ELIZABETH "LIZZIE" SALTZMAN
Yaklaşık bir saattir kıpırdamadan okuduğum kitabın kaldığım sayfasına bir kağıt parçası sıkıştırdım ve kitabı fırlatırcasına sehpanın üstüne bıraktım. Artık sıkılmaya başlıyordum. Son zamanlarda sadece kitap okuyor, dizi izliyor ve boş boş oturuyorduk. Dışarı bile çıkamıyorduk. Sonuçta Toxlar bizi arıyordu. Bu yüzden de her sabah kalktığımızda büyüleri yenilememiz gerekiyordu ki eğer Toxlar bizi bulma konusunda gerçekten inatçılarsa rahatça yeni büyüler kullanıp bizi bulabilirlerdi. Yani sıkıntıdan ölmediğim zamanları da Toxlar bizi bulacak diye endişelenerek geçiriyordum. Hayatım ne kadar da güzeldi.
Ayrıca Jeremy'nin evini de istila etmiştik. Eskiden ailesiyle bu evde yaşadığı için ev aslında üçümüz için yeterince büyüktü. Jeremy kız kardeşinin odasında kalmamızı istememişti ama o oda dışında da kalacak bir oda daha vardı. Hiç düşünmeden oraya yerleştiğimde Josie'nin benimle aynı fikirde olmadığını fark etmiştim. O günden beri salondaki kanepede yatıyordu ve ne kadar yer değiştirmemiz için ısrar etsem de beni umursamıyordu. Bu da benim vicdan azabımın artmasına neden olmaktan başka bir işe yaramıyordu.
Gün geçtikçe Josie ile kavgalarımız gittikçe artıyordu. İkimiz de oldukça gergindik ve bu gerginliğimizi birbirimizden çıkarıyorduk. Ve aynı yerde tıkılıp kalmış olmamız da buna çok yardımcı olmuyordu. Eskiden de çok dışarıya çıkmıyorduk belki ama o zaman kendimize ait zamanlarımız oluyordu. Sürekli Toxlardan saklanmanın gerginliğini yaşamamız gerekmiyordu. Eski günleri özlüyor olmam ne kadar garipti.
Nolan, Kady ve Maggie bizi ailemizden zorla ayırmış ve bazen oldukça katı davranmış olabilirlerdi. Ama onlar bizi büyütmüştü ve ailemiz sayılırdı. İster istemez onları özlüyordum, tuhaf yaşam tarzımızı özlüyordum. Artık asla eski halimize geri dönemezdik ve yeni hayatımızın nasıl olacağına dair de hiçbir fikrim yoktu. Sonuçta hep bu evde, Jeremy'nin yanında kalmayacaktık. Bir noktada annemizin yanına gitmemiz gerekecekti ki bu kendi başına bile yeterince korkunçtu.
Caroline'ı, annemizi, henüz hiç görmemiştik. O hala bizim öldüğümüzü sanıyordu. Hala yasımızı tutuyor ve mezarımıza çiçek getiriyordu. Bu yüzden kim olduğumuzu öğrendiğinde vereceği tepkiyi kestirmek zordu. Sonuçta onu tanımıyorduk bile.
Bunları kafamdan atıp Josie'nin ne yaptığı görmek için odamdan çıktım. Kısa koridoru hızlı adımlarla geçip merdivenden indim. Josie son birkaç gündür olduğu gibi kanepesinin üstünde çizgi roman okuyordu. Jeremy ise mutfakta sanırım kahve yapıyordu, kokusu alt katı sarmıştı. Benim indiğimi duyunca mutfaktan bana seslendi. "Kahve ister misin?"
Josie hafifçe kafasını çevirip bana baktı ve sonra da tekrar çizgi romanına döndü. Jeremy'ye teşekkür ettikten sonra bana da bir bardak hazırlayabileceğini söyledim. Bize oldukça iyi davranıyordu ve bazen onu kullandığımız için kendimi kötü hissediyordum. Ama o da halinden şikayetçi gibi durmuyordu, gün ışığı yüzüğünün karşılığı olarak görüyordu belki bunu.
"Hey, ikiz." dedim karşı koltuğa otururken. Josie bana cevap vermeyince derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım. Buraya kavga etmeye gelmemiştim, onunla iletişim kurmaya gelmiştim. Ne kadar zor olsa da başaracaktım bunu. "Josie." dedim biraz öncekine göre daha sert bir şekilde.
Kafasını yavaşça kaldırdı ve gözlerini bana çevirdi. Umursamazca topuz yaptığı siyah saçları dağılmıştı. Topuzdan çok palmiye ağacına benziyordu ve yüzüne düşen tutamları da kulaklarının arkasında sıkıştırmıştı, en azından denemişti. Jeremy'nin sıkıcı gömleklerinden birini siyah askılı bluzunun üstüne geçirmişti ve altında da her zamanki siyah pantolonu vardı. "Hımm?" dedi bana bakarak. Konuşmak istemediğini gayet net bir şekilde belli ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...