Kalbimin sıkıştığını hissederken bir diğer sayfaya geçtim.
"Selim, Orhan Kayabey ile olan ilişkimi öğrenmiş. Nasıl öğrendiğini bilmiyorum. Yanıma geldiğinde çok sinirliydi. Nasıl onunla ilişkiye girebildiğimi sordu. Beni kıskanmıştı. Bu beni sevdiğini mi gösterir? Neyi gösterirse göstersin canım yanıyor. Neden ilişkiye girdiğimi anlatamadım. Oysa ben hala kendisini seviyorum."
Günlük elimden düşerken sıkışan kalbimi tuttum.
Derin nefesler alırken Barbaros bana doğru bir adım atmıştı ki Özgür'e sarıldım.
Tuttuğum gözyaşlarımı serbest bırakırken Özgür, sırtımı sıvazladı.
"Hepsi benim suçum!"
Özgür benden ayrıldı ve kaşlarını çattı. Benim düşüncelerimin yanlış olduğunu düşündüğü zaman bu surat ifadesini yapardı.
"Hayır, Gamze. Senin suçun değil. Olanların hiçbiri senin suçun değil." diyen Özgür ile hıçkırıklarımın arasından, "Her gün yüzünü gördüğüm kadının neler yaşadığını anlamadım." dedim.
"Çektiği acılar, o yaşadıkları, üzüntüsü... Hiçbirini anlamadım. Berbat bir evladım."
Gizem, "Ben de anlamadım abla." derken ağlıyordu.
"Sen babamla yaşıyordun. Ben o kadını evde her saniye görüyordum. O bunları yaşarken hiçbir şey anlamadım. Bir de kendimi çok iyi bir mafya sanıyorum. Burnumun ucunda olan olayları dahi göremiyorum."
Barbaros, "Normal bir olay değil bu. Hem annen de sana belli etmemek için ne kadar uğraştığını günlüğüne yazmış." dedi.
"Haklısın, normal bir olay değil. İşte bu yüzden fark etmem gerekiyordu. Kadın bir aydır tehdit edilerek bir ilişkiye giriyormuş ve sırf bu ilişkiyi eski kocası öğrendi diye öldürüldü. Hem de hala aşık olduğu eski kocası tarafından öldürüldü!"
Bedirhan, Gizem ile ilgilenirken ellerim titriyordu.
Barbaros'a baktım.
"Babanın cesedi şu an morgda, değil mi?" diye sordum.
"Evet, cenaze yarına kaldı." diyen Barbaros ile "İyi öyleyse." dedim ve belimdeki tabancayı kontrol ettim.
Barbaros ayağa kalktı ve "Ne yapacaksın?" diye sordu.
"O mezara girmeden önce bedenine gerekenleri yapmalıyım. Yoksa bu öfkem dinmeyecek." dedim.
"Babamın cesedine işkence mi yapacaksın?"
Kısa bir süre düşündükten sonra "Evet, öyle yapacağım. Belki cesedi de gömülmeden önce yok olur." dedim.
"Adam zaten ölmüş, cesedine dokunma." diyen Barbaros ile kaşlarımı çattım.
"Dediğin gibi, zaten öldü. Cesedine zarar versem ne olur?"
"Ne gerek var ki? Eline ne geçecek?" diye sorduğunda hiç düşünmeden, "Az da olsa sinirim azalacak." dedim.
Barbaros, "Babamın cesedine zarar vermek yerine kendi babanı mı öldürsen? Sonuçta annenin asıl katili o." derken babasını koruduğunu hissetmiştim.
Yanlış bir niyeti yoktu ama babasının cesedine vahşice saldırmamı istemiyordu.
Daha önce de dediği gibi hızlıca bu cenazeyi halledip hayatına devam etmek istiyordu.
"Bir insanın ruhunu öldürmek de cinayettir. Ne kadar annemin katili babam olsa da bu tek onun eseri değil. Babam, nabzını kesti. Senin baban ise hayat ışığını. Benim gözümde ikisi de katil."
"Sana hak veriyorum ama olmuşla ölmüşe çare yoktur. Sadece intikam vardır ve ölmüş bir adamdan intikam alamazsın. Yaşayan bir adama ise aynılarının katça daha fazlasını uygulayabilirsin."
"Peki ölen adam? Onun cezası ne olacak?" diye sordum.
"Gittiği yerde cezasını çekiyordum. İnanıyorum."
Barbaros'a baktım. O da benim gibi dağılmıştı. Hızla ona sarıldım.
Barbaros kollarını bana dolarken "Artık bitsin istiyorum. Yoruldum." diye fısıldadım.
"Bitecek sevgilim. Hepsi bitecek ve bugünlerden ders alıp geleceğimizde mutlu olacağız."
"Umarım dediğin gibi olur, Barbaros."
"Olduracağız Gamze."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.