Nefret

1.3K 106 84
                                    

Sandalyemde arkaya yaslandım ve derin bir nefes aldım. Bugün yorucu bir gün olmuştu.

Depodan sonra şirketime gelmiştim. Barbaros da kendi şirketine.

Kapım tıktıklanınca "Gel!" dedim.

İçeri giren Özgür'e baktım. Spor kıyafetlerini giymiş, beni bekliyordu.

Merakla, "Saat kaç?" diye sordum.

"Sekize geliyor. Anca gideriz diye düşündüm." diyen Özgür ile ayağa kalktım.

"Gidelim." dedim ve ceketimi askılıktan çıkarıp giydim.

Çantamı da aldıktan sonra "Uzun zamandır futbol oynamıyordum." dedim.

Bedirhan ile yaptığımız planı şirkete geldiğimde Özgür'e de anlatmıştım.

"Oynayabileceğine emin misin?" diye soran Özgür ile ofisimden çıkmıştık.

Derin bir nefes aldım.

"Uzun zaman oldu ama oynayacağım. Eminim." derken elimin hafifçe titrediğini fark ettim.

Titreyen elimi diğer elimle tutup titremesini durdurmaya çalışırken Özgür, "İstersen gitmeyelim." dedim.

"Yok, gidelim." dedim.

"O günün hala etkisindesin." dediğinde kabullenerek başımı öne eğdim.

Elimdeki kupayı havaya kaldırdım ve "Kazandık!" diye bağırdım.

Çok heyecanlıyım.

Anneme verdiğim bu haber ile annem normalde sevinip beni tebrik ederdi. Doğru gitmeyen bir şey vardı.

Maça bile gelmemişti.

Babam okuduğu kitabı yavaşça bir kenara koydu ve "Bundan sonra futbol oynamayacaksın." dedi.

Anlamayarak, "Ne?" diye bağırdım.

"Bağırma bana!"

Babamın sesi evde yankılanırken gözlerim dolmuştu. "Ama neden?"

"Küçüktün, salakça bir heves sandım ama kaç yaşına geldin. Bu zamana kadar kurslara gönderdik, takıma girdin. Artık yeter. Kızımın futbol oynarken çekilen fotoğraflarını daha fazla görmek istemiyorum."

"Ama futbolda ne var ki? Çok güzel bir spor." diye mırıldandım.

"Şu üstüne bak. Terli ve kirlisin. İlla topla oynamak istiyorsan voleybola yazdıralım, biraz kıza benze."

Sinirle, "Futbolu da kızlar oynayabilir." dedim.

"Ama benim kızım oynayamaz. Kardeşine bak, baleye gidiyor. Zarif ve güzel. Bir de senin haline bak, sokak çocuğu gibisin."

"Futbol oynayacağım!" diye bağırdım.

Babam ayağa kalktığında vuracağını biliyordum. Bunu bile bile geriye çekilmedim.

Annem de korkuyla ayağa kalkarken babam, "Sen bana karşı mı geldin?" diye sordu.

"Evet, geldim! Futbol oynayacağım!"

Babam sertçe tokat attığında kendimi yerde buldum. Dudağımdan akan kanı hissediyordum.

Elimden düşen kupaya baktım. Tekrar elime aldım.

"Senden nefret ediyorum!" diye bağırdım.

Babam üzerime yürürken annem cesaret edemediğini yaptı. "Bırakır, Selim. Şimdi küçük, ondan öyle dedi sana."

Babam, anneme döndü ve "Sen karışma!" diye bağırdı.

"Kız, kupa kazandı diye heyecanlanmış. Bundan sonra futbol falan oynamayacak. Sen ne istersen onu yapacak. Vurma kıza, bak zaten yorgun."

Babam, anneme sert bir tokat atarken "Anneme vurma!" diye bağırdım.

"Gamze!"

Bir anda Özgür'e baktım. Dalmışım.

"Daha on dört yaşındaydım, Özgür. Annemi gözlerimin önünde bayıltana kadar döverken."

Gözüm dolarken derin bir nefes aldım. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve "İşte bu yüzden oynayacağım." dedim.

"Sırf babam yüzünden bıraktım diye tekrar oynamak istiyorum. Kaç sene kursa gittim. Boşa gitmeyecek." dedim.

Özgür benden gurur duyduğunu belli edercesine gülümsedi.

"Krampon almamışsın yanına."

"Planıma göre o an oyuncu eksiği olacağı için benim haberim sanki yokmuş gibi olmalı. Eğer krampon götürürsem belli olur." dedim.

"Topuklular ile onca seneden sonra zor olmasın." dediğinde "Bilirsin zoru severim." dedim.

"Sen bile aşık oldun. Bir de aşık olduğun kişiye yakınlaşmak için planlar yapıyorsun."

Gülümsedim. "Hayat bu, ne olacağı hiç belli olmuyor."

"Gamze Kayabey, yıllar öncesinde olduğu gibi sahaların tozunu attıralım."

"Attıralım kardeşim."

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin