Uyuşturucu

1K 103 36
                                    

Yüzüme dökülen su ile gözlerimi araladım.

Deponun kırık camlarından içeri giren güneş ışıkları ile aşağı yukarı sekiz saat uyuduğumu düşünüyordum.

Dün beni zincirle bağlayan adam elindeki kovayı yanıma bıraktı ve "Tuvaletin gelirse buna yapacaksın." dedi.

"Bir de gazete ve kum getirseydiniz. İşimi orada hallederdim." dedim sitemle.

Adam beni umursamadan önüme bir tepsi koydu ve "Bunları ye." dedi.

"Önce sen yiyeceksin. Zehirli olmadığını bilmek istiyorum." dedim.

Alayla güldü.

"Bana hala emir verebileceğini mi sanıyorsun? Hayvan gibi zincirle bağlısın."

"Zincirle bile emir verebiliyorsam bence zinciri hiç çözme. Yoksa sana olacakları bir başkası kendi gözüyle görüp kendi kulağı ile duysa inanamaz." dedim.

"Çok iddialısın."

Güldüm.

"Buna gerçekler denir. Şimdi buraya gel. Bunu yiyeceksin." dedim.

Önümde eğilip elini çatala doğrulttuğunda ondan önce davranıp getirdiği salatayı karıştırdım.

"Böyle ye."

"Yerim." diyerek çatalı elimden aldı ve salatanın farklı noktalarından yedi.

Ayağa kalktığında "Afiyet olsun." dedim.

Bir şey demeden geriye çekilirken tepsiyi bir kenara koydum.

Adama bir şey olmadığına emin olduktan sonra yiyecektim.

Beni öldürmezlerdi ama zehirlemeye kalkabilirlerdi. Her türlü şeye hazırlıklı olmalıyım.

"Seni zehirlemeyeceğim, Gamze." diyerek içeri giren babama baktım.

"Niye? Zehirlemek yemiyor mu?" diye sordum.

"Şu haline bak. Acınası ve sefilsin." diyen babama "Bunu eski karısını ve dünürünü öldüren biri mi söylüyor?" diye sordum.

"Pardon. Aslında dünür sayılmazlar. Sonuçta bir ilişkileri vardı, değil mi?" diye sordum.

Annem ve Barbaros'un babası olacak o iti birlikte kullanmak midemi kaldırmıştı ama babama karşı kozlarım azdı. Onun yanlış bildiklerini de kullanmalıydım.

"O kadın bana ihanet etti!" diye bağırdığında "O kadın ile boşanmıştınız! Onun özel hayatına saygı duyman gerekirdi!" diye bağırdım.

Babam sinirle kasılırken "Her şey çok güzel olabilirdi." dedi.

"Evet ama bunun için senin ölmen gerekiyor." dedim.

"Eğer Orhan denilen o it olmasaydı tüm planlarım tıkırında işliyordu!"

Anlamayarak babama baktım.

Bunların hepsi Orhan Kayabey, annem ile yaklaştığı için değil miydi? Nasıl tüm planlarını o bozabilirdi?

"Ne diyorsun sen be?" diye sordum.

Babam, "Tabii, hiçbir şeyden haberin yok." dedi ve bir sandalyeye oturdu.

"Aslında ölecek olan kişi sendin. Annen benimle evlenecek ve mutlu bir hayat yaşayacaktık. Şirketler yine benim olacaktı."

Sanki onun elinde esir değilmişim gibi "Annem seninle olmazdı. Hem senin gücün beni öldürmeye yetmez." dedim.

"Bu yüzden yıllardır ufaktan dozunu arttırdığım uyuşturucular vücuduna giriyor."

Bedirhan'ın yoksunluk ile ilgili dedikleri beynimin içinde yankılanırken dehşetle babama baktım.

"Bana ne yaptın?"

"Yıllardır sana uyuşturucu veriyorum. Şirketindeki çaycı çok mu masum sanıyorsun? O benim adamım."

Sinirle "Şerefsiz." dedim.

"Orhan Kayabey olacak o adam olmasaydı seni bir süre sonra uyuşturucudan öldürecektim. Anneni teselli ederken yakınlaşacak ve tekrar evlenecektik. Şirketler tekrar benim olacaktı."

İğrenerek babama baktım.

"Ama o adam, anneni benden çaldı. Ben de intikamımı aldım!"

Sinirle bağırmaya başladım.

"Annem sana ait falan değildi! Her şey senin yaptıklarının sonucu! Eğer iyi bir insan olmayı başarsaydın annemle hala evli olurdun! Doğru ya, iyi bir insan olsan sırf şirketler için türlü türlü plan yapmazdın!"

Babam ayağa kalktı ve "Bu hayatta kötüler kazanır, Gamze. İyiler hep kaybeder." diye fısıldadı.

Sinirden elim ayağım titrerken "Bunu sen ölürken kulağına fısıldayacağım." dedim.

YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin