Gizem'den Devam
Marketten dönerken sokakta köpek görmem ile onlara bakmadan yürümeye çalıştım.
Köpekler ayağa kalktığında korkuyla arkamı döndüm ve yavaşça oradan uzaklaşmaya başladım.
Köpekler havladığında ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Köpekler bana doğru koşmaya başlayınca poşetleri yere attım ve kaçmaya başladım.
Arkama baktığımda bana yaklaştıklarını gördüm.
Bir evin bahçe duvarı olduğunu görünce zıpladım ve duvara tırmandım.
Köpekler duvarın altında havlarken "Hoşt." dedim.
"Ay yardım edin! İmdat!"
Çevrede hiç mi insan olmaz! Korkudan ellerim titriyordu.
Köpeklere baktım ve "Ya gider misiniz? Rica ediyorum." dedim.
Köpekler havlayınca "Asıl size hav!" diye bağırdım.
Köpekler duvarın önünde havlamaya devam edince "Ağlayacağım valla. Telefon da almadım yanıma. Ya gidin!" dedim.
"Bakın aldığım yiyecekler sizin olsun. Anlaşalım."
Korna sesi duyulduğunda farlarını açarak gelen arabaya baktım.
"Hay ben seni alnından öpeyim!"
Köpekler korkuyla kaçışınca şoför tarafındaki kapı açıldı.
Aşağı inen kişi ile ağzım açık kaldı. "Bedirhan Bey!"
"Gizem Hanım?"
Bedirhan Bey; hayallerimin erkeği, kibar, düşünceli, zeki ve yakışıklı patronumdu.
Dualarım kabul olmuş gibi beyaz atlı prens edasıyla gelmişti bakışlarında ömür bulduğum.
Duvarın üstünden Bedirhan Bey'e bakarken Bedirhan Bey, "Ee aşağı inmeyecek misin?" diye sordu.
Ne kadar da güzel soruyor, kurt bakışlım.
"Bedirhan Bey iyi hoş diyorsunuz da ben can havliyle buraya nasıl çıktım, bilmiyorum. İnemem." dedim.
Bu dediğime gülerek, "Bacaklarını aşağı doğru sarkıt." dedi. Ay nasıl da ben ineyim diye yardım ediyor.
Bacaklarımı duvardan aşağı sarkıttıktan sonra aşağı atlamak için yere baktım.
"Yok, yapamam ben."
"Ee orada mı kalacaksın?" diye sorunca "Olabilir Bedirhan Bey." dedim.
"Bu hafta izinliydim ama erkenden işe başlayabilirim. Bu arada yarın malzeme kontrolü için depoları gezeceğiz." derken Bedirhan Bey beni durdurdu.
"Gizem."
İsmimi hanımsız söylemişti. Sadece Gizem. Parıldayan gözler ile ona baktım.
"Efendim."
"Şimdi bacağını sarkıttın ya, hafifçe aşağı atla. Ben seni tutacağım." dediğinde ona baktım.
Beni mi tutacak? Heyecanlandım.
"Düşmem, değil mi?" diye sordum.
"Söz veriyorum, düşmezsin." dediğinde derin bir nefes verdim.
Aşağı doğru atladığımda korkuyla gözlerimi kapattım.
Belimde hissettiğim eller ile gözlerimi açtım.
Bedirhan Bey ile yakın durmanın verdiği heyecan ile "Selam." dedim.
Bedirhan Bey gülerek "Selam." dedikten sonra beni yere indirdi.
"Şey teşekkür ederim. Köpekler öyle üstüme gelince poşetleri atıp kaçtım. Siz gelmeseniz herhalde sabaha kadar burada dururdum. Bir de telefonum da yanımda yok." dedim.
Bedirhan Bey, "Arabaya bin hadi. Ben de şu yerdeki poşetleri alayım." dediğinde itiraz etmeden arabasına bindim.
Arabası buram buram onun parfümü kokuyordu.
Ne kadar da güzel kokuyor. Ölene kadar koklarım.
Bedirhan Bey poşetleri bagaja koyduktan sonra şoför koltuğuna oturunca "Evin nerede?" diye sordu.
"Benim evim değil. Ablamın evi. Galiba orada kalacağım, bilmiyorum. Neyse şey buradan düz düz düz gidiyoruz. Sonra bir site var. Oradan sağa döndükten sonraki villalardan."
Bedirhan Bey tarifime gülmemek için kendini tutarken anlamayarak ona baktım.
"Bir şey mi var?"
"Sadece arabanın ışığı ile pijamaların fark edildi."
Üstüme baktığımda ayıcıklı pijamalarım olduğunu gördüm.
"Yakışmış. Tatlı görünüyorsun."
Düşünmeden, "Yani normalde tatlı değil miyim?" diye sorduğumda Bedirhan Bey bana baktı.
"Her zaman tatlısın. Sadece şimdi dile getirmek istedim." dediğinde utanarak gülümsedim.
"Geçenlerde şirkette arkadaşlarına sağlıklı besleneceğini söylüyordun. Poşetlerdekiler pek dediklerinde uyuşmuyor."
"Şey kutlama için aldım. Ablam evlenme teklifi aldı. Belki tanırsınız. Orhan Kayabey'den."
Bedirhan Bey arabayı ani frenle durdurdu ve "Orhan Amca mı?" diye sordu.
"Benim bunu söylememem lazımdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.