"Malum babamla evlendin sanıyordum ve köstebek olduğunu düşünüyordum." diye söze başlayan Barbaros'a "Bunları biliyorum." dedim.
"Düşündüm ki..." Gözlerini kaçırdı. "Babamla evlendiğini magazin haberleri öğrendikten sonra babamı benimle aldattığın öğrenilirse..."
"Şerefsiz!"
Yastığım ile Barbaros'a vurdum. "Babanla seni aynı anda yürüttüm diye haberlere çıkartacaktın beni!"
"Hem babam da ayrılmak zorunda kalırdı. Ben de cici anneye maruz kalmazdım." diyen Barbaros'a "Bir de benim yaptığım planlara sinsice derler. Sırf benim adımı çıkarmak için kendini de dibe batıracaktın." dedim.
"Aslında şeyi şeyi ayarlanmıştım ama konuşmanın manası yok. Ben artık öyle bir şey yapmam. Sen de zaten ses kaydı bulunan telefonumu çoktan imha ettin." dedi.
"İnsan sevdiğine bunu yapmaz." dedim.
"Stefan Zweig yapmıştı." diyen Barbaros'a baktım.
"Zweig mi?"
"Zweig, Alman şair Kleist’ın, eşini ve kendisini silahla vurarak intihar etmesinden çok etkilendiği için eşi Lotte ile bunu yaşamak istediğini bilmiyor musun?"
"Sadece yaşanılan siyasi ve sosyal zorluklar sonucu karısıyla intihar ettiğini duymuştum." dedim.
"Zweig, bir soda şişesinin içine veronal denilen zehri ilave ettikten sonra bu şişeden üç büyük yudum almış ve eşine şişeyi uzatmış. "Yanıma gelmek arzusundaysan eğer bunu istediğin zaman yapabilirsin." demiş. Eşi Lotte ise ona "Beni seviyor musun?" diye sormuş. "Evet" cevabını veren Zweig ile Lotte, şişenin tamamını içip, çiçekli elbisesiyle eşinin yanına uzanmış."
Bu olayı hiç duymamıştım. Sadece o zamanlar çektiği zulüm ve baskıları biliyordum.
"23 Şubat 1942 tarihinde eşi ile birlikte intihar eden Stefan Zweig'in en çok okuduğu yazarlardan birisi olan Montaigne’in kendini bulduğu ifadesi, "En gönüllü ölüm, ölümlerin en güzelidir." şeklindedir."
Barbaros'a baktım. "Buradan hangi anlamı çıkarmalıyım kocacığım?"
"Bana şükretmelisin. Kendimle birlikte seni de intihara sürüklemiyorum. Ne kocalar var, karılarına zehirli soda ikram ediyorlar."
"Sen de bana şükretmelisin." dedim.
"Niye? Yemeğime ilaç kattın diye mi?" diye sordu.
"O günleri unutmak gerek. Oldu, bitti." dedim.
Barbaros, "Söyle öyleyse, niye şükretmem lazım?" diye sordu.
"Direkt bana şükretmelisin. Benim gibi biri zor bulunur." dedim.
Barbaros bu dediğime güldü. Yanını işaret ederek, "Hadi, yat yanıma." dedi.
Hiçbir şey demeden yanına yattım ve bana sarılmasına izin verdim.
İç çekti. "Yarın zor bir gün olacak." dedi.
"Öyle. İyi bir plan yapmalıyız." diye ona destek çıktım.
"Bedirhan, tüm çalışanları sorguya çekip kartımı alan kişiyi bulur. Biz de Kerim'i ufak bir sorguya çekeriz." dediğinde "Aşkın'ın babası işi uzatır mı?" diye sordum.
"Normalde uzatır ama şimdi ne yapacak bilmiyorum. Yine de o konuya karışmamıza gerek yok. Özgür'e güveniyorum. O halleder." diyen Barbaros'ta Özgür'ün güven sağladığını öğrenmek mutlu etmişti.
"Benim babam da sıkıntı. Gizem'i rahatsız etmeye devam edecek, biliyorum. Bu işler bittiğinde onun da işini halletmemiz gerek." dedim.
"Hallederiz be."
Sıkıntıyla ofladım. Kafamı Barbaros'un göğsüne yaslarken yaslarken "Neden sorunlar bitmiyor?" diye sordum.
"Şöyle düşün, bunların hepsi bir gün bitecek. O gün çok güzel olacak."
Umarım öyle olur.
Barbaros, saçlarımdan öptükten sonra "Hadi uyu." dedi.
Gözlerimi kapatmadan önce "Babanı ne kadar çekemesem de senin için böyle olsun istemezdim." dedim.
"Bazı zamanlar kaderimiz, başka insanlar yüzünden altüst olur. Bize düşen, ayakta durup hayatımızı sürdürmek."
"Yanımdasın diye mutluyum." diye fısıldadım.
Barbaros bana sardığı kollarını sıkıştırdıktan sonra "Ben de çok mutluyum." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
ChickLitAnnesinin ölümünü araştıran bir mafya, katile ulaşmak için bir başka mafyanın çevresine girip ona yakınlaşmaya başlar. Yalanlar ile kurulan bir evlilik, intikam ve aşk.