Yanındaki kadınla habercilere görüntü verirken, aklında sadece Arzum'un yüzünün alacağı ifade vardı. Neler düşüneceğini nasıl davranacağını merak ediyordu. Bir kedi fare oyunu gibiydi. Öldürücü olmayan pençeler atıyordu avına. Ve yanındaki kadın da avının dikkatini çekebilmek için mükemmel peynirdi.
Görüntüleri düşündükçe keyiflenmişti. Avı ne durumdaydı acaba. Yağmurda karşılaştıkları anı hayal etti. Yüzünde koca bir gülümseme oluştu.
Kahkaha bile atabilirdi. Böyle eğlenceli bir avla daha çok eğlenebilirdi. Çevresindeki kadınları düşündü. Hepsi damağında hoş bir tat bırakmıştı. Bir aşçısının yemeklerden anladığı kadar o da kadınlardan anlıyordu. Kadınlar yemeklerle kıyaslanamazdı hiçbir zaman. Yüzlerine sürdükleri bir yığın boyayla yüzlerine oluşturdukları maskeleri bile onlara masumiyetlik katmıyordu. Daha çok şeytanın insanları kandırmak için kılık değiştirmesi gibi bir şeydi. Ve kadınlardan daha iyi bir şeytan da olduğunu düşünmüyordu. Yine de kendine en büyük zevki şeytan dediği kadınlar veriyordu. Çoğu kadınla beraber olurken yüzüne bakma ihtiyacı duymuyordu. Sadece o an alacağı zevk yetiyordu. Ki kadınlardan bundan fazlasını beklemiyordu."Emir" sözcüğüyle sıyrıldı düşüncelerden. Başını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Hakan'ı görünce keyfine keyif katılmıştı.
Hakan elinde tuttuğu bir takım belgelerle karşısındaki koltuğa oturdu. Yüzünde ki çapkın gülümseme bile merakını ele vermesine engel değildi.
" Dökül bakalım ahbap neler buldun? "" Senin av şuan hastane de " dedi kaygısız bir ses tonuyla.
Emir irkildi biran " Nesi varmış ki " derken kalbine saplanan bir iğne varmış gibi yüzünü buruşturdu. Kadınlara karşı hassas olmama ilkesi Arzum'u gördüğünden beri değişmiş gibiydi.
Karşısında yüzünü buruşturan Emir'i görünce şaşırdı. "Sen bu kıza sandığımdan da fazla önem veriyorsun galiba " derken düşünceli yüz ifadesiyle gözlerinin içine bakan arkadaşına " Saçmalama Hakan da neler buldun anlat " diyerek kestirip attı.
" Nil Karayel şu ünlü magazin habercisi hastaneye götürmüş seninkini" -derin bir nefes aldı- " Asıl bomba seninkiyle şu gazeteci sıkı arkadaşmışlar. Ünlü gazetecinin de dün röportajı varmış. Hastane dedikodularına göre onu izlemek için evi tercih etmişler"
Emir, Hakan'ın sözünü keserek "Kesin izledi benim ona sunduğum sahneyi diyorsun"
" Kesinden de öte o yüzden senin haberini onların haberinin önüne çektim.'
" Bu iyi haber işte "-durdu-"Buldun mu kızın ev telefonunu" derken zihni zümrüt yeşili gözlerin vereceği tepkileri düşünmeye başladı.
"Kaçar mı benden üstat ya ev, cep, iş telefonlarını mı istersin yoksa hakkında çıkan haberleri mi? " Cümlesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Dudakları kıvrıldı " Sen bir tanesin "-durdu- " Hadi şu ev numarasını ver de şu salak muhabiri evden göndermesini söyleyeyim"
Hakan garipseyerek Emir'e baktı " Arayıp evine mi gitmeyi düşünüyorsun?" dedi. Emir'in daha önce bir kadının evine gitmesi hiç alışkın olmadığı bir durumdu.
" Görmeliyim o kızı bugün Hakan hem de bizzat beni bir kadınla seviştiğimi düşündüğü mekân da" derken uzun zamandır bu denli merak etmemişti bir kadının tepkilerini. Gerçi uzun zamandır körlenmiş merak duygusu hiç bir olay yada canlıya karşı da harekete geçmemişti. İhtiyacı olan canlanmayı kendisine sağlayan kadına karşı düşünceleri hava da uçuşurken yapmadığı davranışları yaptıran;kendisine ritüellerini bozduran kadının, evini de merak etmesi garibine gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...