi ihtiyacın var ki" diye bir fikir musallat oldu zihnine. Salondaki kanepe attı kendini. Gözlerini kapattı. Kalbinin dehlizlerindeki Arzum'a gitmek için.

Tatlı bir rüya için kendisini hazırlamıştı. Arzum 'u bir çınar ağacının altında düşünmeye çalıştı başaramadı. Kendini özgür hissettiği bir at üzerinde düşünmeye çalıştı. Başaramadı. Ne yaparsa yapsın Arzum'u kulis haricinde başka yerde düşünemiyordu. Kuliste zevkle inleyen Arzum 'u ve hemen arkasından kendisinin gözünü kararttığı cümlenin ardında ki Arzum'u düşünüyordu." Neden neden neden be güzelim neden benim gözümü karartacak o cümleyi söyledin bana" gözlerini açtı. Arzum'u görmeliydi bu gece.

En az kendi kadar suçluydu Arzum da. Vicdanı, canı acıyordu yaptıkları için ama söylediği o cümlenin üzerindeki etkisini az da olsa tahmin etmeliydi.

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin