54 - Neden burdasın Emir

1.5K 116 1
                                    

Arzum'un yalnız kalmak istemesini anlamasa da Burak'ın "Ona düşünmesi için bir müddet izin ver" cümlesine itaat etmekten başka çıkar yolu yoktu. Virane bir şekilde geziniyordu.
Nefes almalıydı. Yaşananların kendisine de ağır geldiğini yeni yeni fark ediyordu.

Kendisine bir liman bulmalı ve kısa bir müddet ona sığınmalıydı. İçinde ki nehri akıtabileceği öfkesini rahatça kusabileceği bir liman olmalıydı. İstem dışı "Derya" kelimesi döküldü dudaklarından. Zihninin kendisine oyun oynadığını düşündü. Arzum'dan arda kalan zamanını Derya'yı düşünerek geçirmesine anlam veremiyordu. Basit bir takıntı demek istiyordu. Basit bir düşünce...

Yaşanılan kargaşanın içinde; içinde bir yerler de yeni bir nefes yaşıyor olmasını sindiremiyordu. Derya'nın kendinden emin davranışları, soğuk ve kendisine çeken teni, buz gibi bakışları, kendince kuralları kendisini tuhaf bir şekil de heyecanlandırıyordu.

Telefonunu görmek için yanında ki koltuğa baktı. Az önce sinirden atmış olduğu telefon şuan kararsızlığının göstergesiydi. Derya tarafından iki kez reddedilmiş olmasını hazmedemiyordu. Sohbeti kendini ezmesi ise aralarında ki rekabeti arttırıyordu. Eline telefonu aldı. Rehberi kurcalarken buluşmak için ne mazeret sunması gerektiğini düşündü. Başı zonkluyordu şakaklarında ki damarlar ortaya çıkmıştı. Masaja ihtiyacı olduğunu düşündü. Telefonun arama tuşuna basarken ne kadar masraflı olduğunu düşünüp gülümsedi. Çalan telefonlara yanıt alamaması şaşırtmıyordu artık. Kendisinin telefonlarını ne zaman açmıştı ki Derya. Telefonu kapatmak üzereyken Derya'nın " Efendim " kelimesiyle karşı karşıya kalmıştı.

Emir " Müsaitsen sana gelmeyi düşünüyorum. Gerçekten dertleşmeye ihtiyacım var" ses tonu samimi ve bir o kadar gerçekti.

Derya "Müsaittim" tek ve kati bir sesle.

Emir " 30 dakika sonra görüşmek dileğiyle" diyerek telefonu kapattı.

Derya'nın kendisini her zaman uğraştırmasına o kadar alışmıştı ki biran uysal bir şekilde kendini kabul etmesi sürpriz olmuştu. Arabaya sürerken Arzum'u düşünmediğinin farkına vardı. Vicdanının sesi ona korkunç bir oyun oynuyordu. Ruhunun met cezirlerle savaşıyor olması kendini daha çok yoruyordu. Arzum'un yalnız kalması kendi seçimiydi. Israr etmişti kendisi oysa suratını astı Arzum'u aldatıyor gibi hissetti. Bu his kendine çok absürt gelmişti. Bir kadına bağımlı olup onu aldatmak ve bunun için vicdan azabı çekmek kendisine göre değildi. Arabayı otoparka çekerken düşüncelerinde ki ikilemler arasında sıkışıp kalmaktan öteye geçmesi gerektiğini düşündü.

Lobiden geçti. Seri adımlarla. Asansöre geçtiğinde gözleri aynaya kaydı. Gözlerinin önünde mor halkalar oluşmuştu. Yorgunluğu, uykusuzluğu her halinden belliydi. Saçlarını birkaç parmak darbesiyle düzeltti.

Asansörden çıkıp Derya'nın odasına doğru ilerlerken Derya'nın kendisine nasıl davranacağını düşünmeye çalıştı. Her zaman soğuk ve iterken belki bu gün kendisine biraz sıcak davranabilirdi. " Bugünün özelliği ne ki" dedi içinden. Kapıya bir kez vurdu. Ve beklemeye başladı kapının açılmasını. Kapının açılmasıyla Derya'yı süzdü. Üzerin de sütlü kahve saten bir elbise vardı.

Emir kendisinin içeri davet edilmesiyle içeri geçerken " Beni odana kabul etmene sevindim" gözlerini Derya'nın gözlerine dikti.

Derya " Neden burada olduğunu sormuyorum bile artık." Sesinde ki tını da alışkanlık ve umursamazlık vardı.

Emir odayı süzdü. Kendini az ilerde ki koltuğa attı. " Gereksiz sorular sormadığına sevindim" gözlerini kapattı. Kaç günden beri uyumadığını düşündü. İki gündür Arzum'u düşünmekle o kadar meşguldü ki kendini ruh ve fizik olarak ihmal ettiğini düşündü.

Omuzlarında ki el ile irkildi. Gözlerini açıp başını geriye doğru attı. Omuzlarında Derya'nın elini görünce şaşırdı. Kendini Derya'ya bıraktı.

Derya'nın parmakları boynunda ritmik ve düzenli hareketlerle gel git yapıyordu. Damarlarının gevşediğini hissetti.

Derya " Gömleğinin birkaç düğmesini açmak istersen omuzlarına da masaj yapabilirim"

Emir'in eli kendi gömleğine gitti. Düğmelerinin iliklerini açıyordu yavaşça. Derya'nın birkaç düğme demesine rağmen Emir tüm düğmelerini açtı. Derya'nın gömleği omuzlarından düşürmesini izledi. Ardından müdahale etmemek için gözlerini kapattı. Derya'nın gömleği omuzlarından düşürürken ki davranışlarının kendini tahrik etmesine aldırmamaya çalışıyordu.

Kulunçlarında Derya'nın soğuk parmaklarını hissetti ellerinin her zaman soğuk olduğunu düşündü. Kulaçlarının birden sert bir hareketle çekilmesiyle nefes alamadı. Çıkan kütürt sesinin ardından bir rahatlama hissetti. Mayışmıştı.

Derya " Bir duş ve ardından bir uyku şuan sana en iyi gelecek iki alternatif" bilmiş bir edayla söylemiş olduğu cümle de ne kadar haklı olduğunu bizzat Emir'i izlerken kanaat getirmişti.

Emir " Teşekkür ederim bu kadar iyi masaj yaptığını bilmiyordum." Sersemlemiş bir o kadar rahatlamıştı.

Derya Emir'in karşısında bulunan koltuğa otururken tüm içtenliğiyle " Sen benim hakkım da ne biliyordun ki!"

" Hiçbir şey" derken kendine çekenin bu olduğunu düşündü.

Derya gülümsemesini bozmadan " Sana baktığımda ne görüyorum biliyor musun? – durdu. Gözlerini Emir'in gözlerine dikti. " Yeni icat olmuş oyuncaklar vardır. Çocuklar kullanım kavuzlarını okumadan oyuncağın düğmelerine basarak keşfetmeye çalışır oyuncağı"

Emir " Kendini oyuncak beni çocuk olarak görmen ilginç" dedi Derya'nın gülümsemesine eşlik ederek

Derya " Neden buradasın Emir""

İsmini ilk kez arkasında bey kullanmadan söyleyen Derya'nın yüz hatlarını inceledi. " İnan bende bilmiyorum bu sorunun cevabını" derken söylediklerin de gerçekçiydi.

Derya bir çocuğa nasihat edermiş gibi " Masajın etkisi geçmeden uyumalısın" –az ilerde bulunan yatağı gösterdi. " İyi geceler."

Emir ayağa kalktı. Yere düşen gömleğe aldırmadan yatağa ilerledi. Kendini yatağa atarken Derya'nın yanına geleceği anı düşünmeye başladı. Uyku düşüncelerini bastırınca kendini karanlığa teslim etti.

Vote vermeyi unutmazsanız sevinirim

Bir de ufacık bir yorum *-*

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin