"Bir daha dediğine göre benimle bu ilişkinin sürmesini istiyorsun."
Yutkundum.
İstiyordum. Hem de çok istiyordum.
Hep zevk aldıktan sonra sıkılmıştım. Barbaros ise hiç sıkılmayacağım biri gibi görünüyordu.
Mitoloji meraklısı biri nasıl mitolojik olaylardan sıkılmıyorsa, tarih meraklı biri nasıl tarihi olaylardan sıkılmıyorsa ben de Barbaros'tan sıkılmıyordum.
Ya ilgim, merakım biterse?
Bitmesini istemiyordum.
Herhalde ilgimin tükenmesini istemediğim birinden sıkılmam.
"Bir sebep öne sürmeden, sadece istiyoruz diye seks yapmak istiyorum. İlişkimizin var olmasının tek nedeni arzularımızın bizi yönlendirmesi olsun."
Barbaros gülümseyerek "Aşık mı oldun bana?" diye sordu.
Kaşlarımı çattım. "Tabii ki hayır."
"Cinsel çekim sayesinde aklımda seninle ilişki kurabileceğimize dair fikirler oluştuktan sonra kafamız uyuşunca arzularımızın bizi yönlendirdiği yolda ilerlemek istiyorum."
Barbaros bana baktı. Fısıldayarak, "Aşık olanların yaptıklarını tarif ettin." dedi.
Yatakta doğruldum. "Aşk sadece eskiden vardı. Sonradan insanlar değişti. Aşk kalmadı. Sadece istekler ve aşk sanılan hoşlantılar kaldı."
Barbaros, "Aşk nedir peki? Eskiden olup şimdi olmayan aşk nedir?" diye sordu.
"Anlatayım." dedim.
"Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettikten sonra bir süre daha orada kalır. Bu süre zarfında da bir cariye cihan padişahının çadırını temizler ve gündelik işlerini yaparmış. Bir gün cariye, padişahı görür ve onun endamından etkilenir. Sonra birkaç kez daha padişahla karşılaşır ve ona aşık olur. Cariyenin aşkı gün geçtikçe artar ve bu durumu padişaha bildirmeye karar verir. Cariye hem padişahtan korkar hem de nasıl bu durumu açıklayacağını bilemez bir halde küçük bir not yazıp yatağına bırakmaya karar verir."
Barbaros dikkatlice beni dinliyordu.
Bu hoşuma gitmişti. Bir şey anlatılırken birisinin beni pür dikkat dinlemesini çok severdim.
"Not kağıdında şu ifade yazmaktadır: "Derdi olan neylesin?" Cihan padişahı akşam yatağında not kağıdını görür ve okur. Hemen anlar o cariyenin bu notu bıraktığını. Kağıdın arka tarafına da şu ifadeleri yazar: "Derdi neyse söylesin." Sabah heyecanla bıraktığı not kağıdını arayan cariye bıraktığı yerde kağıdı bulur. Heyecanla not kağıdına bakan cariye, padişahın yazdığı ifadeyi okur. Padişah söylemesini buyursa bile içini kaplayan korku söylemesine engel olur. Padişahın yazdığı satırın altına, "Korkuyorsa neylesin?" yazar ve not kağıdını geri eski yerine bırakır."
Derin bir nefes verdim.
"Aynı günün akşamında Yavuz Sultan Selim kağıdı alır ve cariyenin notunu okur. Altına da "Hiç korkmasın söylesin!" yazar ve yatağın üzerine bırakır. Ertesi gün cariye not kağıdını okur ve bütün cesaretini toplayarak padişahla konuşmaya karar verir. Gündelik işlerini bitirdikten sonra padişah gelene kadar çadırda bekler. Padişah yanındakilerle birlikte çadırına döndüğünde cariyenin kendisini beklediğini görür. Cihan padişahı, cariyeye yönelerek "Buyurun, sizi dinliyorum." der. Cariyeyi bir heyecan basar ve titreyen ellerini saklamaya çalışır. Tekrar cesaretini toplayan cariye, "Efendim..." der bir süre duraklar, "Cariyeniz..." dedikten sonra cümlesine devam edemez ve olduğu yere yığılır. "
Barbaros bunu beklemediği için şaşkınlıkla bana baktı.
"Aşkını dile getiremeden ruhunu teslim eden cariyenin bu durumu padişahı oldukça derinden etkiler ve padişah, gözyaşlarını tutamaz. Yavuz Sultan Selim, gözyaşlarını sildikten sonra etrafındakilere "Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür." der."
Gülümsedim. "Bu sadece aşkın en basit örneklerinden. Zira aşk, çok yüce bir duyguydu. Keşke bizim neslimize gelene kadar basitleştirilerek anlamı dışına çıkmasaydı."
Barbaros belimden tuttu, beni kendine çekti. "Duygu, bireyin ruh hâlinde biyokimyasal ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimi. Bir sonu yoktur. Sadece o duyguyu canlandıracak bir olay gerekir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.