Benzer

1.4K 128 139
                                    

Evime geldiğimizde kapıdaki adamlarım hemen kapıyı açtılar.

Olanların sinirlenmeme sebep olduğunu biliyorlardı. O yüzden ne bir şey diyor, ne bana bakıyorlardı.

İçeri geçtiğimde Aşkın ve Gizem'in koltukta uyuyakaldığını gördüm.

Saate baktım. Gece yarısını geçmişti. Bugün çok hareketli bir gündü.

Gizem'in yanına gittim ve ona baktım. Bugün olanlar canını çok sıkmış olmalıydı.

Derin bir nefes verdikten sonra Gizem'in önünde eğildim ve onu yavaşça kucağıma aldım.

Ayağa kalktığımda Barbaros, "Manyak mısın? Koca kızı kucağında taşımak ne?" diye sordu.

"Sessiz ol uyandıracaksın. Spor salonunda Gizem'in iki katını kaldırıyorum." dedim ve merdivenlere yöneldim.

Gizem'i uyandırmadan odasına çıktığımda onu yatağına yatırdım.

Üstünü örttükten sonra "Bu işler bir bitsin, babamızın işini de bitireceğim." diye fısıldadım.

Gizem'in saçlarına bir buse kondurduktan sonra arkamdan kapısını kapatarak odadan çıktım.

Geri aşağı indiğimde Aşkın uyanmıştı. Üst dudağı patlamış olmalıydı.

Hırpalandığı belli oluyordu. Yurdumun insanı ne zaman sadece karşı cinse ilgi duyulmadığını tamamen öğrenecek?

Barbaros'un elinde ise evlilik cüzdanımız vardı.

Özgür, "Fazla merak etti." dediğinde "Baksın, sonuçta ikimizin evlilik cüzdanı." dedim.

Aşkın anlamayarak "Hala Karaayların gelini misin?" diye sordu.

"Öyleyim."

"O zaman bana başka bir şey anlatmayın. Anlayacak gücüm yok." diyerek arkasına yaslandığında güldüm.

"Beni sırf reklam için kullandın." diye mırıldanan Barbaros'a "En azından yaptığımız seks için önemsiz demedim." dedim.

"Bir anda ağzımdan çıktı. Önemsiz falan değil."

"Bir zahmet önemsiz olmasın. Başarılı, güzel ve güçlü bir kadınım. Benim yanımda olmayı geç, benimle seviştin. Değerini bil ve şükret."

Barbaros şaşkınlıkla bana baktı. "Egoya bakar mısınız?"

"Ne çok takıldınız egoya? O kadar çalışıp buralara gelmişim, bunun lafını tabii edeceğim. Boşuna mı çalıştım?" diye sordum.

"Karı koca kavgası izlemeyi çok severim ama biraz durur musunuz? Bir adam sizin susmanızı bekliyor." diyen Aşkın ile Barbaros ile aynı anda gözlerimiz kapıyı buldu.

Evi korumakla görevli olmayan bir adamımdı. Burada ne işi vardı?

"Hayrola? Ne işin var burada?" diye sordum.

"Barbaros Bey'in adamları kendisine ulaşamayınca size ulaşmak için şirkete geldiler. Biz de onları buraya getirdik. Ortada ciddi bir sorun var gibi görünüyor. İçeri alalım mı?"

"Tabii alın." dedim.

Adamım beni onaylayarak içeri iki adamı  getirdi.

İkisinin de yüzlerinden korktukları belliydi.

Barbaros, "Niye beni aradınız?" diye sorunca adamları birbirlerine baktı.

"Cevap verin!"

Adamlardan biri öne çıktı ve titreyerek, "Eve gizlice biri girmiş." dedi.

"Ee?"

"Babanız..."

Barbaros kaşlarını çattı. "Ne oldu babama?"

Adamlar cevap vermezken Barbaros sinirle yakasına yapıştı.

"Cevap ver! Ne oldu babama?" diye bağıran Barbaros ile Özgür bana baktı.

Bakışlarından ne demek istediğini anlayabiliyordum.

Barbaros'u bana benzetmişti.

Alt tarafı annemin öldüğü zamanki tepkim ile benzer bir tepki sergilemişti.

"Başınız sağ olsun."

Barbaros sertçe adamın yakasını bıraktı ve "Ben size boşuna mı maaş veriyorum?" diye bağırdı.

"Dikkatimizi dağıtmışlardı. Üzgünüz efendim."

Barbaros sinirle onlara arkasını dönüp saçını karıştırdığında sinirle bir nefes verdi.

Barbaros geri adamlarına dönünce sağdakini işaret ederek "Evi korumakla sen sorumluydun, değil mi?" diye sordu.

Barbaros belinden tabancasını çıkarıp adama doğrulttu.

"Barbaros Bey izin verin, hatamı telafi edeyim."

"Ben sana hatalarını telafi et diye değil, hataların sonucunda olabilecekler olmasın diye para veriyorum."

Silahı ateşlediğinde diğer adamına baktı. "Sana ve diğer evi koruyanlara sabah altıya kadar vakit. Bana ipucu bulun."

"Barbaros Bey aslında güçlü bir ipucumuz var."

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin