Bırakmıyorsun

1.6K 125 91
                                    

Gördüğüm son adamın bacağına sıktıktan sonra ağacın arkasından çıktım.

"Kim yollamış bu itleri, öğrenelim." dedim.

Barbaros beni onayladıktan sonra bacağına ateş ettiğim adamın yanına gittik.

Acıyla kıvranan adam tabancasına doğrulmuştu ki Barbaros yere düşen tabancayı tekme atarak uzaklaştırdı.

Adamın yanına eğildim ve yakasından tutup kendime doğru çektim. "Söyle, kimin adamısın?"

"Öldür beni."

Sıkıntıyla ofladım.

Tabancamı çıkarıp kafasına dayadım ve "Şakam olmaz, cevap vermezsen ölürsün." dedim.

"Konuşmayacağım."

Hiç düşünmeden kafasına ateş ettim.

Kan, üstüme sıçrarken ayağa kalktım ve yüzüme gelen kanları elimin tersiyle sildim.

"İtin üzerini ara. Bir ipucu çıkacak mı, bak."

Barbaros bana tuhafça bakınca "Hadisene." dedim.

"Ben adamlarından biri değilim. Emir vermek yerine rica etmen gerekir."

Kısa bir süre düşündüm. "Sonuç olarak ikisinde de üstünü arayacaksın."

"Hayır."

"Ne demek hayır?" diye sordum.

"Ben adamlarından biri değilim. Senin..." dediğinde durdu.

Benim neyimdi?

"Senin?"

"Adamın değilim." dedikten sonra arkasını döndü ve birkaç adım uzaklaştı.

Onu umursamadan adamın yanına eğildim ve üstünü aradım. Hiçbir şey yoktu.

"Barbaros diğerlerini arar mısın?" diye sordum.

"Ararım."

Tüm adamları aradıktan sonra tek bir ipucu vardı. Hepsinde bulunan çiçek dövmesi...

"Daha önce bu çiçek dövmelerini gördün mü?" diye soran Barbaros'a hiç düşünmeden "Görmedim." dedim.

Annemin katili kim ise sıradaki hedef bendim.

Yanımda Barbaros da vardı.

Ee bu adam Barbaros'un kartu ile Kerim'den araba alabildiyse Barbaros'a şimdi nasıl ateş açabilirdi?

Numaradan mıydı acaba?

Barbaros'a da ateş açılmıştı. Ölebileceği anlar oldu.

Numara değildi.

O zaman Barbaros ile annemin katilinin arasındaki bağ neydi?

Anlamıyorum.

"Peki sen? Daha önce hiç bu simgeyi gördün mü?" diye sordum.

"Görmedim. Yeni bir mafya olabilir mi?" diye sordu.

"Direkt bizi niye hedef alsın?" diye sordum.

Barbaros, "En güçlü olmak için en güçlüyü yenmek gerekir. Eğer ikimizi öldürmeyi başarsaydı diğer mafyalar ondan korkardı." dedi.

Doğru söylüyordu. Ofladım.

"Niye adamların bana ait olduğunu düşündün?" diye sorduğunda ona baktım.

"Bir anda öyle şüphelerim oldu. Bilmiyorum. Peki sen neden benim adamlarım olduğunu düşündün?" diye sordum.

"Eve gidersek ölmeyeceğimize emin olduğunu söyledin. Ne düşünebilirdim?"

Öyleyse yanlış anlamıştım. O an benim adamlarım olabileceğini düşünüyordu.

Barbaros, "Geç olmadan dağ evine gidelim." dedi.

"Tamam."

Barbaros elimi tutunca ona baktım. Elimi tutmak da onun için alışkanlık olmuştu.

"Birbirimizin arkasından plan yaptığımızı düşünecek kadar birbirimize güvenmiyoruz ama elimi de bırakmıyorsun."

Barbaros bu dediğim ile ellerimize baktı. "Arkamdan bıçaklama diye."

"İnanmadım ama susuyorum."

"İstiyorsan elini çekebilirsin." dediğinde "Hayır, kalsın." dedim.

Barbaros bu dediğime gülümserken dişleri görünmüştü.

Çok güzel gülüyor.

"Sen de hem söyleniyorsun hem de elini çekmiyorsun. Bir karar ver."

"Hem söylenip hem de elini tutmak istiyorum. Olamaz mı?"

Barbaros, "Sonuçta üvey annemsin. Ben de uslu bir çocuğum. Seni dinlerim." dediğinde güldüm.

"Yaramazlık yapmadığın sürece iyi anlaşacağız." dedim.

Barbaros beklemediğim anda belimden tutup beni kendine çekti ve "Bence yaramazlık yaptığımda daha çok eğleneceğiz." diye fısıldadı.

Gülümsedim.

"Eve gittiğimizde bunların hepsinin biteceğini söylemiştin."

Boğazını temizlemek için birkaç kez öksürdü.

"Hala eve gitmedik."

Çenesinden öptüm ve "Ama oyalanmadan eve gideceğiz." dedim.

Onu geride bırakıp yürümeye başladığımda "Kaşınıyorsun. Eğer böyle yapmaya devam edersen evde yüzüne bakmam." diye arkamdan söylendi.

"Paramparçayım. Lütfen bırakma beni." diyerek dalga geçtiğimde bana yetişti ve "Her türlü yanıma gelirsin. O zaman görüşeceğiz." dedi.

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin