Hoşlandı

2.7K 166 94
                                    

Adam elindeki paraya şaşkınlıkla bakarken "Daha fazlasını mı istiyorsun?" diye sordum.

"Patron benim arkadaşımdı." dediğinde elindeki paraları geri aldım.

"O zaman arkadaşına selam söyle ve olanları söyle. Hırsızı yakalayan kadın parayı iyi niyetle geri verdi ve kendi yakaladığı adamı alıp götürdü."

"Ablam böyle olmaz." derken Özgür koşarak yanıma geldi.

"Koşarken gördüm seni. Bir şey olduğuna korktum, ne oluyor?"

"Önemsiz bir olay. Boşuna gelmeseydin." dedim.

Özgür, diğer iki adama bakarken sarışın adam gözlerini ayırmadan Özgür'e bakıyordu.

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Özgür'e bakışları tuhaftı.

Özgür de bunu fark etmişti ama benim gibi tuhaf karşılamamıştı.

"Merhaba."

Sarışın adam, Özgür'e el sıkışmak için elini uzatmıştı.

Özgür el sıkışmayı sevmezdi. Adamı geri çevirecek.

Özgür de onun elini tuttu ve "Merhaba." dedi.

Kaşlarını çatarak onlara baktım. Ne oluyordu burada?

"Aşkın Dibiç."

"Özgür Altaş."

Hala ellerini çekmemişledi. Bakışları da birbirlerinden farklı bir yere yönelmiyordu.

Özgür, "Memnun oldum." dedi ve elini çekti.

Aşkın da elini yavaşça kendinden doğru çektikten sonra "Ben de memnun oldum." dedi.

Bu tuhaf havayı bozmam lazımdı.

"Adamı alıp gidiyoruz." dedim.

Aşkın, "Tabii, alt tarafı bir hırsızdı. Büyük yerlerde çok normal bir şeydi." dedi.

Özgür'ü gördükten sonra adam değişmiş miydi? Bana mı öyle gelmişti?

"Gidelim öyleyse." dedim ve adamın kolundan tutup yürümeye başladım.

Özgür, Aşkın'a baş selamı verdikten sonra yanıma gelince "Orada ne oldu öyle?" diye sordum.

Özgür tebessüm ederek, "Hoşlandı benden. Hareketlerini fark etmedin mi?" diye sordu.

"Birbirlerinize tuhafça baktınız ve el sıkıştın." dedim.

"Resmen elini benden çekmek istemedi."

Özgür bu duruma kendi kendine gülerken, "Ben hala nasıl karşınızdakine bakınca eşcinsel olduğunu anladığını anlamıyorum." dedim.

"Fark ediliyor."

Özgür yanımda sürüklediğim adama baktı ve "Bu arada olay ne?" diye sordu.

Adama döndüm ve "Sen anlatmak istemez misin?" diye sordum.

"İki küçük kızım var, lütfen bırakın gideyim." dediğinde "Bir sakin. Kızlarının yanına gideceğiz." dedim.

Kızlarına zarar vereceğimi düşünerek konuşacaktı ki onu durdurdum.

"Gerçekten kızların için mi para çaldın, bir görelim. Sonra ne gerekiyorsa yaparız. Şimdi niye çalışmak yerine çaldın?" diye sordum.

"Ben madende çalışırdım. Sonra hastalanınca emekli olmak zorunda kaldım. Emekli maaşı da iki çocuğu büyütmeye yetmiyor."

"Eşiniz peki? O çalışıyor mu?" diye soran Özgür sorduğuna pişman olmuştu.

"Karım iki sene önce vefat etti. O zamana kadar bana yardım ediyordu ama o ölünce çocuklara bakmak zorlaştı."

"İsmin neydi?" diye sordum.

"Uysal Şimşek."

Özgür'e baktım. Neden baktığımı anlayarak telefonunu çıkardı ve adamlara ismi araştırmasını emretti.

"Özgür, bir de taksi çağır." dedim.

Özgür beni kafasıyla onaylarken Uysal'a baktım.

"Ayağın nasıl?" diye sordum.

"İyi."

Derin bir nefes verdim.

Benim babam çocuk ayrımı yapan, kötü bir babaydı.

Eğer söyledikleri doğruysa iki küçük kızı iyi bir babadan mahrum edemem.

"Sorması ayıp, siz niye bana yardım ediyorsunuz?" diye sorduğunda "Ben babam küçükken kaybettim. Kızlarınızın da kaybetmesini istemem." dedim.

"Başınız sağ olsun."

"Teşekkürler." dedim sadece.

Ondan ölmüş gibi bahsetmek daha iyi geliyordu. Böyle o, hayatımda yokmuş gibi kandırıyordum kendimi.

"Taksi çağırdım." diyen Özgür'e baktım.

Konuyu değiştirmek için demişti bunu. Surat ifadesinden anlayabiliyordum.

"Bekleyelim o zaman."

"Gamze, güvenlik kameralarına da baktım." diyen Özgür'e "Sonra konuşuruz. Şimdi sırası değil." dedim.

Tanımadığım bir adamın yanında annemin ölümü ile ilgili bir bilgiyi konuşacak kadar enayi değildim.

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin