JORDAN "JUDD" KAEL
Gözlerimi açtığımda beyaz yorganın arasında kaybolmuş bir şekilde tek başıma yumuşacık yatakta yatıyordum. Gözlerimi kırpıştırıp ışığa alıştıktan sonra kafamı kaldırıp hemen yatağın yanındaki duvarda duran cama baktım. Bu deniz manzarasından asla bıkmıyordum. Okyanusun dalgaları kıyıya vuruyordu. Kıyının kenarına yapılmış yolda ise bazı insanlar bisiklete biniyor, kaykay kayıyor, bazıları da köpeklerini gezdiriyordu. Arkadaşları ile beraber ya da tek başına yürüyüş yapan insanlar da vardı. Bu manzara hoşuma gidiyordu işte. Buraya geleli iki hafta falan olmuştu ama çoktan alışmıştım bile. Hafif rüzgarda sallanan palmiye ağaçları ve nemli, ılık havayla ve rüzgarla içeri taşınan deniz kokusu... Ama esas neşe kaynağım ortadan kaybolmuş gibiydi.
Elimle yatağı yokladım, yatakta olmadığından oldukça emindim ama yine de kontrol etmek istemiştim. Yataktan kalktım ve boxerımın üstüne bir tişört geçirdim. Ocaktan gelen cızırtı seslerini takip ederken bir yandan da elimle uyurken karışan saçlarımı düzelttim. Salon ile birleşen mutfağa geldiğimde ilk önce kapıdan sarkıttım kafamı. İşte oradaydı. Üstünde oldukça kısa siyah beyaz çizgili bir şort ve gül kurusu renginde ince askılı dar bir bluz vardı. Kahverengi saçlarını dağınık bir at kuyruğu ile kafasının tepesinde toplanmıştı. O kadar umursamaz ama bir yandan da o kadar güzel duruyordu ki fotoğrafını çekip saklamak istiyordum.
Bana bakmıyordu ama benim geldiğimi bildiğini biliyordum. Her hareketimi duyabiliyordu. Eh, sevgiliniz vampir olunca böyle oluyordu işte. Elindeki tahta ile tavayı karıştırdıktan sonra benden yana bir bakış attı. Yeni uyanmış olmasına rağmen mükemmel görünüyordu. Koyu mavi gözleri yüzüne gelen güneş ışınları sayesinde parlıyordu ve dudaklarında bir gülümseme yer bulmuştu kendine. O ocağı kapatırken ben de mutfağa girdim. Bir aylığına kiraladığımız ev oldukça büyüktü. Yakın zamanda gidecek olmamız beni üzüyordu ama hayatım boyunca bunu yaptığım için bunu da atlatacağımı biliyordum.
Salon ve mutfağın ortak olduğu oda oldukça geniş ve ferahtı. Beyaz ağırlıklı olsa da araya siyahın da karışması ile oldukça modern bir şekilde dizayn edilmişti ve okyanusa bakan, bir duvarı kaplayan boydan boya bir camı vardı. Yanına geldiğimde onu belinden tutarak mutfak ve salonu ayıran mutfak tezgahına yasladım.
"Gitmek zorunda mıyız?" dedim dudaklarımı boynuna koyarak ve karşı koymak konusunda hala üstünde çalıştığım kokusu çevremi sardı. Sanırım bir çiçekti ama gül gibi değil. Daha vahşi bir çiçekti. Daha yabani, sanki siz istemeseniz de orada büyüyen ve sonrasında mükemmelliği ile sizi büyüleyen bir çiçek gibi. Kendisi gibi. Her kelimem ile boynuna sürten dudaklarımı teninden ayırmadan kulağına yaklaştım. "Burada kalamaz mıyız biraz daha? Henüz dönmeye hazır olduğumu sanmıyorum."
Kollarını boynuma sararken derin bir nefes aldı. "Evet, gidiyoruz." dedi Willow, parmakları ensemde geziniyordu ve bazen de saçlarıma dolanıyordu. Her küçük dokunuşu bile içimi hoplatsa da sakin durmayı başardım. Bu da üstünde çalıştığım başka bir konuydu. "Ben de istemiyorum ama Toxlar tek başına hiç bir şey halledemiyor." Kafasını hafifçe arkaya attığında göz göze geldik. "Ayrıca senin de oraya geri dönme zamanın gelmedi mi?"
"Belki de haklısındır." dedim keyifsiz bir şekilde bir yandan da omuz silkerek. "Bizimkileri görmeyeli çok oldu. Bir uğrasam-" Aniden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında cümlem yarıda kaldı. Kısa öpüşmenin ardından geri çekildim. Beni boşta yakalamıştı. Bir an ne dediğimi unuttum ve bu halimi fark edince keyifle gülümsedi. Elini saçlarıma götürdü ve sarı buklelerimi karıştırdı. Kafamı toplamak için gözlerimi dudaklarından çektim ve bir çelik kadar sert ama aynı zamanda da bir çiçek kadar zarif bakmayı başaran mavi gri gözlerine çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)
FanficMystic Falls'ta kabuslar gerçek oluyor. Karanlık gelecek daha da kaçınılmaz hale geliyor. Rayna'dan yeni kurtulan Stefan evine, Mystic Falls'a döndüğünde hiçbir şeyin bıraktığı gibi olmadığını görür. Kasabaya yeni baş belaları gelmiştir. Katheri...