Kırıyorsun

2.3K 168 60
                                    

Eve geldiğimde sıkıntıyla ofladım. Onlarca iş birikmişti.

İhsan Bey'i toplantıda bırakıp gittikten sonra hiç konuşmamıştım.

Gizem'i aramam gerekiyordu. Miras konusunu bahsetmem lazımdı.

Ayrıca sabah ona kadar Barbaros'un kabul edebileceği bir proje hazırlamalıydım.

İlk olarak Gizem'i aradım ve mutfağa girdim.

"Efendim Gamze." Sesi kötü geliyordu. Ağlamaktan dolayı olmuş olmalıydı.

"Yarın annemin mirası açıklanacakmış. Akşam avukat gelecek. Tam saati belli değil, belli olunca sana bildiririm."

Gizem'in konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım.

Telefonum tekrar çalarken arayanın Gizem olduğuna emindim.

Telefon ekranına baktığımda onun ismini görmek şaşırtmadı.

Telefonu açtım. "Ne var?"

"Yüzüme kapattın, Gamze."

"Seninle konuşmak istemediğim için yüzüne kapattım. Şimdi niye tekrar arayıp istemediğim eylemi uzatıyorsun?" diye sordum.

"Gamze seninle konuşmalıyız. Seninle dertleşmek, annemin yasını tutmak istiyorum." dediğinde ofladım.

"Ben istemiyorum."

"Neden bana bunu yapıyorsun? Sırf ben babamda büyüdüm diye mi? Ben sana değer veriyorum." dediğinde yüzüne kapatmamak için kendimi zor tuttum.

İlk başta ortak adam akıllı bir yönümüz yoktu.

Zaten bu yüzden ayrım görmedim mi?

"Tekrar ağlayacak mısın? Ağlayacaksan seni çekemem." dedim.

"Beni kırıyorsun."

"Umrumda değil."

Telefonu kapattım ve tezgahın üzerine koydum.

Dolabı açtığımda düzgün bir yiyecek olmadığını fark ettim.

Saat on ikiyi de geçmişti. Sipariş versem onla uğraşılmazdı.

Dolaptan elma aldım ve ısırırken kapı çaldı.

Kapıyı açtığımda Özgür'ün kapıya yaslandığını gördüm.

Morali bozuktu.

"Hayırdır? Aşkın işi fos mu çıktı?" diye sordum.

"Gitmesi gerekti ve ne bir telefon numarası ne de bir adres verdi." dediğinde "Arkadaşının barının yerini biliyorsun." dedim.

Özgür içeri girerken "Anlamıyorsun. Beni takılmalık görüyormuş. Yoksa numarasını bırakırdı. Ona ulaşmamı isterdi." dedi.

Kapıyı kapatırken "Sen en azından zaman geçirebildin. Barbaros hayvanın teki çıktı." dedim.

"Barbaros ile konuştun mu?"

diye sorunca "Konuşmak denirse." dedim.

"Anlatsana."

"Bir şartım var." dediğimde Özgür anlamayarak bana bakıyordu.

"Bana sandviç hazırlar mısın? Açım."

Gülümseyerek, "Tabii yaparım." dediğinde mutfağa geçtik.

Özgür sandviç malzemelerini hazırlarken anlatmaya başladım.

"Evinin yakınlarında evini gözetliyordum. Kendi kendime de konuşuyordum. Bir anda manyak adam arkamda belirdi. Neyse ki dışımdan yanlış bir şey söylemedim. Söylemiş olsam iş zorlaşmıştı... Kısacası yarına kadar Barbaros'un kabul edeceği bir teklif hazırlamalıyız. Hayır denilemez olmalı."

Özgür sandviç tabağını önüme koyduktan sonra karşıma oturdu ve "Bu biraz imkansız kaçıyor." dedi.

"Hemen kötü düşünme. Bence bir şeyler yapabiliriz." dedim.

"Mobilya işindeydi bu adam, değil mi?" diye sorduğunda "Öyle." dedim ve sandviçimden yemeye başladım.

"Dışı bizden, içi sizden tarzında bir şeyler olabilir." diyen Özgür ile sandviçimden bir ısırık aldım.

"Bu adam kaç farklı insanla iş yapıyor. Bizim anlaşmayı gerçekten beğenmesi lazım." dedim.

Özgür düşünürken "Emin ol, bir şeyi beğendirmek baya zor olacak." diye ekledim.

Sandviçim bitince "Salona geçelim." dedim.

Özgür hiçbir şey demeden salona geçtiğimizde koltuğa boylu boyunca uzandı.

Karşısındaki koltuğa oturduğumda ona baktım.

Düşünüyordu ama teklif işini değil. Aklını kurcalayan başka bir şey vardı.

"Belki de numarasını veremeyecek kadar acelesi vardı." dedim.

Özgür göz ucuyla bana baktı. Özgür, birini zor severdi ama sevdi mi tam sever. Unutması zor olurdu.

"Of bilmiyorum. Bir an bir şeyler hissetmiştim. O da benim gibi hissediyor diye düşünmüştüm."

"Bir daha bara gidersen onla ilgilendiğim belli olur ama gitmezsen de bir daha onu nerede bulacaksın?" diye sordum.

"Sadece sessizce oturup içki içelim mi?" diye soran Özgür ile ayağa kalktım.

"İçkileri getiriyorum."

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin