Tıkırtı

1K 104 78
                                    

Eve geldiğimizde yorgunlukla çantamı ve kabanımı vestiyere attım.

"Gamze sen mi geldin?" diye içeriden bağıran Barbaros'a "Evet, benim!" diye bağırdım.

Barbaros mutfaktan çıkıp yanıma geldiğinde "Kaç saat oldu? En sonunda şirketine gelecektim." dedi.

"Abartma istersen." dedim.

"Saat on iki oldu. Abartı değil." dediğinde şaşkınlıkla saatime baktım. On ikiyi yirmi sekiz geçiyordu.

"Şirkette işler fazlaydı. Bitirene kadar işten çıkmak istemedim." diye açıklama yaptım.

"Anlıyorum. Bir şeyler hazırladım, açsan tabağa koyayım." dediğinde "Sen mi yaptın?" diye sordum.

"Hazır böreği fırına koydum. Mükemmel bir zamanlama ile de pişirdim." dediğinde yorgunlukla güldüm.

"Pişirme süresi paketinde yazmıyor mu zaten?"

"Evet, yazıyor. Yine de bu da bir başarı. Bunu yapamayanlar da var." dedikten sonra esneyen Barbaros'a "Yarın yerim. Şimdi çok yorgunum." dedim.

"O zaman uyuyalım mı? Benim de işler yoğundu. Çok yoruldum." dedi.

"Çok iyi olur." dedim ve merdivenlerden çıktım.

Barbaros peşimden gelirken yorgunluğu her halinden belli oluyordu.

Birlikte odasına girdiğimizde odasını yeni baştan tasarladığını gördüm.

"Mutfak baştan yapılırken birkaç odayı daha yenilettim."

Dudağım yukarı doğru kıvrıldı. "Mobilyacı olunca böyle oluyor demek. Ben hiç evimi sıkılıp değiştirmedim."

Gülerek yatağa uzandı ve "Senin için özel tasarım bir yatak yaptırdım." dedi.

"Bundan farklı bir anlam çıkarıyorum."

Barbaros gülmemek için kendini tutarken "Sadece yere yapışmayalım diye büyük bir yatak aldım. Aklımda başka bir şey katiyen yok." dedi.

"Tabii öyledir." dedim.

"Öyle, öyle."

"Üstümü başımı değiştireyim artık. Uyumak istiyorum." dediğimde Barbaros, "Özel eşyalarını ve kıyafetlerini de buraya getirttim." dedi.

"İyi düşünmüşsün. Ben de ne zamandır kıyafetlerimi ve eşyalarımı buraya getirmeyi düşünüp unutuyordum." dedim.

"İyi bir koca olmak için çabalıyorum." diyen Barbaros'a gülümseyerek dolaptan pijamalarımı aldım.

Pijamaları yatağın üzerine bıraktıktan sonra odanın banyosuna gittim.

Dişlerimi fırçalarken başım dönünce lavaboya tutundum.

Bugün birkaç kez daha başım dönmüştü. Yarın babamı yakalamak için sergiye gitmeden önce doktora görünmeliyim.

Üşütmedir, gelir geçicidir demiştim ama baş dönmeleri git gide artmıştı. Bunun yanı sıra yemek ile bitmeyecek bir açlığım vardı.

Yüzüme su çarptıktan sonra odaya döndüm.

Barbaros'un yüz üstü uyuyakaldığını görünce tebessüm ettim ve ona yaklaştım.

Yüzüne dökülen saçlarını geriye doğru attırdım ve alnına uyanmasın diye küçük bir öpücük kondurdum.

Pijamalarımı giydiğimde yatağa uzanmaya hazırlanıyordum ama aşağıdan gelen tanıyamadığım bir ses duydum.

Kaşlarımı çatarken tabancamı elime aldım ve camdan dışarı baktım. Adamlar her zamanki yerlerinde duruyordu.

Bizim cama en yakın olan adama seslendim. Bana döndüğünde hemen üzerini toparladı.

"Bir sorun mu var Gamze Hanım?"

"Alt katta bir ses duydum, sizden biri mi?" diye sordum.

"Bizimkiler her şeye hazırlıklı olmak için evin içini kontrol etmişlerdir. Arzu ederseniz sual edeyim." dedi.

"Çok iyi olur, ben de aşağı iniyorum." dedim.

Adam içeri geçerken odadan çıktım ve aşağı indim.

Mutfaktan tıkırtı gelince tabancamı hazırladım ve içeri girdim.

Annemi gördüğümde şaşkınlıktan tabancam elimden düştü.

Gözlerim dolarken "Anne?" dedim.

Gülümseyerek bana döndüğünde ne yapacağımı bilemiyordum. "Sen ölmüştün."

Arkamda ses duyduğumda geriye döndüm. Az önce emir verdiğim adam geldiğinde annemi göstermek için geri mutfağa dönmüştüm ki mutfakta kimsenin olmadığını gördüm.

"Dediğim gibi adamlarımız kontrol ediyormuş." diyen adama cevap veremedim.

Annemi görmüştüm.

O, az önce buradaydı.

"Gamze Hanım, yüzünüz bembeyaz olmuş, iyi misiniz?" diye sordu.

"Yürüyüşe çıkacağım." dedim ve hızla kapıya yöneldim.

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin