Pişmanlık

1.3K 103 76
                                    

Saçlarımı okşayan el ile gözlerimi açtım. Barbaros'un bana şefkatle baktığını görünce "Günaydın." dedim.

"Normalde uyandırmayacaktım ama bizimkiler geldi. Yanımıza gelmek istersin diye düşündüm.

Yatakta doğrulurken "İyi düşünmüşsün." dedim.

"Ben aşağıdayım, gelirsin." diyen Barbaros'u kafamla onayladım.

Barbaros alnımdan öpüp odadan çıkınca ayağa kalktım.

Dün, saat gece yarısını geçtikten sonra Barbaros'un evine gelmiştik.

Soğuk havadan dolayı üşütmüş olmalıyım. Midem bulanıyor.

Ayaklarımı sürüyerek banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra geri odama döndüm.

Barbaros'un kıyafetlerinden alıp giyindikten sonra aşağı indim.

Mutfağa girdiğimde kahvaltının hazır olduğunu gördüm.

"Dün akşam yemeği de yemedim. Çok aç hissediyorum." dedim ve masadan peynir alıp ağzıma attım.

"Dün gece başka şeyler yemişsin zaten." diyen Aşkın ile peynir boğazımda kaldı. Ben öksürürken Barbaros sırtıma vurdu.

Peyniri yuttuğumda "İyiyim." dedim.

"Oğlum öyle denir mi?" diye soran Barbaros ile Aşkın, "Yalan mı?" diye sordu.

"Hem ben Barbarosları destekliyorum. Üç günlük dünya, sevişin."

Aşkın'ın dediğine gülerek, "Sen kendi sevgilinle ilgilensene." dedim.

Aşkın, Özgür'e sırıtarak bakarken dolaptan su aldım.

Suyu bardağa koyarken içeri adamlarım girdi.

Yanlarında elleri bağlı iki adam getirince kaşlarımı çattım. "Bunlar kim?"

"Dışarıda evi izlediklerini fark ettik, Gamze Hanım."

Gizem, "Sizin mafya işlerinize karışmak istemiyorum. İçeri geçiyorum." diyerek ayağa kalktığında yakalanan adamlara baktı.

Hareket etmeden durunca "Ne oldu Gizem?" diye sordum.

Gizem bana cevap vermeden uzun boylu adama bakıyordu.

Adam kafasını "hayır" anlamında sağa sola salladığında Gizem'in adamı tanıdığını anladım.

Bedirhan, "Bu adamı nereden tanıyorsun?" diye sordu. O da, diğerleri de Gizem'in adamı tanıdığını anlamıştı.

"Halit Amca."

Adam, "O kim bilmiyorum." diye inkar etmeye çalışsa da kimliği çoktan deşifre olmuştu.

"Gizem nereden tanıyorsun bu adamı?" diye sordum.

"Babam... Babamdan tanıyorum."

Gizem'in verdiği cevap ile elimdeki su bardağı elimden kayıp düştü.

"Nasıl yani?"

"Babam, ofisinden arkadaşı olduğunu söylemişti."

Gözlerim dolarken telefonumu çıkardım ve annem öldüğünde çektiğim boynundaki simgeyi açtım.

Telefonu, Gizem'e döndürdükten sonra "Bu simge ne, biliyor musun?" diye sordum.

"Yarasa bitkisi bu."

Ellerim titrerken "Bu bilgiye nereden hakimsin?" diye sordum.

"Çünkü babam çiçeklerle ilgileniyor." diyen Gizem ile başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

"Annemi, o öldürdü."

Şaşkınlıklığımın üstesinden gelemezken kurduğum cümle, içimdeki en büyük pişmanlık yarasını açmıştı.

Sinirle evden çıkacaktım ki Özgür kolumu tuttu. "Sakin ol."

"Ne demek sakin ol? O it benim annemi öldürdü!" diye bağırdım ve kolumu Özgür'den çektim

"Şu an onun Botanikçi olduğunu bildiğimizi bilmiyor. Eğer sen bu sinirle onun yanına gidersen onu daha görmeden ölebilirsin. Dur ve plan yapalım." diyen Barbaros ile derin nefesler alıp verdim.

Sinirim yine de dinmiyordu. Sinirimi atmam lazım.

İsmi Halit olan adamın ayak bileğine sinirle tekme attım.

Adam sendelenirken ensesinden tuttum ve kafasını aşağı doğru ittirdim.

Dizim ile yüzüne vurduktan sonra yakasından tutup onu yere ittirdim.

Bana karşılık veremiyordu.

Çünkü karşılık verirse hem yenemeyeceğini hem de onun için işlerin onun için daha da kötü olacağını biliyordu.

Yere düştüğünde yüzü elimden düşen bardağın cam kırıkları olan yere gelmişti.

Kafasına ayağım ile bastım ve cam kırıklarının yüzüne geçmesine izin verdim.

Kalkmak için çırpınırken Gizem'e baktım. Midesi kalktığı için mutfaktan çıkmıştı.

Yakalanan diğer adam ise sıranın kendisine geleceğini bildiği için korkuyla titriyordu.

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin