1643
RHEA BREINER
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum oturduğum yataktan kalkarken. Grey, odamın kapısına yaslanmış bana bakıyordu. Üstünde, krem renkli kol ağızları işlemeli olmasına rağmen sade ve şık duran bir gömlek ve koyu renkli bir pantolon vardı. İnce, uzun figürü ile sade kıyafetlerine rağmen her zamanki gibi oldukça dikkat çekiciydi.
"Tanışmanı istediğim biri var." dedi ve bunun üstüne yamuk bir şekilde gülümsedi "Seni ve senin gibi birçoğunu kurtarmamıza yardım etti." Ellerini pantolonun cebine attı ve cevabımı bekleyerek bana baktı. Tanışmamı istediği biri... Normalde çok istekli olmazdım ama yakılan cadıları kurtarmaya yardım etmiş biriydi ve Grey özellikle tanışmamı istiyordu. Sonunda başımı sallayarak onayladım.
"Tamam, sen çık." Dolabıma doğru yürümeye başladım. "Ben hazırlanıp geliyorum."
"Tamam. Bu arada, Rhea," Dolaba giden yolda dönüp ona baktım. "Gittiğimiz yer şehirden uzak ve oradakiler Willowlar gibi değil. Daha sade giyinebilirsin, problem olmaz." Bunun üzerine bir cevap beklemeden gitti. Şu ana kadar Grey dışında tanıştığım her Tox, ciddiyete, resmiyete ve şıklığa önem verirdi. Özellikle bu şekilde olanları mı katılmaları için seçiyorlardı yoksa herkes birbirinden mi etkileniyordu bilmiyorum ama bu durum şu ana kalar benim için çok problem olmamıştı. Şık giyinmem gerekiyorsa bundan şikayetçi değildim. Hatta keyfini bile çıkarıyordum.
Buna rağmen sade bir gömlek giydikten sonra üstüne giymek için sade siyah elbisemi çıkardım. Yaka kısmındaki kırmızı yabani çiçekler dışında hiç işlemesi yoktu ve en dikkat çekici ayrıntı da belindeki kalın korseydi. Ayaklarıma da botlarımı geçirdim ve dalgalı saçlarımın önüme düşen kısımlarını arkada kırmızı bir kurdeleyle tutturdum. Ev kapısının sesini duyduğum için odamdan çıktıktan sonra içeride oyalanmak yerine dışarı çıktım ve bahçede beni bekleyen Grey ve Egor ile karşılaştım.
Ben kapıdan çıktığımda ikisi de bana bakıyordu, ne konuşuyorlarsa ben geldiğim için susmuşlardı. Egor iki elini belinde birleştirmiş, yüzünde yeni oluşmaya başlamış çatlakları daha belli edecek bir şekilde bana gülümsedi. "Akşam James gelecek. Geç kalmayın." Dudak büzüp eğer durum buysa geç kalmanın daha iyi bir seçenek olacağını söylemek yerine ben de gülümsedim. "Kalmayız." dedi Grey. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.
James ile oldukça güzel anlaşabilsem de asla samimi olmazdık ve bu tuhaf hissettiriyordu. Karakterlerimizin birbirine uyduğunu hissetsem de onun kadar rütbeli biriyle arkadaş olamayacağımı biliyordum. Yine de Grey'in anlattıklarına göre dört Lider'den en samimisi oydu. Sen bir de Willow'u veya Ida'yı gör demişti bana James'in neden soğuk davrandığını sorunca. Soğuk ve korkutucu olsalar da onlarla tanışmayı o kadar isterdim ki. Sonuçta kim o dörtlüden herhangi birine hayran olmadığını ve herhangi birinden korkmadığını söyleyebilirdi?
"İyi, iyi. Hadi gidin." dedi Egor ve eve girmek için yanımdan geçerken hafifçe omzuma dokundu. Ardından içeri girdi ve kapıyı arkasından kapadı. Ben de daha fazla oyalanmadan çoktan yürümeye başlamış olan Grey'in yanına gittim.
"Çok mutlu görünüyorsun." dedi Grey, ben çatık kaşlar ile yere bakıp huysuz bir şekilde somurturken. Gözlerimi kısıp ona baktım. Ha, ha. Artık dalga da mı geçiyordu benimle? İlk geldiğimde oysaki ne kadar kibardı? Samimi olunca nereye kaybolmuştu o kibarlık?
"Neden olmayayım? Duymadın mı? James geliyormuş."
"O kadar da kötü değil-"
"Sana değil." diye itiraz ederek Grey'in sözünün kestim. Neyden bahsettiğimi anlayamıyor olması normaldi. Dörtlü ile arası bizim gibi değildi. Onlarla aynı yerdeyken herkesin aksine gerilmiyordu. Oldukça rahattı. Hayır, saygısız değildi ama farklı bir şeyler vardı. James ve Tristan, nasıl bizim yanımızdayken birbirlerine saygılıysa Grey ile araları da öyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanfictionMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...