Bölüm 31

235 26 3
                                    

- 2 hafta sonra -

JAC O'DONNELL

Kol'un kapının önüne yığdığı kutulardan birini almak için merdivenlerden aşağı indim. Evin kapısı açıktı. Kapıya doğru yürürken bakımsız bahçeyi ve arabadaki kolileri içeri taşıyan Kol'u görebiliyordum. Koridordaki aynanın önünden geçerek aynaya hafifçe bir göz attım. Altımda açık renkli bir kot ve üstümde de bol bir tişört vardı. Saçlarımı at kuyruğu yapmıştım ama çoktan dağılmışlardı. Yine de daha kötü günler görmüştüm.

Kutulardan birini yerden kaldırırken, arabanın bagajından yeni bir kutuyu çıkarmaya çalışan Kol ile göz göze geldim. Bana hafifçe gülümseyince aynı şekilde karşılık verdim. Ama içim rahat değildi. Aramızdaki bu tuhaf şey... Nereye gidiyordu emin değildim. Ondan hoşlanıyor muydum? Hiçbir fikrim yoktu. Özellikle şu sıralar kafam her zamankinden daha da karışıktı.

Sonunda Salvatore Mailkanesi'nden taşınıyordum. Çok eşyam olmasa da Rhea taşındığım evi gördükten sonra yeni birkaç mobilya ve eşya almanın zorunlu olduğunu söyleyerek beni zorla alışverişe çıkarmıştı. Eh, ben de birkaç şey almıştım ama tamamen Rhea zoruyla. Evi kendi haliyle de seviyordum. Sonuçta burası Deveraux ile kaldığım evdi.

Bu fikir hala tuhaf geliyordu. Bu evde Deveraux ile sadece birkaç gün geçirmiş olmama rağmen onsuz boş geliyordu. Onu geçtim, bir evimin olması bile tuhaftı. Rhea'yla yaptığımız minik bir araştırma sonucu bu evin sahiplerini bulup bir şekilde evin tapusunu ortadan yok etmiş ve evin sahipsiz kalmasını sağlamıştık. 

Kucağımdaki kutuyu merdivenlerden yukarı, yatak odasına taşıdım. İçinde kıyafetlerim vardı. Çok fazla değillerdi, anca minik bir kutu. Zaten toplamda beş koli vardı. Genelde bir sırt çantası ile yaşadığım için bu bile fazlaydı aslında. Evin kapısının kapanma sesini duyduğumda Kol'un koli taşıma işini bitirdiğini anladım.

Hızlı adımlarla aşağı onun yanına indim. "Eh, sonunda kurtuldun o sıkışık evden." dedi gülerek. Kafa sallayarak onayladım. İstemememe rağmen yardım etmekte ısrar etmişti. Ben de en son buluşma sözümüz trajik bir Hope olayı ile son bulduğu için pek bir şey dememiştim.

Bir süre ikimiz de diyecek bir şey bulamayıp sessiz kaldıktan sonra Kol tam bir şey söyleyecekti ki telefonu çalmaya başladı. Özür dilercesine bana baktıktan sonra arka cebinden telefonunu çıkardı.

"Alo?" dedi, bana arkasını dönüp benden birkaç adım uzaklaşırken. "Evet, eşyaları şimdi taşıdık." dedi, bana ve yerde ayağımın dibinde duran kutulara hızlı bir bakış attı. "Hayır, ama.... Tamam." Telefonu kapadı ve yanıma geldi.

Gözlerimi kısarak ona baktım. "Freya." dedi bıkkın bir şekilde ve telefonunu arka cebine sıkıştırdı. "Gitmem gerekiyor. Sıkıntı olur mu? Sonuçta yeni ev falan... Yalnız ka-"

"Bir şey olmaz." dedim ve onu rahatlatmak için gülümsedim. Neden endişelendiğini anlayabiliyordum. "Git sen." derken yerden başka bir kutu aldım ve Kol'a arkamı dönüp yukarı çıkmaya başladım. Kol'un adım seslerini takip eden kapı sesinden sonra Kol'un gittiğini anladım. Artık, öyle görünmese ve öyle hissettirmese de, yeni evimde yalnızdım.

Kıyafetlerimi dolaba yerleştirdikten sonra kendimi örtülerini yeni örttüğüm yatağa attım. İnsanlar tek başına bir eve taşındığında ne yapıyordu? Ya da herhangi normal bir günde? Bütün gün, oradan oraya koşuşturmayınca ya da ölmenin kıyısına gelmeyince günler nasıl geçiyordu?

Ne yapmalıydım şimdi? Yeni evimde, tek başıma, tamamen boş... Kitap okuyabilir miydim? Şu ana kadar çok kitap okuma şansım olmuyordu. Tabii kitap okumam için önce kitap almam gerekiyordu. Kitap almak için de paraya ihtiyacım vardı. Ayrıca kitapları okuduktan sonra yanımda taşımaya devam edemezdim. Çok ağırlık yaparlardı. O yüzden neden azıcık paramı bende kalamayacak bir şeye harcayayım, değil mi? Ama artık aldığım kitapları koyabileceğim, saklayabileceğim bir kitaplığım vardı. 

NEW SOLDIERS (The Vampire Diaries - The Originals Fan Fiction) (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin