" Bizim Urla da ne işimiz var akşam akşam da geldik"
Emir " Güzel bağ evleri varmış Barbaros köyü eteklerine belki beğenirsek bir tane bağ evi alırız olmaz mı?"
Arzum " İzmir'in merkezinden almayı tercih ederdim ben burası çok sığ"
Emir " Beğenmedin mi? Urla 'ı seveceğini düşünmüştüm" derken Arzum'un geçmişini hiç hatırlamadığını kabullenmeye çalışıyordu. Arabayı durdurdu. " İşte burada bir patlama oldu ve senin deden ve metresi burada öldü diye bağırmak geldi içinden.
Arzum " Neden durduk burada anlamadım" derken Emir'e dokudu.
Emir " Bir restoran gördüğümü sandım" dedi ilk aklına gelen cümleyi söyleyerek.
Arzum gülümsedi. " Burada mı? Bu ara sokağa bu 3 girişin canım benim"
Emir " Dalmışım kusura bakma" dedi. Mümkün olduğunca ses tonuna hâkim olarak.
Arzum " Hadi yaramaz çocuk 2 sokak ötede bir lokanta gördüm. Hadi gidelim açlıktan serap görmeye başladın."
Emir gülümsedi " Tamam gidelim hadi şu gördüğün lokantaya"
Lokantaya girdiklerinde dış görünüşün aksine içeri lükstü. İnsanın rahat etmesi için her türlü detay düşünülmüştü.
Arzum " Çok sıcak bir mekân değil mi?"
Emir Arzum'un beline sarılarak " Evet" karşılarında kendilerini karşılayan garsona " Manzara izleyebileceğimiz bir masa istiyorum"
Arzum karnın da bulunan Emir'in elini kavrayarak kendilerine masaya kadar eşlik eden garsonu takip ettiler.
Masaya geçtiklerinde Emir " İzbe bir yer gibi düşünmüştüm içeri girerken fakat gayet nezih bir yermiş"
Arzum gülümseyerek " Önyargılı olmanın bedeli canımcım" Emir aperatif olarak Urla'nın bağlarında yapılan yöresel bir kırmızı şarap seçti.
Restorana sinen şarap kokusunu hissetmekteydiler hala. Arzum'un yüzüne sinen gülümsemeden hiçbir şey hatırlamıyor olduğunu hatırladı tekrar. Fazla takıntı haline getirmeye başlamıştı. Her şeyi hatırlamasını istiyordu ve hemen isteme gibi bir çılgınlığa kapılıyordu. Düşünmeyi erteleyerek gelen şarabı tattı. Kekremsi tadı aldığında gevşedi biran. Kadehlerin dolmasını işaret ederek ;" Urla'yı seveceğimize dair bir his var içimde"
Arzum " Çabuk sıkılacağına bahse girerim." Dedi şarabın tadını alırken.
Emir gülümseyerek " Neden küçük bir kasaba da bir ev bir kadın ve birkaç çocuk olsa sıkılır mıyım?"
Arzum " Bir de çiftlik kurmaya ne dersin? İnekleri ben sağarım sen de tarlayı çapalarsın."
Emir bir kahkaha attı. " İnekleri sağarken seni düşündüm de"
Arzum " Senin şuan ki yaşamak istediğin moddayız hayatım"
Emir " Abartmak da üstüne yok ben yalnızca hafta sonlarım renklensin istiyorum."
Arzum Emir'in eline dokunarak " Bunun için bir kasabadan ev almaya gerek yok hayatım renk istiyorsan zevk aldığımız ortak bir nokta da buluşuruz."
Emir, Arzum'un gözlerine baktı. Şüpheyle gülümseyerek " Seni rahatsız eden nedir?" çiftliğe gittiklerinde gayet mutlu olduğunu biliyordu. Ve Arzum için nerede yaşadığından çok kiminle yaşadığının önemini de biliyordu.
Arzum " Rahatsızlık değil ben de uyanan aşkım" derin bir nefes aldı aklını toparlamaya çalışır gibi. " Şaraptan olmalı" dedi karmaşık duygularının ifadesizliğini gizlemeye çalışarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Koleksiyoncusu
RomanceEmir Orçun isimli ünlü piyanistin hayatı gitmiş olduğu resim sergisinde ki Arzum Dila Tanrıyar isimli bir kadınla tanıştıktan sonra sıradışı bir hal alır. Hayatını uç nokta da yaşayan çapkın piyanistin hayatı yine hayatı uç noktalarda yaşayan ressa...