RHEA BREINER
"Günaydın." dedim elimde kahveyle yeni uyanmış misafirimize bakarak. "Hayret, geç kalktınız bugün."
Beatrix biraz zorlarsam gülümseme diyebileceğim bir surat ifadesiyle bana baktı. "Günaydın." Sanırım artık bu eve ve bize alışmaya başlıyordu. Gerçi çok alışmasına gerek yoktu, en kısa sürede buradan gidecekti.
Grey'in evine kıyasla küçük olan evimizin salonu da Grey'in salonundan daha küçüktü ama zaten toplantıların hiçbiri burada yapılmadığı için bu bize bir sorun yaratmıyordu. Normal koşullarda iki kişi rahatça yaşabildiğimiz minik evimizi seviyordum.
Beatrix her geçen gün daha salaş giyinmeye başlamıştı. Bizim yanımızda rahatlamaya başlamış olduğunun başka bir kanıtıydı bu da. Saçlarını salık bırakmıştı ve hafif dağınık bir görüntüsü vardı. Beyaz sade bir tişört üstüne kot bir ceket giymişti. Altında da siyah düz bir pantolon vardı. Benim ona baktığımı fark edince ister istemez ellerini saçına götürdü ve düzeltmeye çalıştı.
"Brody de çok oyalanmasın, sizi bir an önce Greylere bırakalım." dedim gözlerimi onun üstünden kaydırırken. Ardından da ekledim. "Sizden sonra yapmamız gerekenler var."
Bunu Beatrix'e söylemiş olsam da Brody'nin beni duyduğunu biliyordum. Zaten bunu demem üzerine bir dakika bile geçmeden salonda belirmişti. Kıvırcık saçlarını toplamış olsa da bazı bukleler tokadan kurtulmayı başarmıştı. Üstünde vücudunu sıkıca saran lacivert, ince bir kazak vardı. Altına ise o da Beatrix gibi siyah bir pantolon giymeyi tercih etmişti.
Kahvemden son bir yudum alıp onu tezgaha bıraktıktan sonra ayağa kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Beatrix ve Brody de ses çıkarmadan beni takip ettiler. "Geç uyandığınız için kahvaltı yapacak vaktiniz kalmadı maalesef." dedim kapıyı açarken. Ama dediklerimin çok da bir anlamı olmadığını da biliyordum. Burada uyandıkları hiçbir sabah ikisi de kahvaltı yapmamıştı.
Kapıyı kilitledikten sonra Kai'ın hala arabanın camlarını silmekle uğraştığını gördüm. Yaklaşık bir saat önce arabayı temizleyeceğim diye çıkmıştı ve hala devam ediyordu. Bana bunu ilk söylediğinde şu ergen filmlerindeki gibi üstsüz bir şekilde, bol köpükle arabayı yıkarsa ona seve seve yardım edeceğimi söylemiştim ama konu arabası olunca şaşırtıcı bir ciddiyete bürünüyordu. O yüzden ben de onu tek başına bırakıp içeri girmiş ve biraz huzur içinde kitap okumuştum.
"Şurası çamurlu kalmış." dedim sahte bir hoşnutsuzlukta.
Kai benim kelimelerime tepki olarak öfkeyle bana baktı, ben de karşılık olarak ona gülümsedim. Bir süre daha bana o şekilde baktıktan sonra yüz ifadesi yumuşadı ve elindeki bezi evin bahçesine fırlattı. Çaktırmamaya çalışsa da ben, onun bu bir saatlik temizlik saçmalığından ne kadar bıktığını görebiliyordum.
Hepimiz hızlıca arabaya bindikten sonra Grey'in evine gitmek üzere yola koyulduk. Beatrix kafasını cama yaslamış bir şekilde dışarıyı izliyordu, bu hali bana zorla okul gezilerine götürülen çocukları andırmıştı. Brody ise Beatrix'i izliyordu, onun için ne kadar endişeli olduğunu görebiliyordum. Bu yaşadıkları şey ikisini de yıpratmış olsa da Beatrix daha acınası durumdaydı, herkes farkındaydı bunun. Brody de bunun farkında olduğu için kendi adına endişelenmektense daha çok Beatrix adına endişeleniyordu. Aman ne tatlı.
"Köpek mi alsak?" dedi bir anda Kai. Hepimizin dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştı, en çok da benim. Kaşlarımı çatmış bir şekilde ona baktım. O da yan gözle bana baktıktan sonra tekrar yola çevirdi gözlerini. "Niye öyle baktın?"
"Anlamadım çünkü." dedim, yüzümde kafamın karışıklığını belli eden bir ifade ile.
"Ne demek anlamadım? Neresini anlamamış olabilirsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanficMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...