Sabah uyandığımda saat sekizdi. Özgür ile koltuklarda uyuyakalmıştık.
Özgür'e dokunmadan ayağa kalktım ve odama gittim.
Siyah takım elbisemi giydikten sonra aynada kendime baktım.
Takım elbise giymeyi seviyordum.
Siyah topuklu ayakkabılarımı da giyince geriye saç ve makyaj kalmıştı.
Barbaros'a sunmak için gece iyi bir teklif hazırlamıştım.
Hazırlanmam bitince saate baktım. Dokuza çeyrek vardı.
Şimdi evden çıksam dokuz buçukta Barbaros'un şirketinde olurdum.
Erkenden hazır bir biçimde gelmiş olmam bir artı kazandırabilirdi.
Merdivenlerden indiğimde Özgür'ün yenice uyandığını gördüm.
"Ben evden çıkıyorum! Sen de hazırlanıp şirkete git!" dedim.
Özgür, benim şirketimde çalışan yüksek mevkide bir personeldi.
Başta arkadaş olduğumuz için iş teklifimi kabul etmese de sonra bu işi hak ettiğini ikna ettiğimde işe başlamıştı.
Gerçekten de işinin hakkını veriyordu.
"Depresyondayım ben!" diye bağırdığında "Kes çeneni. Dün arabanı parçalayanların peşini sür. Sonra da şirkete git." dedim.
Özgür söylenirken evden çıktım. Arabaya bindikten sonra navigasyonu açtım ve arabayı sürmeye başladım.
Barbaros'u etkilemeyi başarırsam teklifimi kabul eder ve çevresinde bulunabilirim.
Tahmin ettiğim gibi dokuz buçukta şirkette olunca çevreyi inceleyerek yürümeye başladım.
"Gamze Hanım!"
Barbaros'un sesini duyunca ona döndüm.
Gülümseyerek, "Günaydın." dedim.
"Erkencisiniz." dediğinde "Erkenden gelmek istedim." dedim.
"Kusura bakmayın, işim var. Sözleştiğimiz gibi onda ofisime gelin lütfen." dedi.
"Tabii ki! Siz işinize bakın." dedim.
Barbaros bir şey demeden ofisine doğru yürümeye başladı.
Arkasından kaşlarımı çatıyordum ki arkasını döndü.
Hemen gülümsedim.
"Hepimiz iş insanıyız. Erkenden gelip vakit kaybetmek istemeyiz. Size önerim, tam saatinde gelin. Hem beklemezsiniz hem de vaktiniz ölmez."
Bir şey dememe izin vermeden ofisine girince arkasından söylenmeye başladım.
"Odunun insan bedenine girmiş hali!"
Sekreteri olduğunu düşündüğüm kadın, "Saat on olana kadar size bir şey ikram edelim. Ne arzu edersiniz Gamze Hanım?" diye sordu.
"Böyle iyiyim. Teşekkürler." dedim.
"Bir şey isterseniz buradayım. Seslenebilirsiniz." diyerek masasına giden kadın ile ofladım.
Erken gelip göze gireyim derken nasihat çekmiştim. Aynı dedemin ölmeden önce yaptığı gibi.
Yarım saat etrafı izlemek ve telefonla oynamakla geçmişti.
En sonunda saat on olduğunda sekreteri olduğuna emin olduğum kadın yanıma geldi.
"Barbaros Bey şu anda ofisinde sizi bekliyor." dediğinde "Teşekkürler." dedim ve ofisine gittim.
Kapıyı tıktıkladıktan sonra "Gel." demesi ile kapıyı açtım.
İçeri girdikten sonra "Müsaadenizle teklifimi anlatmaya başlayayım." dedim.
"Lütfen hiç kendinizi anlatmak ile yormayın. Cevabım hayır." dediğinde gülümsemem solmuştu.
"Ne demek hayır?"
"Teklifinizi reddediyorum yani."
Sinirlenmeye başlıyordum. "Madem reddeceksiniz niye yarım saat boyunca beklettiniz?"
"Sizinle toplantım saat onda başlayacaktı. Daha öncesinde iş hakkında konuşmak saçma."
"Daha teklifimi bile dinlemeden niye reddettiniz? En azından bunu açıklayın."
"Anneniz vefat etmiş. Öncelikle başınız sağ olsun." dediğinde kaşlarım çatıldı.
Benim hayatımı araştırmıştı. Acaba mafyalığı öğrenmiş miydi? Bilemiyorum. Yine de tedbirli olmakta fayda var.
"Şirketler annenizin üzerineymiş. Şimdi mirası bölünecek ve şirketlerin tamamı size kalmama ihtimali var. Kalsa dahi maddi açıdan bir düşüş yaşayacaksınız. Düşüş yaşayan birisi ile de anlaşma yapmak hiç mantıklı gelmiyor. Sizin düşüşünüz bizi de etkileyebilir."
Derin bir nefes verdim.
Yakasına yapışıp döve döve annemin katilini bulmamak için kendimi zor tutuyorum.
"Anlıyorum. Siz de haklısınız."
"Öyleyse iyi günler." dediğinde "İyi günler." dedim ve hızla ofisinden çıktım.
Hırslanmıştım. Hem de çok. Onu öldürmekle kalmayacağım.
Öyle bir plan yapacağım ki öldükten sonra bu kıymetli şirketlerini alacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.