Bölüm 5

902 70 18
                                    

ARINA HOLT

Gözlerimi açtığımda hiç bilmediğim bir yerdeydim. Yattığım yatağın yumuşaklığı bana ne kadar zamandır hapsolduğum soğuk ve sert odadan kurtulduğumu fark ettirdi. En son kaçmanın imkansız olduğu bir yerde yarı baygın olduğumu hatırlayınca kendime acaba öldüm de cennete mi düştüm diye sordum. Korkuyla kafamı sola çevirdiğimde Aries'in yanımdaki sandalyede kafası yana düşmüş bir şekilde uyuyakaldığını fark ettim ve istemsizce gülümsedim. Kafamı öteki tarafa çevirdiğimde ise kapıda birinin bana baktığını gördüm. Takım elbise giymiş ciddi biriydi. Bütün halsizliğime rağmen "Neredeyim ben?" diye sormayı başarabildim. Adını bilmediğim adam ise bana doğru bir adım attı.

Yanakları içine çökük ciddi bir yüz yapısına sahipti. Kaşları tuhaf bir açıyla kıvrılmıştı. Öfkeli mi yoksa meraklı mı olduğunu anlayamamıştım. Elini ceketinin cebine sokarak "Cadı olduğunuzu varsayıyorum." dedi. Konuşacak enerjim olmadığından kafamı evet anlamında salladım. Tanımadığım adam halimi anlamış olacak ki "Biraz dinlen." dedi ve nöbet tuttuğu kapısına döndü.

Bir anda kendime geldim. Neredeydim ben? Bu adam kimdi? Neden nöbet tutuyordu? Yoksa bizi o mu kaçırmıştı? Bunu tek başına mı başarmıştı? İyi de bu imkansızdı. Panik dalgası vücudumu iyice ele geçirirken Sakin Ol diye bir ses kafamın içinde yankılandı. Kafamı çevirip Aries'e baktığımda bana endişeyle baktığını gördüm.

Şu ana kadar her şeyin altından birlikte kalktık. Bunu halledeceğiz. dedi telepatik yolla.

İşte bizim tuhaflığımız da buydu. Öteki cadılardan farklı olarak biz telepatik yolla konuşabiliyorduk. Neden böyle bir özelliğimiz olduğunu bilmiyordum. Belki ikiz olduğumuz içindir belki de... Bilmiyorum ama çok iyi bildiğim bir şey var o da farklı olduğumuz. Uzun süren bu sessizliği midemin gurultusu bozdu. Kapıdaki adam karnımın guruldamasını duyunca kafasını aniden bana çevirdi. Bu hareketi onun vampir olduğu yönündeki tahminlerimi doğruladı. Aynı zamanda utançtan yüzümün kıpkırmızı olmasına sebep oldu.

"Niklaus" diye seslendi. Kaç kişiydi ki bunlar? Neden bizi kaçırmışlardı? Yoksa onlar da mı bizim üzerimizde deneyler yapacaklardı? Merdivenlerden yukarı çıkan kişinin çıkardığı gıcırtılar beni iyice korkuttu. Kapıda onu görünce ise tüylerim diken diken oldu. Korkutucu olan tipi değil bakışlarıydı. Siyah bir tişört giymişti. Boynunda birkaç tane kolye vardı. Yeşil-mavi renkte gözleri ürkütücü bir şekilde bana bakıyordu. Açık kahve saçlarıyla aynı renkteki kaşları öfkeyle çatılmıştı. Bana dik dik baktığında kafamı Aries'e çevirdim.

Sence onlar da bizim üstümüzde deney mi yapacaklar? diye sordum.

Bize ötekiler gibi davranacak olsalar seni yumuşacık yatağa yatırmazlardı. diye beni biraz da olsa rahatlatan bir cevap verdi. Cesaretimi toplayıp tekrar onlara baktım. Ürkütücü olan bize doğru bir adım atınca ciddi adam kolunu önüne uzatarak onu engelledi.

"Önce bir şeyler yemeleri gerek" dedi ciddi adam. "Sorgu için acelemiz yok."

Korkunç adam her ne kadar bundan memnun olmasa da kafasını salladı ve kollarını göğsünün önünde kavuşturarak duvara yaslandı, bize dik dik bakmaya başladı.

Yalnız fark ettin mi bilmiyorum, yemek yememiz konusunda hem fikirler ama yemek getirmek için herhangi bir girişimde bulunmadılar. dedi Aries.

Azıcık hareket etseler iyi olur. Çok acıktım. dedim. Kısa bir süreliğine olsa da mideme gerçek bir yemek gireceği için sevinmiştim. Bizi hapis tuttukları süre boyunca serumla damarımıza besin verdikleri için tat alma duyularımın körelip körelmediğini merak ettim.

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin