Yürürken sokak tenha diye rahatça duygularımı yansıtabiliyordum.
Gözümden bir yaş aktığında neye üzüleceğimi şaşırmıştım.
Annemin hayalini görmüştüm ve çok gerçekçiydi. Bir düşünceden çok öteydi.
Halüsinasyon mu görmüş oluyorum?
Annemin kaybını hatırlamak mı halüsinasyon görecek kadar hasta olmama mı üzülsem, bilemiyordum.
Neyim vardı benim?
Bunları düşünmek beni daha da üzerken telefonumdan annemin fotoğraflarını bakmaya karar verdim.
Evden çıkarken hızla aldığım kabanımın cebinde telefonumu ararken telefonumun yatak odasında kaldığını hatırladım.
Ofladım.
Yanımda ne telefonumun ne de tabancam vardı.
Geri dönüp uyusam iyi olacak. Yarın Barbaros uyanmadan doktora giderdim, neyim var öğrenirdim.
Eve dönmek için arkamı dönmüştüm ki bir karaltı gördüm. Sokak lambasından, binanın arkasına geçmişti.
Kaşlarımı çatarak karaltıyı gördüğüm yere doğru yürümeye başladım.
Yanımda silah yoktu, eğer orada beni takip eden biri varsa bana silah doğrulttuğunda ölürdüm.
Arkasına geçtiği binanın karşısındaki binaya doğruldum ve kapısını yokladım.
Kilitliydi ama açmak zor olmazdı. Hangi akılla silahsız bu kadar çok yürüdüm ki?
Kolumdaki metal saati çıkardım ve saatin kordonu ile sertçe kapının kilidini vurmaya başladım.
Sağlam bir kilit değildi. Kırılması birkaç vurmaya bakardı.
Bir kez daha kapıya vurduğumda kapı aralandı.
Saatimi cebime attım ve hızla apartmana girdim. Asansöre binip en üst katın düğmesine bastığımda ne yapabileceğimi düşünüyordum.
Aynada kendime baktığımda berbat görünüyordum. Yorgunluk ve hastalık görünüşümden belli oluyordu.
Asansör durduğunda derin bir nefes ile asansörden indim.
Çatı katına açılan kapıya giden merdiveni gördüğümde "Umarım burası da kilitli değildir." dedim.
Merdivenlerin yanına gittiğimde kapının kilitli olmadığını gördüm.
Gülümseyerek merdiveni tırmandığımda kapıyı açtım ve çatıya çıktım.
Çatının kenarına giderken eğilmiştim. Eğer karaltı oradaysa kabak gibi ortada görünmek istemiyordum.
Düşündüğüm teoriler gerçek olabilirdi. Karaltının arkasına geçtiğini gördüğüm binaya baktığımda arkasında gerçekten bir adam olduğunu gördüm.
Adam ortaya çıkarken dört adam daha saklandıkları yerden çıktı.
Bu adamlar kimdi?
Birbirleri ile tartışır gibi konuştuktan sonra aralarından biri benim girdiğim bir binayı işaret etti.
Beni buraya girerken görmüş ve arkadaşlarına yerimi söylemiş olmalıydı.
Tabancam yoktu. Kaçabileceğim bir yer bulmalıydım.
Asansör en üst kattaydı. Çatıda olduğumu bilmedikleri için ikisi asansörü en alta çağırıp direkt en üst kata çıkardı. Diğerleri de bodrum kattan başlayıp yukarı doğru beni aramaya başlarlardı.
Klasik, etkili ve bilindik bir yöntemdi.
Asansör en alta inip geri yukarı çıkana kadar vaktim vardı.
Kapının arkasında anahtar var mı diye baktım. Yoktu.
Yangın hortumu dolabı olduğunu gördüğümde hızlıca dolabı açtım ve bir ucu dolaba bağlı olan hortumu çekmeye başladım.
Hortum kapıya kadar geldiğinde kapı kolunu hortum ile sıkıca bağladım. Kapı bir nevi kilitli sayılabilirdi.
Çatının kenarına gittim ve yangın merdiveni nerede diye baktım. Yangın merdivenine buradan atlayabilirdim.
Bir daha telefonsuz ve silahsız yürüyüşe çıkarsam beni vursunlar.
Derin bir nefes aldım ve çatının kenarlığının üstüne çıktım.
Yangın merdivenini tutturamazsam on katlı binadan yere çakılırdım.
Ani bir hırsla yangın merdivenine doğru atladım ve demirleri sıkıca tuttum.
Tutunduğum için rahat bir nefes alırken vaktim olmadığını biliyordum.
Yangın merdiveninden aşağı inmeyi başardığımda gülümsemiştim ki erken davrandığımı çevremi saran adamlar ile anladım.
Ellerimi havaya kaldırırken direnmeyecektim. Eğer direnirsem beni bayıltıp alıkoyarlardı. Nereye gittiğimizi bilmeliyim.
"O kadar da güçlü değilmişsin Gamze Kayabey."
"Gücünüz yetiyorsa silahsız karşıma çıkın. Nasıl da hepinizi haklıyorum, görürsünüz." dedim.
"Çeneni kapat ve yürümeye başla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.