Asansöre bindiğimde zemin kata bastığım sırada tahminimce ellili yaşlarında bir adam koşarak asansöre bindi.
Göz ucuyla ona baktım.
Pahalı bir takım ile ayakkabı, özel üretim bir saat, ceketinin cebinde markalı bir mendil.
Hafiften sırıttım.
"Orhan Kayabey?"
Adam bana döndü. "Buyurun."
Elimi ona uzattım. "Gamze Karaman."
Beni tanımıştı. Hemen üzerine çeki düzen verdi.
Elimi sıktı ve "Sizi ağırlama sebebimizi öğrenebilir miyim?" diye sordu.
"Barbaros Bey'e bir teklif sunmak için gelmiştim."
"Ne teklifi? Bana bahsetmedi." dediğinde onu kendi çıkarlarım için kullanabileceğimi anlamıştım.
"Reddetmeyi planladığı için söylememiş olmalı. Çünkü kendisi teklifimi dinlemeden "Hayır." dedi."
Orhan Bey kaşlarını çattı. "Böyle bir şeyi neden yapar?"
"Bilmiyorum ama yapabilecek bir şey yok." dedikten sonra "Milyonlar kaybettik." diye mırıldandım.
Bunu Orhan Bey de duysun istemiştim ve duymuştu.
Sessizce yutkundu. "Milyonlar mı?"
Asansör zemin katında dururken, "Öyle. Sonuçta Barbaros Bey beni geri çevirdi. Şirketime dönüp kendi yoluma bakmaktan başka çarem yok." dedim.
Sazan gibi ortaya atladığında sırıtmamak için kendimi tutuyordum.
Asansörden çıkarken, "Lütfen teklifinizi bana da anlatın. Oğlumun hatasını ben düzeltmek isterim." dedi.
İstediklerimin gerçekleşmesi için her şeyin tıkırında gitmesi lazım. Bunun için de detaylı bir plan.
Orhan Bey ile şimdi konuşursam eksiklerim çıkabilirdi.
"Şimdi meşgulüm ama sizinle konuşmayı ben de isterim. Müsaitseniz yarın sizi akşam yemeğine götürmek isterim."
"Tabii. Saat dokuz sizin için uygun mudur?" diye sorunca "Uygun. Numaranızı verirseniz yarın size gideceğimiz restoranın ismini yollarım." dedim.
Orhan Bey, cebinden kartını çıkarıp bana uzattı.
Kartı aldım ve "Öyleyse yarın görüşürüz." dedim.
"Görüşürüz Gamze Hanım."
Şirketten çıkarken sırıttım. Orhan Bey, çıkarları için neredeyse her şeyi yapabilecek bir potansiyele sahipti.
Onu kullanmak zor olmayacak ama işim bitince öldürmem gerekebilir.
Arabama bindiğimde Ferhat'ı aradım ve telefonu hoparlöre aldım.Arabayı sürerken telefonu açtı. "Buyurun Gamze Hanım."
"Şimdi depoya geliyorum. Yarım saate orada olurum. Ben gelene kadar Orhan Kayabey hakkında her şeyi öğrenin. " dedim.
"Emredersiniz Gamze Hanım."
Telefonu kapattım ve Kerim Bey'i aradım.
Telefon tam kapanmak üzereyken açtı ve "Gamze nerelerdesin be?" diye sordu.
"Olanları biliyorsun. Yarım saate benim depoda olabilir misin?" diye sordum.
"Büyük depoda mı?" diye sorunca "Evet." dedim.
"Olurum ama neden?"
"Hani bana olan borcunu ödemek istiyordun. Zamanı geldi." dedim.
"Benim hayatımla eşdeğer bir iyilik yapacağım. Yine büyük bir işin peşindesin."
Gülümsedim.
"Hem de çok büyük bir işin peşindeyim. Eğer başarılı olursam düzen yeniden kurulacak."
Kerim, "Yola çıktım." dedi. Sesi heyecanlı geliyordu.
"Orada görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattım ve derin bir nefes verdim.
Barbaros Kayabey ve babası, Orhan Kayabey'i, öldürdükten sonra şirketlerinin bana kalmasını sağlayacaktım.
Bana kalması için ya mirasta özel olarak şirketleri bana bırakmaları ya da mirasçıları olmam gerekiyor.
İkisi de bana miras bırakmazdı. Çünkü bunu yapmalarını istediğim zaman gerçek niyetim ortaya çıkmış olurdu.
Onlar da hayliyle miras bırakmazlardı ama mirasçıları ben olursam öldüklerinde yapabilecekleri hiçbir şey olmaz.
Tabii onları öldürünce de mafya iken yaptıkları, adamları, hepsi benim tarafıma geçerdi.
Barbaros Kayabey'in mafyalıktaki pozisyonu tanıyan herkesi korkutuyordu.
Onun işleri ile kendiminkini birleştirirsem ben ne istersem o olur.
Kahkaha attım.
Annemin katilini de seni de öldüreceğim Barbaros Kayabey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.