Taksi geldiğinde Özgür'e baktım. Aklı başka bir yerdeydi ve ben nerede olduğunu çok iyi biliyordum.
"Sedat'ın barından sonraki üçüncü barda." dedim.
Özgür bilemeyerek bana baktı. İçten içe ne demek istediğimi de anlamıştı.
"Kim?" diye sordu.
"Aşkın'ın arkadaşının barıymış. Hala oradadır." dedim.
"Seninle gelmem gerekmez mi?" diye sorunca "Şu an bir işe yaramazsın." dedim.
"O zaman bir içki içebilirim." dediğinde "İçmelisin." dedim.
Özgür eliyle saçını düzelttikten sonra "Nasılım?" diye sordu.
Taksici, "Binecek misiniz?" diye sorunca sinirle, "Bekle iki dakika." dedim.
Özgür'e döndüm ve "Üstündeki ceketi çıkar." dedim.
Özgür dediğimi yapınca giydiği gömleğin ilk iki düğmesini açtım.
Kollarını açıp ikişer kez katladıktan sonra saçını hafif dağıttım.
"Ceketi omzuna at ve öyle yürüyerek git." dedim.
"Eyvallah." dediğinde gülümsedim.
"Eğer gay olmasaydın sana yürürdüm."
Özgür bu dediğime gülümseyerek gidince taksiye bindim.
Uysal da benimle birlikte taksiye binince "Evini tarif et." dedim.
Uysal, benim dediğimi yapınca söylediği yer dediklerini doğruluyordu.
Eski bir mahalleydi ve kötüydü.
"Taksinin parasını ödeyebilir misiniz?"
Taksicinin sorduğu soru ile "Ödeyemeyecek olsak taksiye binmeyiz. Şimdi arabayı sür." dedim.
Kendisine emir vererek konuştuğum için taksici biraz söylenmişti ama taksiyi sürmeye başlamıştı.
"Biraz pahalı gelecek efendim." diyen Uysal'a "Sorun olmaz." dedim.
Bir şey demeden arkasına yaslanınca ben de telefonumu çıkardım.
Güvenilir adamlarımdan biri olan Ferhat'a mesaj yazdım.
"Barbaros Kayabey hakkında neler biliyorsun?"
Anında çevrimiçi oldu. "Çok bir şey bilmiyorum efendim."
"Serbest mafya. Sadece işi olursa işine gereken kişiyi bulup arkasında iz bırakmadan işini hallediyor."
"Mafya iken neler yaptığını kimse bilmiyor."
"Başka?" diye sordum.
"Bilmiyorum." Aldığım cevap beni hoşnut etmemişti ama Sedat'ın anlattıklarından daha fazla bilgi edinmiş oldum.
"Başka şeyler de bulmaya çalış." yazdım.
"Tabii efendim."
Telefonu kapattım ve dışarıyı izlemeye başladım.
Bir buçuk saat sonra söylediği yere gelince taksiciye ücretini ödedim ve aşağı indim.
Uysal da benimle birlikte taksiden inince çevreye baktım.
Hep yıkık, dökük evlerdi.
"Lütfen beni takip edin." diyen Uysal ile bir apartmana girdik.
İkinci kata gelince Uysal, cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açınca anında iki küçük kız yanımıza geldi.
Tahminimce on, on iki yaşlarındaydılar.
İkisi de merakla bana bakarken Uysal, "Kızlarım. Sevda ve Eyşan. Büyük olan on üç, küçük olan on yaşında." dedi.
Gülümseyerek, "Ben de Gamze. Memnun oldum çocuklar." dedim.
İkisi de babasına çok benziyordu.
"İçeri buyurun." diyen Uysal ile ayakkabılarımı çıkarıp apartmana girdim.
"Ne içersiniz? Çay, kahve yapalım." diyen Uysal'a "Hiç gerek yok." dedim.
Küçük kızı, Eyşan babasına yanaştı ve "Acıktım." diye fısıldadı.
"Bir şeyler hazırlayayım." diyerek mutfağa gidecekti ki onu durdurdum.
Uysal merakla bana bakarken kızlara, "Siz ne yemekten hoşlanırsınız?" diye sordum.
"Şey." diyen Sevda bir şey demiyordu. İkisini de bir şey istemeye utanıyordu.
"Pizza sever misiniz? Ben çok severim." dedim.
İkisi de "evet" anlamında sallayınca "O zaman sipariş edebiliriz." dedim.
Eyşan heyecanla, "Sipariş edebilir miyiz, baba?" diye sorarken Uysal mahçup olmuş bir şekilde bana bakıyordu.
Hem çocuklarını kırmak hem de benden bir şey istemeye çekiniyordu.
"Benden size. Şimdi hadi içeri gidin. Benim babanız ile konuşmam gerek." dedim.
İkisi de sevinerek içeri gidince Uysal, "Zahmet etmeseydiniz." dedi.
"Öyle şey olmaz. Şimdi nerede oturabiliriz? Sizinle iş konuşmak istiyorum." dedim.
Şaşkınlıkla "İş mi?" diye sorunca "İş." dedim.
"Oturma odasına geçelim." diyerek odayı işaret edince tebessüm ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.