Depoda Botanikçi'nin adamlarını araştırsın diye görev verdiğim Sinan içeri girince ona baktım.
"İyi haberlerin var mı?" diye sordu Özgür.
"Var Özgür Bey." dediğinde heveslendim.
"Anlat öyleyse, merak ediyoruz." dedim.
"Botanikçi'nin kimliğine ulaştık fakat galiba siz de kim olduğunu bulmuşsunuz." diye söze giren Sinan'a Barbaros, "Evet, bulduk. Siz başka bir şey buldunuz mu?" diye sordu.
"Adamlarını nasıl bulduğunu öğrendik."
"İşte bununla gelin. O kadar sadık adamı nasıl buluyormuş?" diye sordu Bedirhan.
"Adamlarının hepsi eski mahkumlardan. Eski mahkumlardan seçtiği kişiler de silah tutmayı bilen kişilermiş."
Merakla sordum. "Eski mahkumlara güvenmek zor olabiliyor. Nasıl tüm adamları ona sadık kalabiliyor?"
"Çünkü hiçbirini para ile tavlamamış."
Çok mantıklıydı. Sırf para için çalışan insanlar daha fazla para kazanmak için düşmanlardan gelen teklifleri kabul ederdi.
Bu yüzden çalışanlar bizden korksun, böyle bir şeyi düşünemesin diye ya sert görünürüz ya da onlara bizi sevsinler ve bizi arkamızdan bıçaklamasınlar diye jestler yaparız.
"Peki ne teklif ediyormuş?" diye sordu Barbaros.
"Hayatlarında en çok değerli olan şeyi. Kimisine ailesi için yardım, kimisine ise hayallerini. Ayrıca eski mahkum oldukları için çalışma imkanları çok az. Çoğu işyeri iş vermiyor. İyi maaşlı olan bu iş ve sunduğu teklif ile reddedildiği görülmemiş." diye anlatan Sinan ile dudağım aşağı doğru kıvrıldı.
Babamın bu kadar zeki olmasını beklemiyordum.
Olanları düşünürken ağzıma acı bir tat gelince yüzümü buruşturdum.
Özgür tam konuşacakken yüzümü aynı Barbaros gibi fark edip bana baktı.
Barbaros telaşla, "İyi misin?" diye sordu.
"İyiyim. Sadece olanları düşünüyordum." dedim.
Bana inanmadıkları biliyorum. Hepsinin kafasında bir soru işareti oluşmuştu.
Özgür'ün bakışları benden ayrıldıktan sonra Sinan'a beni fark edince soramadığı sorusunu sordu.
"Eski mahkumları nereden buluyormuş?"
"Eski mahkumların içindeki öfkeyi dindiremediği için gittiği popüler bir psikologun notlarını çalmış. İşine yarayacak kişilere ise teklifini sunmuş."
Bedirhan, "Bu kadar bilgiye nasıl bu kadar hızlı ulaşabildin? Baya iyi iş çıkarmışsın." dedi.
"Kimliğine ulaştığımız adamları araştırdıktan sonra hepsinin bahsettiğim psikologa gittiğini öğrendim. Psikologu araştırdığımda ise hırsızlık vakasına ulaştım."
Barbaros, "İyi iş çıkarmışsınız, gidebilirsin. Bu başarınızı daha sonra ödüllendireceğim." dedi.
"Teşekkür ederiz Barbaros Bey."
Sinan odadan çıkarken midem bulantısına baş dönmesi de eklenmişti.
Bu olanlar kesinlikle fazla gelmişti. Yüzüme su çarpıp kendime gelmeliyim.
Ayağa kalktığımda dengemi sağlayamayıp bir iki adım sendelenince Barbaros ayağa kalktı.
Hızla belimden tuttuğunda kendime gelmek için birkaç saniye bekledim.
Ben beklerken "İyi misin?" tarzında birçok soru gelmişti.
"İyiyim. Sadece dün üşütmüş olmalıyım." dedim.
Barbaros, "Keşke uçuruma gitmeseydik. Üşüteceğini hiç düşünmemiştim." derken sesindeki pişmanlık belli oluyordu.
"Nereden bilecektin? Şimdi yüzüme bir su çarpayım kendime gelirim." dedim.
Bir adım atmıştım ki midem bir kez daha bulandı. Elimle ağzımı kapatırken diğerlerini bırakıp koşarak banyoya gittim.
Yere oturup klozetin içine kusarken Barbaros'un saçlarımı geride tuttuğunu hissettim.
Midemdeki her şeyi boşaltmış gibi hissediyordum. Ayağa kalktığımda sifonu çektim.
"Hastaneye gidelim mi? Kötü görünüyorsun." diyen Barbaros'a "Gerek yok, normal bir üşütme. Şimdi bir şeyler atıştırırım. İlaç alıp bitki çayı içtikten sonra bir şeyim kalmaz."
"Öyle diyorsan." diye mırıldanan Barbaros'un içi rahat değildi.
Suyu açıp elimi yüzümü soğuk suyla yıkadım.
Biraz kendime gelirken "Bak, şimdiden daha iyi hissetmeye başladım." dedim.
Barbaros bu dediğime tebessüm etti. "Sana bir şey olacak diye korkuyorum be."
"Bana bir şey olmaz, merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.