Bölüm 25.1

261 26 2
                                    

CAROLINE FORBES

Herkesin keyfi son derece yerindeydi. Jac'ın şişeyi geri almasından sonra herkes ilginç bir şekilde hiçbir problemimiz kalmamış gibi davranmaya başlamıştı. Kol ve Jac, Mystic Grill'e gitmişti. Geri kalanlar ise evde keyif yapıyordu. Ben de eşyalarımı topluyordum. Cenazeden sonra tek başıma kalmamam için ısrar etmişlerdi, ben de onlarla çok inatlaşmadan kabul etmiştim. Hem benim için de daha iyi olmuştu, kalabalık kafama düşüncelerin üşüşmesine engel oluyordu. Ama artık gitme vaktim gelmişti.

Kaldığım odanın kapısı açılınca kimin geldiğini görmek için elimdeki tişörtü yatağa bırakıp kapıya döndüm. Gelen Klaus'tu, duvara yaslanmış bana bakıyordu. Hafifçe gülümsediğinde ben de ona gülümseyerek karşılık verdim. "Evine mi dönüyorsun?" diye sordu.

"Sen dönmüyor musun?" diye cevap verdim. Benim eve döndüğüm belliydi zaten ama o? O ne yapıyordu? Uzun süredir buradaki evlerinde kalıyordu kalıyordu, beni yalnız bırakmak istemiyordu. Ama bir an önce New Orleans'a gitmek istediğinin de farkındaydım, Hayley ve Elijah'nın insanları düzgün bir şekilde sorgulayamadığını düşünüyordu.

"Bilmem ki." dedi yanıma doğru gelerek. "Elijah ve Hayley döndü. Ben de belki birkaç güne dönebilirim diye düşündüm. Burada kalmak için bir sebebim yok."

"Kol'un bir sebebi var mı yani?" diye sordum kendimi tutamayarak. Tam olarak böyle bir yanıt vermemi istediğini biliyordum ama kendimi engelleyememiştim işte. O da bunu fark edince gülümsemesi tüm suratına yayıldı.

"Jac, var."

Bana onun için de benim olduğum tarzı bir şey söyletmeye çalıştığı her halinden belliydi. Bunun üzerine sanki hiçbir şey dememiş gibi yaparak eşyalarımı toplamaya devam ettim. Dolaptaki son parça kıyafetimi de çantaya sıkıştırmaya çalışırken Klaus yumuşak bir ses tonuyla bana seslendi.

"Caroline," Yatakta duran birkaç kıyafetimi kenara çekip açılan boşluğa oturdu. "Hope'u aramayı bırakamam, biliyorsun." Ben de onun ittiği çiçekli elbisemi katlayıp sığmayacağını bilsem de çantanın içine yerleştirmeye çalıştım. Bir yanım gitmesini hiç ama hiç istemiyordu, uzun süredir kendimi bu kadar huzurlu hissetmemiştim. Ama birlikte olduğumuz zamanlarda sadece ben huzurluydum, Hope'u bulmadığımız sürece Klaus asla huzurlu olamayacaktı.

"Bence de gitmelisin. Hope-"

Freya koşarak odaya girdiğinde sözüm yarım kaldı. Klaus ona ters bakış atsa da Freya onu takmadı. Bir saniye duvara yaslanıp nefes aldı. "Klaus." dedi. Bir şeye şaşırmış gibiydi, gözlerini fal taşı gibi açmış bir şekilde bakıyordu bize. "Hope'u bulduk. Büyü işe yaradı. Gerçekten onları bulduk!" dedi.

Hope'u bulmuşlardı. Ama nasıl? Jac onların yerlerini gizlediğini söylemişti. Hayır, çoğu zaman yerlerini gizlediklerini söylemişti. Yer değiştirirken ya da büyüleri yenilerken bir açıklarını yakalayacağımızı da söylemişti. Sanırım Freyalar bunu gerçekten başarmıştı. Klaus Freya'ya herkese haber vermesini söyledikten sonra, sanırım diğer Mikaelsonlardan bahsediyordu, koşarak odadan çıktı. Freya her ne kadar arkasından "Bonnie haber veriyor." dese de heyecanından bunu duymadığına emindim. Elimdeki elbiseyi kenara attım ve Freya'yla birlikte koşarak Klaus'un peşinden aşağı indim.

Aşağıda herkesi bir panik sarmıştı. Hiçbirimiz onların böyle bir hata yapmasını beklemiyorduk. Kapıdan şimdi giren Jac'ın surat ifadesinden anladığım üzere o da benimle aynı şeyi düşünüyordu. Herkes gibi şaşkındı, böyle bir şey olmasını beklemiyordu. Bunun bu kadar kolay olacağını düşünmüyordu. Acaba tuzak mıydı bu? Eminim ki Jac da bunu düşünüyordu.

"Haritaya dik dik bakmayı kesin." dedi Rhea uzanarak sehpanın üstünde duran haritaya aldı ve topladı. Klaus, Rhea'dan haritayı almak için hareketlendi ama kolunda tutarak durdurdum. Bana tuhaf bir bakış attı. "Rhea haklı, haritaya bakmak işe yaramıyor. Bir sonraki hamleyi düşünmemiz lazım." Uzun uzun bana baktıktan kafasını sallayarak onayladı, o da farkındaydı haritaya baktıkça daha da çok kafayı yiyeceğinin.

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin