JAC O'DONNEL
Annemin ölümünden beri takip ediyordum, bu tuhaf tarikatı. Çoğu zaman sakin bir şekilde plan yapıp, önemsiz önemsiz görevlere çıkarlardı. Ama son zamanlarda daha farklıydı. Nasıl denir..? Harekete geçmişlerdi. Mystic Falls adında bir yere merkez kurmuşlardı.
Gerçi merkez denemezdi. Sadece başlarındaki kadının bir süredir kaldığı bir evdi. O kadar. Onun dışında bir merkezde toplanamayacak kadar kalabalıklardı ve ona rağmen nasıl bu kadar organize olmuş bir gruplardı anlayamıyordum.
Mystic Falls'a giden yolda bir ekiple karşılaştığımda, 'merkezlerine' göz atmaya gidiyordum. Saldırmaya ya da herhangi bir şey yapmaya değil, sadece göz atmaya. Tek başıma bu tarz şeyler yapacak kadar güçlü bir cadı değildim, ne yazık ki. Neyse, bu ekip yürüyerek gidiyorlardı ve ister istemez peşlerine takıldım. Siyah büyük bir arabaya bindiklerinde aceleyle bir taksiye atladım ve filmlerdeki gibi havalı bir şekilde "Öndeki arabayı takip edebilir misiniz?" dedim. Evet, belki o kadar havalı değildi. Daha çok... Kibardı. Ama sıkıntı yoktu, sonuç olarak taksi görevi güzel bir şekilde yerine getirdi ve beni siyah arabanın park ettiği sokağın başında indirdi.
Ağaçların arkasından ilerleyerek park eden arabaya yaklaştım ve olacakları izlemeye başladım. Arabadan ilk inen kişi genç bir kızdı. Turuncu, uzun, düz saçları ve yüzünü kaplayan çilleri vardı. Şirin bir siyah elbise giymiş ve koyu renkli bir ruj sürmüştü. Aslında çok tatlı bir kıza benziyordu. Sokakta karşılaşsam böyle düşünürdüm herhalde. Ama şimdi olay farklıydı. Eğer karşımdaki bir Tox ise durum tamamen değişiyordu. Sokağa şöyle bir göz atmak için sağ sola bakınca ağacın arkasına daha çok sokuldum ve ayaklarımın fark edilmemesini umdum. Kapının çalınma sesiyle ise kafamı tekrar eğerek kızı izlemeye başladım.
Ben kafamın çektiğim süre boyunca arabadan başka bir oğlan inmişti. Uzun boyluydu ve kahverengi dağınık saçları vardı. Altına kot ve üstüne de siyah bir tişört giymişti. Bir de başka bir kız daha vardı. Kahverengi saçlarını aşağıdan bir at kuyruğu ile toplamıştı. Mavi bir bluz ve siyah bir pantolon giymişti.
Oğlan kapının önüne park ettikleri arabaya rahat bir şekilde yaslanmıştı ama rahat görünmesine rağmen arada bir kafasını kaldırıyor, çevresine bakınıyordu. Kahverengi saçlı kız ise kapının yanına, kapıyı açan kişinin göremeyeceği şekilde duvara yaslanmıştı. Bu evde yaşayanlar kimdi bilmiyorum ama az sonra başlarına gerçekten kötü bir şeyler gelecekti.
Kapı açılmayınca kızıl saçlı kız tekrar kapıyı çaldı. Bu sefer kapı kısa süre içerisinde açıldı ve girişte orta yaşlarda bir adam belirdi. Kıza şaşkınlıkla bakıp bir şeyler söyledi. Kızın cevabını duyduktan sonra adam kaşlarını çatarak kıza baktı ve kapıyı kapamak için hareketlendi ama kapının yanında bekleyen kız hemen uzandı, kapıyı tuttu. Adam içeri doğru bir şeyler bağırdı. Hem kaçmaya hem de Toxların içeri girmesini engellemeye çalışıyordu. Kızıl saçlı kız, elini havaya kaldırdı ve yumruğunu sıktı. Adam öksürerek yere düştü, ellerini boğazına götürdü ve kendini kurtarmaya çalıştı. Ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. Bir süre sonra yere yığıldı ve hareketsiz şekilde yatmaya başladı. İki kız içeri girerken oğlan arabanın önünden ayrılmadı.
Adamı hemen öldürmelerinden ve adamı hiç umursamamalarından anlaşıldığı üzere buraya gelme sebepleri adam değildi. Belki merkeze bir saldırı düzenleyemiyordum ama bu göreve burnumu sokabilirdim sanırım. Evin arka kapısı var mı diye bakmak çok uzun süreceğinden önden girmem gerekiyordu. Ama şu uzun boylu çocuğu atlatmam gerekecekti... Tamam ben bir cadıydım ama kabul etmem gerek ki cadılık özelliklerim çok iyi değildi. Ama buna rağmen kolay ve klasik bir şey yapabileceğimi düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...