Arabanın direksiyonu kavradı. Dişlerini alt dudağına kenetledi. Ölümlerden ölüm beğeniyordu zihninde.
Hangi halkla kendine ait olan bir kadına dokunabilirdi."Ozan Demir" zihninde yalnızca bu isim dönüyordu. Arzum 'u düşündü. Kendisinden sonra masasına Ozan'ın gelmesi dışında hiçbir şey hatırlamıyordu. "Piç kurusu" diye bir küfür savurdu.
Neler yapmış olabileceklerini düşündü biran. Kalbi sıkıştı. Arabanın kontrolünü kaybetmek üzereyken kendini dizginleyebildi.
Direksiyonu sıkıca kavradı. Elinden geldiğince sakin olmalıydı. Arzum'u evde bıraktığını düşündü. Bir hışımla evden çıkarken Arzum'un ruh halini hiç düşünmemişti.
Telefonun tuşlarıyla son arananlardan 'Hakan' isminin üzerine geldi. Telefonda beliren sesi dinlemeden "Çiftliğe git hemen Suzan Sultan'ı al benim evin yolunu tutun. Hızlı ol Hakan Arzum evde yalnız." Hakan 'ın cümlelerini dinlemeyerek kapattı telefonu.
Kendi etrafında dönmekten sıkıldı. Tekrardan aradı emniyet müdürlüğünde çalışan arkadaşını. Telefon ilk çalışında açıldı. "Hala bulamadın mı Ozan DEMİR 'in evinin adresini" sinirleri kontrol altına almaya çalışıyordu.
Arkadaşı " Adresi mesaj olarak atıyordum ki sen aradın"
Emir "İyi" diyerek telefonu kapattı. Gözlerini telefonun ekranına dikti. Gelecek olan mesajı okumak için sabırsızlanıyordu. "Allah'ın belası hangi cehennemdesin sen?" direksiyonu kavradı sıkıca " Seni öldüreceğim piç kurusu" direksiyonu yumrukladı içindeki öfkeyi açığa vurarak.
Telefonunun ekranına gelen mesaja odaklandı. Mesajı araladı aceleyle. Ekranında görülen adresi okurken şaşkınlığını gizleyemedi.
Başını arabanın camına çevirdi. Adresi tam hatırlamak istercesine... " İki sokak ilerisi" derken Arzum'u yağmurlu bir günde arabasına aldığı anı düşündü. Dönemeçten alırken 'Ne işi vardı bu semtte 'diye düşünürken cevabı şuan bulması kendine tamamen sürpriz olmuştu.
Arabasını çalıştırdı içinde büyüyen öfkeyle. Zihnini zorladı Arzum'la tanıştığı ilk güne... SERGİYE
Arzum'un kendisiyle konuşmayı bırakıp gittiği dakikalara odaklandı. Yanına gittiği erkeği hatırlamaya çalıştı. Kendini o kadar Arzum'a odaklamıştı ki şuan evine gideceği erkeği, düşmanını hatırlamıyordu.
'Lanet olsun' derken daha bir yüklendi gaza. Gözlerini karşılıklı gökdelenlere dikerken diğer yandan da telefonun ekranına baktı. Telefonda yazılı olan adresle karşısında duran gökdelen örtüşüyordu. Arabasından indi. Arabanın kapısından öfkesini çıkarmak istercesine çarptı.
Gökdelene doğru ilerledi. Çelik kapıdan içeri girdi. Asansöre binerken bir kez daha baktı telefonunun ekranına.
Kapıdaydı... Derin bir nefes alarak zile bastı. Öfkesini dizginlemesi gerektiğini biliyordu. Kapının açılışıyla bütün dikkatini kapıya verdi. 1.80 boylarında, atletik yapılı, mavi iri gözlü erkeği süzerken duraksadı biran. Zihninde ki yüzleri geçiriyordu bir bir. Aşina olduğu bu yüzü çıkarmaya çalışırken belleğin altında aysbergin görünmeyen kısımlarında yolculuğa çıkmıştı.
Düşüncelerinden sıyrılarak " Mesaj bırakmışsın geldim!" Arzum'un parçalanmış dudağını mesaj olarak nitelendirmesi kendisine ağır gelse de ses tonu aksine sakindi.
Ozan kapıdan çekilerek içeri davet ederken "Bu kadar erken beklemiyordum doğrusu"
Emir antre de ki birkaç Arzum'un tablosunun çıplak duvarları süslemesine sinirlenmişti. Kendisinin görmemiş olduğu eserlerin rakibinin evinin içlerine kadar sızması kendine olan güvenini zedeledi. Rakibini hafife almaması gerektiğini fısıldıyordu içinde ki ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...