112 - Gölge

1.2K 101 20
                                    


Sergi için hazırlıkların çoğu tamamlanmıştı. Sinan davetiyelerin hazır olduğunu söyleyip adreslere gönderilmeye başlandığını iletmişti.

Arzum bu sergi için çok fazla heyecanlanıyordu ilk başta tereddütleri olsa da şimdi doğru karar verdiğine inanıyordu. Birkaç sanat dergisi sergi hakkında röportaj yapıp dergilerinde yayımlamışlardı. Arzum önceden olduğu zamanlara tekrar döndüğüne inanıyordu. Daha sağlam basıyordu artık. Hayatında çoğu kimseyi yitirmiş olsa da kazanımlarıyla yetinmeye çalışıyordu.

Kapının zili çaldığında düşüncelerinden sıyrıldı. Kapıyı açtığında Arel'le karşı karşıya gelmişti.

Arzum "Hoş geldin" yüzüne gülümseme yayılmıştı Arel'i gördüğü için. İçine düştüğü kasvetten kurtulabilirdi böylece.

Arel "Rahatsız etmiyorum değil mi?" salona geçerken biriyle karşılaşacakmış gibi temkinliydi.

"Elbette etmiyorsun" Arel'in elindeki gazeteye baktı.

Arel bu fark edilişi görerek gazeteyi kaldırdı "Tebrik etmeye geldim" gazeteyi Arzum'a uzatırken "İlk kutlayan olmak istedim."

Arel'in neden bahsettiğinden emin değildi. Gazeteyi eline aldı. Manşette Emir'le mezarlıkta çekilen bir resimleri vardı ve manşette "Yakınlaştıran teselli" yazıyordu. Arzum haberin detaylarını okuma lüzumu görmeden gazeteyi katlayarak Arel'e uzattı "Yok böyle bir durum" dedi mutfağa yönelirken "Kahve hazırlayacağım" derin bir nefes aldı arkasını döndüğünde. Yalan yanlış haberlere konu olmaktan nefret ediyordu. Artık hiçbir şekilde kavuşma olasılıkları yoktu. Biran basın toplantısı yapıp Emir'le ilişkilerini bitirdiğini söylemek geçti içinden. Ama bunu büyük ihtimal sergi için ilgi toplama olduğunu düşüneceklerdi. İçindeki öfke kabardı Emir'e karşı. Ondan önceki sakin hayatı(!) şimdi tepe taklak olmuştu.

Kahvelerle salona geçtiğinde Arel "Seni incittim mi?"

"Hayır. Haberi bilmiyordum. Taziyeye gitmiştim sadece" Arel'e kahvesini vererek kanepeye geçti. Duygularının ağırlığını omuzlarında taşıyamayacağını hissediyordu.

"Hayır" kelimesinin altında yatan "Evet" i görmüştü. Yine de Emir'i bu kadar düşünmesini kıskanıyordu. Arzum'un yanına oturarak elini Arzum'un elinin üstüne bıraktı "Özür dilerim"

Her defasında Emir'in karşısına bir şekilde çıkıyor olmasınaydı aslında öfkesi. Onu özlediğini inkârınaydı belki bu kırgınlık. " Önemli değil. Sıkıldım artık bu konulardan"

Arel yüzüne yayılan gülümsemeyle "Hercai menekşe gibisin"

Menekşeye benzetilmek karşısında ne tepki vereceğini bilememişti. Narin ilgi isteyen bir çiçeğe benzetilmek ya da Arel tarafından neler istediğinin bilinmesi kendini tuhaf hissetmesine neden oluyordu. Bir çekingenlik hissetmeden Arel'in gözlerinin içine baktı. Belki niyetini anlamak için belki de kendinden bir şeyler bulabilmek içindi "Beni çok mu iyi tanıyorsun?"

Arel elinin tersiyle parmak uçlarını Arzum'un yüzünde gezdirdi biran "Hayır hanımefendi menekşeleri çok iyi tanıyorum" güldü.

"Dalga mı geçiyorsun benimle" dedi Arel'in omzuna hafifçe vurarak.

Arel ayağa kalktı "Çok kabasın misafirim ben"

Arzum kırlenti Arel'e atarak "Kötü misafir" diye düzeltti. İkisi de artık gülüyordu.

Kapıya doğru ilerlerken " Sergine az kaldı sabırsızlanıyorum" dedi. Kapıyı araladı. Kendisini gülümseyerek izleyen kadına baktı hayranlıkla.

"Bende yorumlarını merak ediyorum açıkcası" dedi. 

Kapı aralığında kendisini hayran gözlerle bakan erkeğe gülümsedi.  Dudaklarına uzanan erkeğe şaşkınlıkla bakarken dudaklarında tatlı, kuş tüyü hafifliğinde ki öpücüğün rüzgarına bıraktı kendini. 
Küçük bir dokunuşun dudaklarında ki mührü çözdüğünü düşünürken zihninde hala Emir olması bunun sadece bir yatsıma olduğunun kanıtı olsa da bunu düşünmemeye çalıştı.

Dudağında ki dudakların kulağına doğru kayışı vücudunu sersemletmişti. " Arzum Dila Tanrıyar size aşık oldum lütfen cüretimi bağışlayın" cümlesi ise sersemleyen vücuduna soğuk duş etkisi yaptı.

Başını kaldırıp gözlerine bakan erkeğe şaşkınlıkla bakarken ne söylemesi gerektiğini bilememenin tutukluğunu yaşıyordu.

Burnuna dokunan parmakla düşüncelerinden uzaklaşmayı başarabilmişti.

" Sana dokunmadan da seni sevebilirim Arzum. "  - gülümsedi - " Yüzündeki şaşkın ifadeni bir ömür izleyebilirim ama malum ben işkolik bir adamım"

Arzum kendini toparlamaya çalışarak başını salladı. Ardından gülümsemeye çalışarak " Beni işinin üzerine kuma olarak getirebileceğini düşünme"

Arel " Sen kendi çizgini çek ve zihninden ve kalbinden Emir Orçun'u at ben tüm mesailerimi sana harcamaya hazırım"  yanağından makas alarak " Ben şimdi kaçtım bebek" diyerek bahçede ki arnavut kaldırımlara doğru yürümeye başladı.

Arzum Arel'in gidişini izlerken " Kalbinden ve zihninden at" diye fısıldadı. Dudaklarında ki ıslaklık yabancılaşırken Emir'in gölgesi tüm vücudunu harekete geçirmişti çoktan. Bedeninin masum bir meleğin samimi dokunuşlarını değil de bir şeytanın ateşini istemesine lanetler savururken " Emir" diyebilmişti sadece.

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin